… Erzurumspor ‘da başkan, yönetici, teknik direktör olmak ayrıcalıktı. Mavi- beyazlı formayı futbolcu olarak giymek, çok büyük şanstı. Çünkü Erzurumspor’un futbol piyasasında önemli bir ağırlığı vardı. Profesyonel futbol liglerinde 41 yıl mücadele etmek kolay değil. 1972- 73 sezonunda Üçüncü Ligde namağlup şampiyon olmuştu. Ama en büyük başarıyı 1997- 98 sezonunda yakaladı. Önce İkinci Lig dördüncü grupta lider oldu. Ardından Play- Off’ ta soluk kesen bir mücadele sergiledi ve şimdiki Süper Lige çıktı. “A han da çıktık” dediğimizde sanki Türkiye ayağa kalkmıştı. 2000- 2001 sezonu sonunda ise gözyaşları arasında lige veda etti. O deprem gibi düşüşten sonra da bir türlü kendine gelemedi. Kim Suçlu? İtibarı, saygınlığı ve prestijiyle o bir markaydı. Mutluluk da sevinç de kısa sürdü. Ya da bizlere öyle geldi. Futbolcuların “Bizden bu kadar” dedikleri gün, zaten iş işten geçmişti. Erzurumspor’u el ele verip kurtaracak yerde batırdık. Sorumluluğu hep başkalarında aradık. Kimler mi? Sen, ben, o, biz, siz, onlar… Siyasetçi, bürokrat, işadamı, taraftar, seyirci, gazeteci, esnaf, futbolcu, yönetici ve başkan olarak hepimiz suçluyuz. Hiç kimse bahaneyi ya da kusuru bir başkasında aramasın. Erzurumspor gibi ölümsüz markayı hep birlikte toprağa verdik. Hem de ‘icra dosyaları’, ‘yığınla borç’ ve ‘şike yaftası’yla birlikte. Çünkü, hiç birimiz yeterince sahip çıkmadık o güzelim renklere ve formaya. Bundan sonra mucize beklemenin bir anlamı kalmadı. Şu bir gerçek ki hepimiz “Özleyeceğiz Erzurumspor’u”
Bir yanıt yazın