Çünkü dünya genelinde olduğu gibi, ülkemizde de futbol, artık sadece futbol değil. Futbol; şehirlerin bile iktisadi çehresini dönüştüren dev bir endüstri, şov sanatı, en büyük tanıtım aracı ve geniş kitlelerin gazını alan tatlı bir hap…
Dün Erzurum’da oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçı, anlamak isteyene çok şey anlatıyordu aslında… Öyle ki, Erzurumspor’un ipini çekenler dahi, gördükleri (tabii ki merak edip sokağa çıktıysalar) o manzara karşısında, küçük dillerini yutmuşlardır.
İki gün boyunca binlerce insan sokaktaydı, alış-verişteydi.
İki gün boyunca binlerce insan kana kana futbol içti, futbol soludu.
İki gün boyunca bütün medya Erzurum’u anlattı, Erzurum’daki coşkuyu gösterdi.
İki gün boyunca uçaklar, otobüsler ve trenler full çekti.
Taraftar da mutluydu, ahali de…
Hoş bir rüyaydı sanki.
Öyle ya…
Kimbilir böyle bir fırsat bir daha karşımıza çakar mı, çıkmaz mı?
Bazıları diyebilir ki, “Tamam da, Erzurumspor ötenazi isteyen ölümcül bir hasta gibiydi. Şayet pek muhterem büyüklerimiz fişini çekmemiş olsaydı, hem kendisi çok acı çekiyordu, hem de sevenleri.”
Doğru…
Lakin eksik.
O pek muhterem büyükler isteseydi, Erzurumspor ölümcül vaka haline dönüşmeden tedavi edip, ayağa kaldırabilirlerdi.
İstemediler!
Niye istemediklerini de bugün daha iyi anlıyoruz.
Dünkü karşılaşma, Erzurumspor-Fenerbahçe, ya da Erzurumspor-Galatasaray arasında oynanamaz mıydı?
Oynanırdı elbette; ama o zaman da bu şehir, kolay kolay birilerinin ego tapınağı olmazdı.
Korktukları şey de oydu zaten.
Bu şehre dair genel fotoğraf şudur:
Erzurum, sanayisi olmayan bir şehir… Dolayısıyla, Erzurum’un gelişip kalkınabilmesi için, hayvancılık, kış turizmi, eğitim-sağlık, çağrı merkezleri ve spor gibi alanlara özel ilgi göstermesi gerekiyor.
2011 sayesinde kış turizminde çok ciddi mesafe aldık.
(Hakkını teslim etmeliyiz: Nasıl ki, dün oynanan kupa maçı tamamen Başbakan Erdoğan’ın eseri ise, 2011 ve o vesileyle yapılan şu tesisler de yine Başbakan’ın imzasını taşımaktadır. Siz o sahte kahramanlara kulak asmayın. Başbakan olmasaydı, biz kış oyunlarını da, kupa maçını da ancak rüyamızda görürdük)
Kış sporları alanındaki en önemli tesisler Erzurum’da.
Şimdi bu tesisleri iyi kullanarak, dünya ölçeğinde sporcular yetiştirmemiz lazım. Bir de futbol meselesine ciddi ölçüde eğilmeliyiz.
Gerçi farkındayız, futbol meselesi Erzurum için artık çok uzak bir hayal… Ama olsun, hoş imkansız bi şey de değil ya…
Önceki gün Erzurum Fenerbahçeliler Derneği’nin iftarında, dernek başkanımız Dr. Selçuk Bozhalil, bu özlemini dile getirdiğinde, Fenerbahçe yöneticileri Vefa Küçük ve Abdullah Kığılı sözbirliği etmişçesine, “Erzurumspor’u yeniden ayağa kaldırın ve bütün şehir olarak ona sahip çıkın. Bakın göreceksiniz ki Erzurumspor tekrar iyi günlerine doğru hızla ilerliyor. Ama bunu yaparken herkesin ortak paydası olacak bir heyecan oluşması lazım” dediler.
Olur mu, olmaz mı bilinmez…
Lakin dün o hayali kurdum ve o hayalle, bir lahza da olsa mutlu oldum.
Not:
Bu yazıyı kaleme aldığım saatte maçın başlamasına daha saatler vardı. Yazıişleri bastırınca yazımı erken vermek zorunda kaldım. Bu sebeple de skor veremiyorum. Ama duygularım bana Fener’in galip geleceğini söylüyor. Şayet Galatasaray kazınmış olursa onları da yürekten ve de peşinen kutluyorum