- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

Nene Hatun Filmi, Milli Ruh ve Bugünkü Portre…

Geçtiğimiz gün vizyona giren Nenehatun filmini seyretme imkanı buldum.

Konu Erzurum’un görkemli tarihi.

Mekânlar tarih kokuyor, söylemler milli ruhun kentin geçmişindeki önemini vurguluyor.

Tabyalar ne mücadelelere tanık olmuş?

Çifte minareli medrese tarihin en görkemli mekanı.

Film imkanlar açısından tiyatro gösterisini andırsa da, profesyonel savaş sahneleri göremesekte şehrimin gururlu geçmişiyle bir kez daha övündüm diyebilirim.

Önemli olan filmin sizde ne gibi ana temalar bıraktığı.

Filmin teknik yönünü  irdelemeyi eleştirmenlere bırakalım.

Erzurum’un gündeme gelmesi önemli olan.

Bu kadar görkemli bir geçmişi olan kahramanlıkla gündeme gelen şehir bugün ne durumda?

Göç olgusunun gündemde olduğu şu günlerde kentin geri kalmışlığı irdeleniyor.

Erzurum tarihinde milli mücadele ruhunun merkezi konumunda olmuş, kurtuluş savaşındaki mücadele kentin birlikte hareket etme anlamında önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir.

Tarihi konudaki gerçeklere kısa bir şekilde değindikten sonra birlikte hareket etme adına bugünkü konumumuzu irdeleyecek olursak başarılı bir tablodan bahsetmiş olamayız.

Bugün kent kalkınmada hak ettiği noktada değil ise çekememezlik ruhunu sorgulamanın ekonomi ve eğitimi sorgulamak kadar önemli olduğunu düşünenlerdenim.

Maalesef Erzurum da bu yöndeki olumsuzluklar o kadar fazla ki yatırımlar engelleniyor, başarısının değerlendirilmediğini düşünen insanlar başka kentlere göç ediyor.

Erzurum’u değil bireysel çıkarlarını düşünenler çoğaldı şimdilerde.

Kendilerini Erzurum sevdalısı olarak tanıtanlar, kenti yüzüstü bırakıp zenginleştiklerinde arkalarına bakmadan gidebiliyorlar, sözde Erzurum sevdalılarının araç plakaları dahi şehri temsil etmiyor, kendileri de Erzurumlu olduğu halde Erzurumlu olduğu için eleştirdikleri kadın ve erkeklerle evlenmeyip, başka şehirlerden evlilikler yapabiliyorlar.

Sanal ortam özentili tiplerle dolup taşıyor.

Kahramanlık şiirleri okuyup, milliyetçilik ahkamı kesenlerin kaçı Erzurum’u yürekten seviyor.

Birbirimizi sevmiyoruz en önemli sorun bu şimdilerde.

Ama sever gibi görünüyoruz.

Bu durumda hepimiz kendimizi sorgulamalıyız.

Erzurum’da bıkanlar veya Erzurum’dan bıktıranlar…

Bıkanlar niçin bıkıyor, bıktırılanlar bu duruma neden geldi?

Yüze gülerek, arkadan kuyu kazanlar, sahte dostluklar, samimimi olmayan davranışlar kime ne kazandırıyor.

Bu olumsuz kavaram, sosyo ekonomik verileri dahi olumsuz etkiliyor ve bilimsel araştırmalara dahi konu olacak düzeyde.

Kentte iki kişi bir araya gelip hiç bir şey üretemiyor, hep ben anlayışı hakim, her şeyi biz biliriz, başkalarının başarılarını küçümseyenlerin kendi gerçeklerini analiz ettiğinde onlardan düşük olduğuna tanık oluyoruz.

Geçmişte organize sanayi bölgesinin ekonomik profilini analiz eden yatırımcı sorunlarına yönelik bir yazı dizisi kaleme almıştım.

Bir yatırımcı sorunların ekonomik olumsuzluklardan değil çekememezlik ruhundan kaynaklandığını dile getirmişti.

İlk etapta bu tespiti bilimsel olmayan ve marjinal bir yaklaşım olarak yorumlamış, fazla benimsememiştim. Gazeteciliğim ilk yıllarında bu ifade bana duygusal gelmişti.

Zaman geçtikçe bunun ne kadar haklı bir tespit olduğu kanaatine vardım.

Başarılarımızda birbirimizi alkışlamayan,başarıyı küçümseyen,her fırsatta birbirini yıkıcı eleştirilerle gündeme getiren bir toplumda yaşıyoruz.

Kentin soğukluğu bu noktada insanlara da yansıyor.

Oysa başarı bir bütündür,işinde veya bulunduğu konumlarda başarılı olan kişiler diğer kişilere de örnek olacak kurumunu ve kentini en iyi şekilde temsil edecektir.

Başarısızlık ve yoksunluk kime ne kazandıracak, bu tarz isteklerle yola çıkanların geldikleri konum her zaman küçük ve basit kalmış, iç kavgalarla en önemli kavram olan huzuru yakalayamamışlardır.

Önemli olan kendi ile barışık olmak ve kimseyi kendi değer yargılarıyla değerlendirip, engel olmaya çalışmamaktadır.

Başkaların başarısızlığı üzerine yaptığımız hesapları bırakıp kendi işlerimize yönelmeliyiz

Biri başarı elde ettiğinde kutlamak, başarının tesadüf olmadığını bilmek ve bir şeyler yapmak isteyenlerin yanında olmak hepimizin ortak yaklaşımı olmalıdır

Göç olgusunu sorgularken çekememezlik kavramının önemli bir yere sahip olduğunu unutulmamalıdır.

İhtiras ve hırsın her zaman kişinin kendine zarar vereceği unutulmamalı, kendimizle barışık olmalıyız. Bencilce ve çağ dışı duygulardan uzak kalarak, kendi alanımızdaki işi en iyi şekilde yapmaya yöneltmeliyiz. Kalkınma ancak bu şekilde sağlanabilir.

Bu millet milli mücadeleyi birlik ve beraberlik içinde kazandı, asker sayısını yeterli olmadığı savaşlarda halk birbirine kenetlenip tarih yazdı.

Şimdilerde ise çekememezlik ve sevgisizlikle en yıkıcı savaşları yaşıyoruz. Birbirimizi ve şehrimizi bitiriyoruz.

Şehir bu manada kendisine zafer arıyor, görkemli tarihine özlem duyarak…

GAMZE İSPİRLİ