Yaz mevsimi nedeniyle iç turizmde ciddi hareketlilik yaşanıyor.
Erzurum’a çok sayıda turist geldiği bi gerçek.
Bizden de başta sahil kentleri olmak üzere, farklı illeri gezmeye, görmeye gidenlerin sayısı hiç de küçümsenecek gibi değil.
Gidenler, döndüklerinde gördükleri yerleri yakınlarına anlatırken, Erzurum ile diğer yerleri kıyaslamaktan da doğal olarak alamıyorlar kendilerini.
***
Akla gelen ilk soru şu:
Kötü müyüz?
Değiliz, ama, iyi olduğumuz da söylenemez.
Oysa iyi, hatta “en iyisi” olmak zorundayız.
Çünkü, günümüz dünyasında ortaya çıkan rekabet bunu gerektiriyor.
Sıradansanız, “öneminiz yok” demektir.
***
“Erzurum sıradan bir şehir mi?”
Bu soruya “evet” demek gerçekten insafsızlık olur.
Öyle imkanlarımız var ki, Allah kimseye bahşetmemiş!
Kış turizmi konusunda “şimdilik” rakibimiz yok mesela.
Özellikle Üniversiteler Kış Oyunları çerçevesinde yaptırılan tesisler, bizi farklı bir konuma yükseltmiş durumda.
***
Ancak, bunlar yeterli değil.
Yılın 365 gününde turizm….
Felsefemiz bu olmalı ve hedefler de buna göre belirlenmeli.
Sorunlarımızı aşmamızın en kestirme yolundan biri ve en önemlisi turizmdir.
***
Ne diyor akil insanlar:
“Erzurum’un önündeki en önemli engel, parasızlık!”
Bu sözü sakın siz “Erzurum’da para yok” diye algılamayın.
Hayır, Erzurum’da para olduğunu, hem de çok para olduğunu, geçtiğimiz günlerde misafirimiz olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu açıkladı…
***
Merkez Bankası kayıtlarına göre, Erzurumlu’nun bankalarda 1 milyar 500 milyon (Eski parayla 1,5 katrilyon) lira parası varmış!
Bakar mısınız rakamın büyüklüğüne!
Yazın rakamla 1,5 katrilyon, sıfırlarını bir çırpıda sayarsanız ben daha bişey bilmiyorum demektir.
***
E bu kadar bol sıfırlı servetimiz varsa eğer…
Sormak gerekmez mi…
“O vakit nasıl oluyor da Erzurum’da en önemli engel parasızlık” diyebiliyoruz?
***
Diyebiliyoruz, çünkü bu para “tuzu kuru” olanların…
Yani halkın, yani büyük çoğunluğun parası yok!
Ekseriyet ekmeğe, ekseriyet devlete muhtaç.
Böyle olmasa her üç kişiden birinin cebinde yeşil kart bulunur muydu?
***
İşin özü…
Eğer Erzurumlu bireysel değil, toplu şekilde kalkınmak ve kötü talihini yenmek istiyorsa, bunun için para kazanmak zorunda.
Para kazanmanın yolları ise belli…
***
Turizm, sadece bu yollardan birisi.
Ve bizde de Allah vergisi, turizm adına önemli bir potansiyel var.
Bize düşen, bu potansiyeli parlatmak, işler hale getirmek.
Tek eksik beceri ve tabi ki, samimiyet.
Eksiğimiz, hem de büyük eksiğimiz işte bunlar.
***
Yoksa nerede var bi Tortum Şelalesi!
Nerede var Çifte Minareli Medrese, Yakutiye, Saat Kulesi!
Üç Kümbetler, Aziziye ve Mecidiye Tabyaları, Çobandede Köprüsü, Taşhan, Erzurum, Tortum ve Pasinler Kaleleri az değerler midir?
Bunları bi türlü gelir getiren kaynağa çeviremiyor, sonra da kalkıp parasızlıktan, fukarlıktan yakınıyoruz.
***
Bizim bir an önce silkinmemiz ve kendimize gelmemiz gerekiyor.
Bunun için herkesin harekete geçmesi lazım.
Belli ki, bireysel olarak bişey yapamıyoruz.
O zaman şehri yönetenler strateji değişikliği yapmalı!
***
Bir konsey mesela…
Adına siz deyin ki, turizm konseyi…
Göstermelik olmayan cinsinden ama.
Ciddi, üretken, çalışkan bir konsey.
Olması gereken bu…
Ama “olur mu, krurulur mu, kurulursa başarı sağlanır mı” derseniz, çok ümitvar olduğumu söyleyemem.
Çünkü bu şehirde yaşayanların ve bu şehri yöneten büyük çoğunluğunun şehri kalkındırmak, toplumu zenginleştirmek ve sorunsuz bir şehir oluşturmak için ne bir amacı var, ne de niyeti!
Herkes kendi halinde, kendi devranında.
***
Dostlar alışverişte göründü!
Bakın cumartesi günü, 23 Temmuz Erzurum Kongresi’nin 92’inci yıldönümüydü.
Gerçi turizmle alakası olmayan bir konu gibi gelebilir size ama, değil bence.
Bana göre bayram olarak, hem de büyük bir coşkuyla kutlanması gereken o güzelim günü, “dostlar alışverişte görsün” mantığıyla kutladık(!), yani geçiştirdik.
***
Tören sabahı oradaydım.
Çevreyi dolaştım, farklı gözle baktım etrafa.
Elden çıkmış, her tarafı dökülen Kongre Binası’nda ne bir bayrak vardı, ne bir Atatürk posteri.
Denilebilir ki; “Efendim orası zaten restore edilecek!”
Doğrudur da…
Söylemek istediğim daha farklı!
***
Yeri geldiğinde “Erzurum Kongresi” deyip, vatan, millet, bayrak adına mangalda kül bırakmayanlar kutlamaların yapıldığı gün neredeydiler acaba?
Şehirde yığınla dernek, cemiyet, kuruluş var…
Birer temsilci gelse 5- 6 yüz, ikişer kişi gelse bini aşkın insan eder.
Ama gelin görün ki, resmi kortejin dışında sadece askerler vardı, biraz da sivil, işte o kadar!
***
Ayıptır!
Eğer 23 Temmuz Erzurum açısından, bu ülke açısından önemli bir tarih ise -ki, tartışılmaz- o gün adına yakışır güzellikte kutlanmalıdır.
Yoksa “laf olsun diye kutlamak” insanın içini acıtıyor doğrusu.
Öztürk Akkök