Cumartesi akşamı Gençlik ve Spor il Müdürlüğünün yeni binasında ‘Marka Kent’ konulu bir toplantı yapıldı.
Öncelikle Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün Oyunlar öncesinde çok hızlı bir şekilde bitirip hizmete açıkları yeni hizmet binası fevkalade olmuş. Hele toplantı salonu mükemmel… Şehir merkezinde böylesi toplantı salonlarına çok ihtiyacımız var, Fatih Çintimar’ı çabasından ötürü kutluyorum…
***
2011 dünya Üniversiteler Kış Oyunlarının başarı ile üstesinden gelen Erzurum, kent olarak marka olmayı hak ediyor ve bu doğrultuda ciddi çalışmalar ortaya konulmalı ve yeni pencereler açacak beyin fırtınalarının yapılması gerekiyor…
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof.Dr.Mustafa İsen’in Erzurumlu yöneticiler ve basın mensuplarıyla böylesi bir toplantı yapmasının amacı da Marka Kent kavramını açıklamak ve bu doğrultuna deler yapılması gerektiğini ortaya koymaktı…
“KADİM ŞEHRİN YILDIZINI PARLATMAMIZ LAZIMDIR…”
Prof.Mustafa İsen, Sakaryalı…
Erzurum’u ve Erzurum kültürünü yakından tanıyan bir bilim adamı…
Erzurum’un 2011 oyunlarından sonra, somut adımlar atarak hem dünyanın tanıdığı bir kış turizm merkezi olmasını hem de ekonomik anlamda fert başına düşen gelirini artırmasını istiyor. Bu anlamda ‘önümüze hedefler koymalıyız” diyor…
‘Erzurum artık bundan sonra Olimpiyat düzenleyen şehir olmalı… Şehrinin tarihini yazanlar olimpiyatlardan önce ve olimpiyatlardan sonra diye ikiye ayırarak izah etme ihtiyacı duyacaklar…’
Konuşmasında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Beş Şehir’den de örnek veren Mustafa İsen diyor ki; “ Erzurum, kadim şehirdir, derinliği olan şehirdir… Yıldızını parlatmamız lazımdır…”
***
Erzurum’un mevcut potansiyeline bakıldığında Marka Kent olmak için her şey mevcut… binlerce yıllık bir geçmişe, tarihi ve kültürel birikime sahip…
Yanı sıra bulunduğu coğrafyanın lideri… Sağlık, eğitim ve turizm alanında yaşanan gelişmelerle de yıldızı parlayan kent… Mevcut potansiyelleri bakımından batıdaki Kış Turizm merkezleri ile mukayese edildiğinde ekonomik anlamda çok gerilerdeyiz…
Mustafa İsen’in tespitiyle Avrupa’da milli geliri 25 bin Avro olan ülkelerde, kış merkezlerinin bulunduğu Alplerin zirve yamaçlarındaki köylerde yaşayanların milli geliri ülke gelirinin en az 3-4 misli fazla…
Erzurum’a baktığımızda durum bir hayli kötü… Milli gelirden en az pay alan iller arasındayız…
Bu açıdan yerel ürün ve üretimlerimizle marka olma yolunda önemli çaba harcamalıyız…
Deniyor ki; “Marka kentler, ulusların ekonomik ve kültürel güç evleridir…”
***
Burada sorulması gereken soru şu;
Erzurum şehir olarak Marka Kent olmaya ne kadar hazır…
Ya da marka kentlerde ön plana çıkan Turizmi istiyor mu, diğer sektörlerin yanı sıra Turizme karar vermiş mi…
2011 Dünya Üniversiteler Kış Oyunlarını gerçekleştirdiğimiz dönemde kente gelen Japonlar’ın benzettiği Orta Çağ kenti görüntüsünden kurtulabilecek miyiz…
Yerel Yönetimler, kenti hazırlayabilecek mi…
Mevcut markalarımızı koruyabilip ulusal bir marka haline getirebildik mi, yoksa yok mu ettik !..
Aslında bu ve benzeri soruları uzatabiliriz…
Çünkü bu soruların daha fazlası Cumartesi gecesi yapılan toplantıda seslendirildi…
Geleneksel kültürümüzü, tarihi dokumuzla sentezleyebilir, potansiyellerimizi harekete geçirebilir, var olan markalarımıza sahip çıkabilirsek, en önemlisi kendimizle barışabilirsek başarabiliriz…
***
Cumartesi gecesi toplantıya katılanlar marka kent konusunda öneriler getirdiler, sorular sordular…
Öyle zannediyorum ki toplantının en kısa ve en anlamlı sorusunu meslektaşımız Recep Kapucu sordu…
Dedi ki, “Marka kent olmak için kentin yöneticilerinin marka isimlerden seçilmesi gerekmez mi?…”
Siz ne dersiniz…