- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

Özekinci, Erzurumlular vakıfçılık konusunda gurur duymalılar!

Maltepe’de bulunan Erzurumlular Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Vakfında geleneksel olarak yapılan herefene toplantısına misafir olarak katılan İstanbul Vakıflar Bölge Müdürü İbrahim Özekinci, “ Vakıf dediğimiz zaman sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı anlıyoruz. Vakıf kültürü kaynağını tamamen İslam kültüründen almaktadır. Peygamberimizin özellikle yardımlaşmayla ilgili hadis-i şerifleri bu konuda vakfın önünü açan örneklerden bir tanesidir. Peygamberimiz insanlar öldükten sonra ameli kesilmeyen hayırlı işlerle daha sonrada mahşerde aynı şekilde bu sevabın devam edeceğini söylemektedir.

 

Vakıf dediğimiz zaman içerisinde sosyal yardımlaşma vardır. Özellikle Osmanlı döneminde bu yardımlaşma had safhaya çıkmıştır. Ben bunu sadece bir örnekle anlatmak istiyorum. Orta çağ karanlığındaki Avrupa da akıl hastaları içlerinde şeytan var denilerek diri diri yakıldığı bir dönemdir. Akıl hastaları ama Osmanlı İmparatorluğunda ecdadımız akıl hastalarına deli veya benzeri bir tabir kullanmamış demiştir ki “bunlar muhterem acizlerdir” o muhterem acizler içinde bazı şifalar yapmıştır.

 

Yine Osmanlı döneminde çok ciddi bir vakfımız var ki, o dönemler de batılı bir diplomat batılı bir teorisyen batılı bir iktisatçı diyor ki; o dönemin şartlarında fakirler evlenmesin diyor evlenirlerse çocuk sahibi olmasın çocukları olursa öldürülsün diyor.  Bakın bu 1790’lı yıllarda İngilizler bu süreci Robert Thomes Malt’ın çok ünlü bir teorisi. Bu olmuş mudur derseniz bence olmuştur.

 

Sanayileşme dediğimiz dönemde Avrupa’da on yaşına gelmeden çocuklar demir ocaklarında maden ocaklarında çelik ocaklarında çalıştırıldılar ve 15 yaşına gelmeden gençliğin bağrında öldüler ve bu gerçekleşmiştir, milyonlarca insan ölmüştür. Ama aynı dönemde Osmanlı coğrafyasında fakir ailenin çocukları tek bir ailenin çocuğu vakıf evinde doğar oranın beşiğinde uyur vakıf mallarından yer içer orada okur daha sonra vakıf okulunda öğretmenlik yapmaya başlar ve orada ölür. Vakfiyelerimiz gereği arkasından Yasinler, Tebarekeler, Ammeler gönderilmeye devam eder.

İşte böyle bir dönemde vakıflar genel müdürlüğü bu medeniyete sahip çıktı. 1998- 2003 yılları arasında sadece 48 eser onarılmış iken bugün son sekiz sene içerisinde bu sayı 4448’e çıkmıştır.

Bu sadece restorasyon değil fakir fukara dediğimiz insanlara aylık 500 TL 10.000’e yakın insana maaş ödüyor, vakıflar genel müdürlüğü. Bunun dışında özürlü dediğimiz çalışma gücünü kaybetmiş vatandaşlarımıza maaş ödüyoruz,  aynı zamanda şehitlerimizin çocuklarına sahip çıkıyoruz, onlara burs yardımları yapmaya devam ediyoruz.

 

Vakıflar genel müdürlüğü son dönemde çalışmalarına hız verdi.

Ama sadece biz vakıflar genel müdürlüğü olarak bu yardımlaşmayı yapmıyoruz.  Özellikle şunu söylemek istiyorum bizim vakıflar genel müdürlümüzün logosuna baktığımız zaman 1048 rakamını görürsünüz. Bu 1048 rakamı nedir, vakıflar tarihinde yazılı olan ilk belgedir.

 

Erzurum’un vakıfçılık konusunda köklü bir geçmişi var,

Peki “bu belge nerde” der iseniz, işte Erzurumlular bu konuda son derece gururlanabilirler çünkü Pasinler’de Halil Divani adlı bir hayırseverimizin ilk yazdığı, elimize ulaşan vakıf senedi işte Vakıflar Genel Müdürlüğünün bugünkü logosunu oluşturmaktadır, bir kaynağı da Erzurum’da çıkmaktadır.

 

Bende 2005 yılında Erzurum’da bölge müdürü olmadan önce müfettiş olarak görev yaptım, Pasinler’de kaldım. O dönemde Oltu’da, Olur’da, Narman’da, Tortum’da, bir çok ilçeleri görme fırsatım oldu. Orada Erzurumlu kardeşlerimizin geçmişle bağlarına baktığımız zaman Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, Abdurrahman Gazi Hazretleri türbesi hangi yere gittiysek her yerde bir yardımsever bir mübarek bir veli zatın olduğunu bu yardımlaşma duygusunun gerçekten köklerinin çok derinlerde olduğunu gördük ki bundan da çok mutlu olduk. Erzurumlularla beraber burada sizlerle beraber olmaktan çok mutlu olduk” dedi.

 

Daha sonra çay içilerek sohbetler yapıldı. Uzun zamandır birbirlerini görmeyenler hasret gidererek sohbet ettiler.