Köprülerin altından çok sular aktı… Ne bugünkü şartlar 17 yıl öncesi gibi ne de Erzurum, o eski Erzurum artık… Dolayısıyla yeni bir ERÇİMSAN vücuda getirmek, imkansız değilse bile, hiç de kolay bir iş değil.
Çünkü: Sadece şartlar değil; insanlar da değişti, anlayış da…17 yıl önce yine ETSO’nun öncülüğünde çimento fabrikasına talip olunduğunda, şehrin fiziki şartları bugünden daha iyi değildi; hatta kısa ve uzun vadeli kalkınma projeleri ve kış turizmi, hayvancılık ve çağrı merkezi gibi öne çıkan sektörlerimiz de yoktu… Lakin o gün, bugünden farklı olarak, şehir diye bir olgu vardı.
O olgunun temelinde de…
Samimiyet, birlik beraberlik, coşku ve yarınlara dair kuvvetli bir umut vardı…
Hele bir de, bu gücün yanında Erzurum için elini taşın altına sokan mangal yürekliler vardı ki, zaten ERÇİMSAN’ı da ortaya çıkaran bu gerçekti…
Karamsar olmamasına olmayalım; ancak kendimizi de kandırmayalım:
Erzurum artık eski Erzurum değil…
Şehir şimdi yamalı bohça gibi!
Ticarette de, siyasette de manzara iç karartıcı:
Derin bir hizip, kuvvetli bir kamplaşma.
İster Lütfü Yücelik olsun, isterse başka bir isim; kim ortaya çıkarsa çıksın başkaları hep bir kulp takacaktır, hep öküzün altında buzağı arayacaktır.
Çığırtkanların çığlıklarını şimdiden duyar gibiyim:
-İşin başında bizim parti olsun!
-Bu iş olacaksa başkan bizim cemaate mensup biri olmalıdır!
-Hakim hisseler elimizde olmaz ise, biz bu işte olmayız!
-Şayet filanca isimler girerse biz yokuz!
17 yıl önce de ufak tefek itirazlar, hatta çatlak sesler vardı ama o günkü Erzurum bugünkü kadar paramparça ve birbirine yabancı insanlardan oluşmuyordu.
Ortak akıl ve vicdan farklı kamplardaki herkesi aynı çatı altında buluşturabiliyordu. Bu sayede Erzurum üç para sermaye ile trilyonluk bir fabrikayı satın alabilmişti.
Erzurumlu istedi, bürokrasi yardım etti, hükümet seve seve verdi.
Evet; şeker bir çimento kadar cazip değil; ancak şeker de ölmez, itmez bir sektördür. Şayet Lütfü Yücelik’in girişimi kuvveden fiile geçebilse, inanıyorum ki üç beş yıl sonra şeker fabrikası da tıpkı çimento gibi yıldızlaşabilir.
Kolay olmamakla beraber, asla imkansız değil…
Bu şehir, en olumsuz şartlardan bile büyük imkanlar çıkarabilmiş bir maziye sahip…
Şartlar şimdi çok değişmiş olsa dahi, şöyle adam akıllı bir silkinmeyle mümkün ki, Erzurum yeniden ayağa kalkabilir ve mümkün ki tekrar güçlü bir hamle yapabilir.
Ama bunun için Erzurum, önce şapkasını önüne alıp büyük bir nefis muhasebesi yapmalıdır.
Haber önceki gün gazetelerde çıktı. Bazı arkadaşlar konu ile ilgili yerli yerinde yorumlar da yaptılar. Fakat henüz tepki vermesi gereken odaklardan çıt çıkmadı. Misal politikacılardan, meslek teşekküllerinden ve Ankara’dan…
Gerçi kesin hüküm için henüz çok erken; beklemek lazım ve sokağın nabzını iyi ölçmek gerekir.
Ilıca Şeker Fabrikası’nın Erzurum ekonomisi ve özellikle de tarımı için ne kadar büyük bir değer taşıdığını bilmeyen yoktur. Bu sebeple oturup, fabrika şöyle iyi, böyle güzel diye anlatmaya lüzum yok. Çocuklar bile işin farkında…
ERÇİMSAN’da ortaya çıkan o ruh, o samimiyet ve birlik, şekerde de yakalanabilse, bugünkü şartlar şehrin elini daha da kuvvetli kılıyor.
Çünkü ortada rüştünü ispatlamış olan bir ERÇİMSAN örneği var.