- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

Kim sütten çıkmış ak kaşık?

Hiç kimse ve hiçbir kurum lausel olmadığı gibi, günahtan ari, hatadan münezzeh değildir. Dolayısıyla herkes suça bulaşıp günah işleyebilir, her kurum da yanlış yapabilir. Önemli olan, yapılan hatanın zamanında fark edilerek düzeltilmesidir.

Ve daha şık olanı da, yanlış yapan kişi ya da kurumun özür dileyip, hatasını telafi yoluna gitmesidir. En azından “nerede hata yaptım” diyerek özeleştiride bulunmalıdır.Şu sıralar ses kaydını dinlediğimiz genelkurmay eski başkanı Işık Koşaner’in yaptığı gibi……

Medeni memleketlerde sıkça rastlanır bir durumdur: Topluma veya yasaya karşı suç işleyen kimse ister devlet adamı olsun, ister işadamı, isterse sanatçı ya da sporcu fark etmez; önce özür diler, ardından da görevini bırakır. Japonya’da da intihar edilir.

Bizde henüz yerleşik bir anlayış değildir, özür dilemek yahut istifa etmek……

Hele hele de mevzubahis devletin “ali çıkarları” olunca, kimse öyle ekranlara çıkıp da, “Yanlış yaptığım için hem müessesem adına, hem şahsım adına af diliyorum” demez.

Çünkü bizdeki genel geçer görüşe göre, “devlet yanlış yapmaz, yapsa dahi devlettir hesap sorulamaz”

Bu anlayış yüzünden değil midir ki, bu ülke; uzun yıllar bir avuç ayrıcalıklı vurguncu tarafından talan edildi. Devlet yüz binlerce vatandaşına işkence yapıp yıllarca hapishanelerde yatırdı. Yargısız infazlarda binlerce insan yitip gitti, binlerce aile mağdur ve perişan oldu.

Siz gördünüz ya da işittiniz mi, bu büyük “günah” veya “suçlar”dan ötürü birinin özür dilediğini?

Bilakis yaptıklarını savunup durdular hatta “Bugün de olsa aynı işi yaparım” diyenler oldu.

Örnek; Kenan Evren’dir……

Çünkü inanmışlar ki, devlet erkini elinde tutan kimse zulüm yapabilir!

Tarih boyunca süren uygulama böyle emrediyor.

Tıpkı, “Sizi yöneten kişi hangi fena fiili işliyorsa işlesin, ona karşı isyan etmek, ululemre itaatsizlik olur ki, bu da dinden çıkma sebebidir” şeklindeki Emevi geleneğinin “nas” kabul edilmesi gibi……

Bu zaviyeden bakınca, bendeniz Işık Koşaner Paşa’nın, (kapalı devre de olsa) yaptığı özeleştiriyi anlamlı buluyorum. Gönül arzu ederdi ki Paşa, o özeleştiriyi daha geniş kitleler önünde yapsaydı ve bunu da sadece birkaç olayla sınırlı tutmasaydı.

Tecrübeyle sabittir ki, ordular da büyük hata yapar.

Yoksa nasıl izah edilebilir, koskoca bir devletin otuz yılı aşkın süredir, bölücü PKK’yı alt edememiş olması……

Evet kim ki, faturayı yalnızca silahlı kuvvetlere keserse vahim bir hata yapmış olur ve bölücü teröre karşı sürdürülen mücadele yine akim kalır.

Komplekse lüzum yok.

Devletler bal gibi hata yapar. Akıllı devleti aptal devletten ayıran yegane özellik ise, yanlışta ısrar etmemesidir.

Kabul edelim ki, otuz yıl boyunca askerimiz de sivilimiz de ciddi hatalar yaptı.

Bedeli çok ağır olmasına rağmen bu hatalar yapıldı işte……

Şimdi herkesin şapkasını önüne alıp sağduyulu biçimde, ama ciddi manada bir özeleştiri yapması lazım……

Kim nerede nasıl bir yanlış yapıyor ki, bölücü PKK silinip gitmesi yerine daha da büyüyor, daha fazla can alıyor?

Bu soruyu kendimize sormadığımız müddetçe, otuz yıldan beri süregelen yanlışlara yenileri eklenecek, bölücülerin ekmeğine yağ sürülmeye devam edilecek.

“Ben yaptım oldu” diyenlerin sonu ortada……

Saddam günahlarının bedelini kellesiyle ödedi, Hüsnü Mübarek demir kafesin içinde işlediği zulümlerin hesabını veriyor, Kaddafi esti gürledi ama çareyi kaçıp sinmekte buldu. Beşşar Esad yanlışta ısrar ediyor.

Aynı şey değil elbette ama biz de artık “yaptım oldu” anlayışını derin bir çukura gömüp üzerine beton atmalıyız.

Makamı mevkisi ne olursa olsun herkes hesap verir olmalı ki, yanlışları daha çabuk sezelim ve çaresine bakabilelim.

Koşaner Paşa, karakolların konumlarını eleştirmiş, PKK ile mücadele eden askerin tecrübe açısından yetersizliğine dikkati çekmiş.

Yanlış mı?

Değil tabii ki……

“Kral çıplak” demekten korkmadığımız sürece, doğru işler yapabiliriz.

Bence bu istenmeden de olsa ortaya saçılıp dökülen özeleştiri bir milat olmalıdır.

Nerede yanlış yapıyoruz, doğrusu nedir?

Bu ayıp da değil, suç da…

Asıl ayıp ve suç, murakabeye kapalı olmak, gerçekle yüzleşmekten kaçmak ve eleştiriye sırt dönmektir.

Koşaner Paşa’yı, “infaz”a tabi tutmadan evvel bir daha düşünelim:

Herkes sütten çıkmış ak kaşık mı?
Mehmet Şener