- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

Tayip Bey geliyor!… Erzurum bir telaş bir telaş ki!..

Aylardır sessizliğe bürünen Erzurum bir şenlendi bir şenlendi…

Her tarafta süpürge sesi, kenti pislik bürümüş belli ki!

Her ana yol boyanmış, her duvar bin bir renk, her taraf bir cila, bir cila ki sormayın!..

Yıllardır kış uykusunda olanlar; bir uyanık ki,  hem de ne uyanık!…

Ara sokaklar pırıl pırıl… Şehrim;  sokak sokak, cadde cadde  gülsuyu kokuyor…

Gece gazetede işimi bitirip yedi aylık bebeme ve anasına kavuşmak için hızlandırmışken adımlarımı; hala beynimde attığımız o manşet çınlıyordu:

“GAZABIMIZ DEHŞETTİR!..”

Gazeteyle ev dediğin,  Ankara ile Gazze arası değil ki,  dört adım yol…

Bilemedin yedi!

Biliyor musunuz; bazı geceler bu güzergâhta, ben bebeme kavuşur muyum diye telaşlanırken,  tasmalı köpeklerle geziyor birileri…

Her gün adımladığım bu yolda;  sabah farkında olmamışım değişimin, gece dönerken gördüm;

“BU BİNAYI DA KALDIRACAĞIZ” diye haykırıyor devasa pankart!

Helal be!..

Kim.. kim tutabilir ki,  şanlı büyük başkanımızı…

Koca Anadolu’da küçük bir şehir değil mi Erzurum!

Yıkılır da, yeni baştan yapılır da!…

Birileri dayamış sırtını Palandöken’e, engin bulutlarla savaşıp zafer kazanıyor…

Diğeri; koca bir tarihi almış yanına, Yakutiye’de çoluk çocuk  herkesi korkutup oto şov yapıyor…

Bir diğeri Aziziye’de, bu soğuk kentin  sıcak ılıcasına dalmış  kendince keyfini fethediyor…

Koca Erzurum yayla ya!

Bir yarış, bin telaş…

Köşe başlarını tutanlar  meydan savaşıda…

Neyse…

Derin konu bunlar, biz günümüze yüzelim!

Dedik ya;

Erzurum sahipsiz tarla, tohum atanı mı var…

Herkes hizmet satıyor!

Hizmet etmesi gerekenlerimiz ise hizmet alıyor…

Çöpümüz hizmet…

Suyumuz hizmet…

Hizmeti satanların oturduğu deri koltukları, yeşil geniş bahçeli konutları ve kara renkli, kızıl plakalı arabaları bile resmi hizmetten mahsus… (pardon kira…)

Zavallı çelik yaylar  ise ip olmuş diziliyor önlerine, kim çekerse o yana sıra sıra…

Dadaş galiba hizmetkâr….

Vakar;  herkesin ağzında sakız  ‘statejik derinlik’ gibi sıfir olmuş!

DEVLET KİM,  HÜKÜMET NE BELLİ DEĞİL!…

Bu kadim kentte doğduk, burada özgürce nefes alıp, bu millet için hiçbir şey yapamasak da, kafamızda üç numara saçla; dört yetim ve öksüzü emanet eyleyip size; bedelimiz olmadığı için,

ve sizin için,

yurdumuzun en yalçın dağlarında,

pusu kuranlara …,

puşusuz.,

pusu atıp,

18 ay ömür tüketip, yol gözlettik..!

O bitmez gecelerde sırtımızı dayadığımız dağlardan; kır çiçekleri  zarflayıp,içimizdeki pınarlara hasret kokularımızı gönderdik ise..

Ve halen yaşamayı ve de yaşatmayı becerip,  bu devlete yük olmadığımız için suçluysak;

iki arşınlık ak bez, üç metre kare topraklık  yerimiz kalmadı ise  vicdanınızda…

Çekin bizi de ipe, vazgeçin ileri demokrasinizden…

MEZARLIKLARDA MI ÖZELLEŞTİ BU ŞEHİRDE!..

Erzurum’ da bir telaş… bir telaş!…

Herkes ya alıyor, ya satıyor…

Oysa hepsi kiracı…

Ev sahibi geliyor ya!

Galiba telaşları ondan…

Yoksa her gün burnumuzu tutarak yürüdüğümüz bu sokaklarda bu zemzem tadı,

bu gül kokusu neden!…

Maşallah her tarafa bal dök yala!

GÜLLÜK GÜLİSTANLIK ŞEHİR ERZURUM…

Sizi gidiler sizi…

Haliniz, vaktiniz,

küçüğünüz,

büyüğünüz,

her şeyiniz

ve

her işiniz  yolundaysa…

bu telaşıniz niye!

NİYE ERZURUM!…

Gelen;

Haçlı ordusu mu,

Gülen’iniz nerede?

Ağlayanınız hiç yok mu sizin!..

Selçuklu değil miyiz;

Kılıç gibi aslanlar işte  yanımızda…

Karın, kışın, halen daha adamın ve adabın da var!…

Atan Atatürk’ün;

“Ya İstiklal Ya Ölüm” diyen ruhun da !…

Sen, adını mı unuttun  ERZURUM!…

Sen,  bi doğrul hele, dik dur şöyle….

Bak  gör o zaman  elin esadı, fesadı yok olmaz mı!

Ne korkun var!…

Yaban mı geliyor!…

Gelen başbakanın, yurdun evladı…

Doldur o adı değişen stadyumu,

doldur yapılmamış şu meydanını,

doldur ki milletim adnı duysun bir kez daha ERZURUM

BU TELAŞIN NİYE?…