El : Türkçede el dediler adıma, benden bir yığın deyim ürettiler. “Eli açık”, “eli bol”, “eli dar”, “eli uzun”, “eli çabuk”, “eli ağır”, “eli yavaş”, “ele gelmek”, “ele bakmak”, “ele avuca sığmak”, “elinde tutmak”, “el almak”, “”el vermek” gibi. İnsanoğlunun mizacını ve çeşitli durumları anlatmakta kullandılar beni. Ayrıca “El elden üstündür”, “bir elin nesi var, iki elin sesi var” “iki el bir baş içindir” örneklerine uygun olarak birçok atasözü türettiler. Temsil kabiliyetine sahiptim anlayacağınız.
Fakat bunlar bir tarafa benim yeryüzü serüvenindeki rolüm çok önemliydi. Akıl düşündü el yaptı, yürek hissetti, el anlattı, hayaller enginlerde kanat çırptı el olmazları mümkün kıldı. Her yerde, her şeyde ben vardım. Gerçekten de parmaklarımın değmediği hiçbir iş yoktu. O yüzden emekle beni hep bir arada andılar. Gören eller, bilen eller, yapan eller, yazan çizen ellerdim ben. Mucit eller, kâşif eller, sanatkâr eller, zenaatkâr ellerdim. Nasırlı eller, kabuk bağlamış eller, yorgun eller, cefakâr ve fedakâr ellerdim. Avuçlarım, küçücüktüler, ama hükümleri büyüktü. Parmaklarım ipinceydiler ama kudretleri akla ziyan derecelerdeydi.
Ayak : Benim kaderim de seninle çok benzeşir. Benimle ilgili de çok deyim mevcuttur. “Ayak bastı”, “ayağı çabuk”, “ayak yolu”, “ayak üstü”, “ayak bağı” gibi.
Ben hep yürüdüm. Adım kelimesi neredeyse benimle eş anlamlı oldu. Yürümek, yolu ve yolculuğu doğurdu. İnsanlar seferlerini benimle gerçekleştirdiler. Bazen, at, eşek, katır deve sırtında, bazen atlı araba ile bazen de motorlu vasıtalarla, uçakla, vapurla yürüdüm. Mesafeleri aştım, menzilden menzile vardım. Yeni coğrafyalar, yeni kıtalar keşfettim. Benim ulaştığım her yerden hayat fışkırdı. Vardığım her yeri mamur kıldım. Kristof Kolomb oldum Amerika’ya ayak bastım. Neil Armstrong oldum adımlarım ayda iz bıraktı. Yol almak isteyen herkes, her yerde adımlarımın izdüşümünü görür. Her nesil kadim zamanların izinden yürür.
Bu sebepten bana iyi bakın. Her taşın altında ben varım. Her işin evvelinde ahirinde ben.
El: “Alet işler el övünür” derlerdi. O, aleti de, teknolojiyi de üreten bendim. Hüner fışkırırdı parmaklarımdan. Kemanın tellerine dokununca hazin hazin hıçkırırdım. Piyanonun tuşlarında gezindiğimde tabiattaki sesler damlalar haline girip ruhlara akardı.
Mermerleri yonttum. Michelangelo’nun. elleri oldum. İnsan anatomisindeki her türlü detayı, eşyadaki her ince kıvrımı mermere nakşetmeyi başardım. Musa heykelini yaptım. Yaptığım heykel heykeltıraşına “kalk Musa konuş” dedirtecek kadar gerçek ve canlıydı. Aynı eller Sistine Şapeli’nin fresklerine yıllarını harcadı.
Mozart, Bach, Beethoven, Verdi’nin elleri oldum besteler yaptım. Leonardo da Vinci oldum Mona lisa’yı resmettim. Çin Seddi’ni, Taç Mahal’i inşa eden Süleymaniye’yi, Selimiye’yi, yapan bendim. Karahisarî oldum, Süleymaniye Cami kubbesinin kemerini hat sanatının en seçkin örneklerini ile donattım. Nakkaş Levnî oldum, minyatürde adım asırları aştı. Çini, tezhip, ebru dedikleri geleneksel el sanatları benim çabamla kıvam buldular. Mimar Sinan oldum, nice cami, köprü ve binaya imza attım.
Taşlar elimde dantel gibi motiflerin, figürlerin, çeşidiyle süslendiler. Ahşabı milim milim işledim. Desenlerin en incesi ile bezedim onları. Madenler avucumda hamur gibi yoğruldular. Onları istediğim kalıba döktüm. Dokuma sanatını, camı, seramiği, keramiği geliştirdim. Nice şehirler kurdum. Nice mabetler, nice saraylar, nice yollar köprüler inşa ettim. Bağlar, bahçeler yeşerttim Çift çubuk benim sayemde hayat buldu. Bunca marifetin şükrüyle duaya açıldım her an. Niyazlar gönüllerden avuçlarıma aktı. Avuçlarımdan yerin göğün sahibine ulaştı.
Ayak : Aklın işaret ettiği her yere ulaşmayı denedim ve başardım. Hayaller benimle uç buldu. Ben hareket demektim. Ben bereket. Çöller aştım, dağlar, bayırlar aştım, ipek yolları, göç yolları yaptım kendime. Tekniği, ilmi, medeniyeti bir yerden bir yere ben taşıdım. Hasretleri kavuşturdum. Gayrileri buluşturdum. Hedefleri yarıştırdım. Kademim kadim zamanları yakınlara, bugünlere taşıdı.
Tarih yazıcılar, benim adımlarımı takip etmeden bir yere varamazlar. Benim izlerimle sadece geçmişi anlatmam, geleceğe de yön veririm. Kim bir adım geriye dönse yolu yolumla kesişir. Yeniyi kurmaya çalışanlar, beni tanımadan, benimle hemhal olmadan bir adım olsun yol alamazlar. Şimdi ve gelecek de benim yol sürücülerimdir. İnsanlık pusulasını benim izimde bulur. Beşeriyet taşı taş üstüne koyup, bugünleri yakaladıysa benim sayemde yakaladı.
El : Bunların hepsi doğru. Eksiği var, fazlası yok. Ama söylemeden geçemeyeceğim bir husus var. Gerçi her ne kadar utanıyorsam da. Hadi biz bize iken itiraf edeyim. Bu kadar çok yönlü başarıya mukabil ayıbım, yanlışım çoktur. Günahlarım büyüktür. Harama, hakkım olmayana uzandım. Kan döktüm, can aldım, yaptığım kadar yıktım, bozdum, kırdım, döktüm. Canlı cansız yaratılmışların pek çoğu benden bîzar oldu
Ayak : Söylemeye dilim varmıyor, ama benim de kusurum, kabahatim pek çoktur. Sıratı müstakim üzere oldum pek çok yerde. Ama sapkınlığımın da hattı hesabı yok doğrusu. Hayra yürüdüğüm kadar şerre de yürüdüm. Bir çok yerde zulüm ikimizin el birliğiyle yayıldı. İkimizin iş birliği vasıtasıyla.
El. : Doğrusu ne desen haklısın.
Ayak : Yalnız şu husus da gözden çıkarmayalım. Kusurunu bilmek çok şeydir ama bizler çoğu yerde irademizin hakimi değildik. İrademizin sahibi. Bu gerçeği göz ardı edemeyiz.
El : Tamamen haklısın. Ümit ediyorum. Yarınlar daha güzel olur. Daha makbul işler yaparız. Ama her durumda çoğu yerde beraberdik. Birbirimize sırt verdik. Arka çıktık.. Birlikte şehirler kurduk, medeniyetler inşa ettik. Biz bir takımdık. Bizimki bir ekip çalışmasıydı. Hep omuz omuza idik her yerde. İnsanoğlunun dünya serüveninin şahidi biziz. Hayat kitabının aynası. İnsanın mücadelesinde bizler baş aktörlerdik. Belki tasarımcı, senarist, oyun yazarı, rejisör değildik ama baş aktör bizdik. Oyunu biz kurduk ve götürdük hep. Bir fetih macerasıydı maceramız. Yoklama, fark etme, görme, anlama, kavrama, tanıma ve fethetme. Bir hamle mücadelesiydi birlikteliğimiz, bir var olma çabası. Varlığı iyiye, güzele, doğruya götürme çabası. Dünyayı yaşanılır kılma serencamı. Biz birlikte engel atladık, zorları başardık. Hiç dur durak tanımadık. Her an bir faaliyette idik. Hiç mola vermedik. Hakkımızdı ama yine de hiç tatile çıkmadık.
Bilinmeyen zamanlardan beri binlerce isimsiz kahraman ellerini üst üste koydu. Her neslin eli bir evvelkinin yaptığını daha ileri noktalara taşıdı. Binlerce ayak, adımlarını peş peşe sıraladı. her neslin ayağı keşifler üstüne keşif koydu. Nihayet bugünlere gelindi.. Her şeye rağmen gelinen noktaya saygı duymamak, hayran olmamak kabil değil.
Ayak : Neyi başardı isek uyumlu çalışmak sayesinde başardık. Bir bütün olarak başardık. İşin sırrı buradadır. Unutmayalım. Seni her zaman taktir ettim. Tuttuğun altın olsun.
El : Birlikten dirlik doğduğuna misal teşkil ettik. Ben de senin işgüzarlığını hep hayranlıkla seyrettim. Kademin her daim uğurlu olsun.
Belkıs Altuniş Gürsoy