Ülkenin kuruluşundan buyana tek bir algı var. ‘Yol, su, elektrik, altyapı, istihdamı devlet yapsın’. Evet yapsın, anladık da bu devlet yapsın olgusu son yıllarda inanılmaz boyutlara geldi.
‘Kızımı devlet evlendirsin’, ‘kocamı devlet defnetsin’, ‘paramı devlet versin’ ve hatta ‘devlet beni tatile göndersin’ talepleri gelmeye başladı.
Tüm bunlar sosyal devlet olmanın içinde var olan durumlardır. Ama hangi koşullarda bunlar gerçekleşir iyi bilmek gerekir. Hayatını idame edemeyen, işi olmayan, evine tek ekmek götüremeyenler içindir. Yani fakirler için geçerlidir.
Fakat Türkiye’de siyasilerin tetiklediği bu durumlar içinden çıkılmaz hale geldi. ‘Komşuma devlet yardım ediyor, bana da etsin’, ‘koyunumun ayağı kırıldı devlet tedavi ettirsin’ e kadar vardı iş.
Bu konuyu yalnızca kırsaldaki insanlar değil, metropol kentlerde yaşayanlarda yapmaya başladı. Dün bu kadar insana yardım yapıyoruz, fabrikalar açıyoruz diyen hükümetler gerçeği gördü ve devletin sırtındaki yükleri tek tek atmaya başladı. Her hükümet bir devlet kurumunu özelleştirme ile işe başladı. Özerleştirme İdaresi Başkanlığına geniş yetkiler verildi.
O gün bir çok kurum özeleştirilerken ses çıkarmayanlar bugün iş kendilerine dokununca sokaklara dökülüp bağırmaya başladılar. Tiyatroculardan bahsediyorum elbette.
Telekom özeleşti, Tekel özelleşti, Et Balık Kombinaları özelleşti. O gün niye yoktunuz ? Bugün Başbakan çıkıp” Devlet tiyatro yapmaz, devlet tiyatroları özelleşecek’ deyince kızılca kıyamet koptu. Emeğe, sanata elbet saygılıyım ancak, doğunun en ücra ilinde sanat yapan, üç kuruşla hayatını idame ettiren insanların hakkı yok mu? Yada bu tiyatrolara oyun yazan ancak 2 lira alan yazarların adının bile okunmadığı bir yerde, sizlerin bir eli balda bir eli yağda olması haksızlık değil mi?
Devlet tiyatrolarında tek oyunla bir seneyi geçiren, her oynadıkları, yazdıkları oyundan seans başına para alanlar var. Bana göre de sanat kimsenin tekelinde değildir. Tiyatrolar özelleşmelidir. Herşeyi devlet yapsın mantığından bu ülke derhal kurtulmalıdır.
Sağlık, eğitim, ulaşım, güvenlik ve belli başlı kurumlar dışında kalanlar özeleştirilmelidir. Ancak tüm bunları yaparken de özel sektörün önü açılmalıdır. ‘Verdim kurtuldum’ mantığı güdülmemelidir. Devlet parası ile değil, azameti ile bu kurumların arkasında durmalıdır.