Geçtiğimiz gün İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’ın Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi’nde düzenlediği konferansa katılma imkanı buldum.
MÜSİAD Erzurum adına önemli bir çalışmaya imza atarak, konferasın düzenlenmesini sağladı.
İstanbul Ticaret Odası tarafından Erzurum’da teknik lise kurulduğu müjdelendi.
STK’lar işte böyle önemli çalışmalarla gündeme gelebilmeli, kalkınma ve gelişlme anlamında köprü oluşturabilmelidir.
MÜSİAD’ı bu başarısından dolayı kutluyoruz.
Erzurum ekonomisinin önde gelenleri tümü konferanstaydı.
Yalçıntaş, Türkiye ekonomisi hakkında önemli tespitlerde bulundu.
Dış etkenlerin Türkiye ekonomisindeki yerinden, Türkiye ekonomisindeki büyümeden bahsetti.
Erzurum hakkında övgüyle bahsetti.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 5 şehir isimli eserinde Erzurum’unda yer aldığını hatırlattı.
Erzurum’un kurtuluşunun hayvancılık ve turizminde olduğunu vurguladı.
Bir ülkenin ekonomisinin iki temel parametreye bağımlı olduğunu belirten Yalçıntaş, şöyle konuştu:
”Bunlardan ilki iç parametreler, diğeri de dış parametrelerdir. İç parametrelerden kastımız ülkenin kendi iç dengeleri, uyguladığı makro ve mikro politikalar, siyasi iktidarı gibi etkenlerdir. Bir de kontrol edemediğimiz dış parametreler var. Mesela bugün dünyaya bakarsak ekonomi açısından olumsuz olabilecek birçok dış parametre var. ABD’nin yavaşlaması gibi. Dünya tüketiminin yüzde 25’ini tek başına ABD yapıyor. Dolayısıyla ABD yavaşladı mı herkes yavaşlıyor, hızlandığı zaman da herkes hızlanıyor. Bir diğer AB’nin durumu bizim için çok önemli. AB yavaşlıyor mu, hızlanıyor mu? Batıyor mu, çıkıyor mu? Şu an da Yunanistan zaten battı, İtalya ve arkasından da İspanya’nın batma tehlikesi var.”
Yalçıntaş’ın önemli tespitlerde bulunduğu konuşmasının ardından.
Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren eski bir işletmenin sahibi söz alarak, Erzurum’a yatırım gelmesinin.
Organize Sanayi Bölgesi’nin depo vazifesi gördüğünden bahsetti.
Birinci organizede başarı sağlanmadan nasıl ikinci organize sanayi bölgesi kurulacağını dile getirdi.
Buraya kadar herşey normaldi.
Tespitler doğruluk payı içeriyordu.
Ancak, yatırımcının Yalçıntaş’a yönelik ‘‘Siz buralara yatırım getirin bizler, sizlerin marabanız olmaya hazırız” ifadesini kullanması oldukça ilginçti.
Yalçıntaş’ında bu ifadeler karşısında şaşırdığına tanık olduk.
Sermayanin sahibi girişimci böyle acizane ifadelere sığınmamalıydı.
Erzurum’daki girişimcilik ruhunun niçin ilerilere gidemediğini özetliyordu bu kavram.
Marabalığı kendine yakıştırmıştı, doğunun önde gelen kentinin sanayicisi.
Emeği yöneten, sermaye ve girişimcilik ruhu emin ellerde değildi.
Yada ticari faaliyetlerdeki başarısızlık, kişilerin psikolojilerinde teslimiyetçilik oluşturuyordu.
Aslında irdelenmesi gereken sanayicinin ruh halinin bu duruma getiren faktörlerdi.
Erzurum sanayicisi ve iş adamını maraba zihniyetine sürükleyen etkenlerin ciddi şekilde araştırılması gerekiyor.
Umarız çıkarılacak teşvik yasası bu yöndeki olumsuzlukların aşılmasını sağlar.
Yatırımcıyı kendine yakışmayan kavramlarla gündeme getirmeyiz.
Herkes kendine yakışan kavramlarla adından bahsettirir.
Erzurum ekonomisinin kalkınmasına büyük destek veren hükümetin teşvikler konusunda da rasyonel çalışmalar yapacağına inanıyoruz.
Gamze İSPİRLİ