- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

Erzurum’a kim kıydı?

Erzurum’un kara günler yaşadığı dönemini Türkiye Yazma Eserler Kurumu Yazma ve Nadir Eserler Daire Başkanı Hüseyin Kutan duygu dolu dizeler ve slayt şeklinde hazırladı.

 

Yıl 1915….

Ocak ayı.

Mevsimler zemheri…

Bir ordu var…

Ellerinde mavzer…

Yüreklerinde iman..

Ve aşık oldukları bir vatan…

Yer Sarıkamış dağları…

Kimsenin esir alamadığı bir ordu.

Fakat bu kez esir bu ordu.

Zalim bir kış !

Zalim bir mevsim…

Ve soğuktan şehit olan 90 bin beden.

Kar üzerlerine örtülen kefen…

1 yıl sonra..

Ruslar Erzurum’da..

Ve vahşet, kin, tuzak…

Erzurum’a yardım çok uzak…

Ama bir yiğit var şimdi Erzurum’da…

SLAYTI İZLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ…

Daha 22 yaşında…

Gence’nin karayağız balası…

Adı Seyidov…

Beyaz bir at üzerinde..

Belinde çift piştov.

Göğsünde Turan ateşi…

Bakü İslam Cemiyeti Hayriyesi mümessili.

Azerbaycan’ın yiğit ve gür sesi…

Seyidov Erzurum’a geldiğinde,

Sürer atını belediyeye doğru

Halk belediyenin önünde

Ve Seyidov cebinden çıkardığı mektubu okumaya başlar

Yüksek bir sesle:

Gardaşlarım!

Asırlardır ayrı düştük sizinle.

Azerbaycan Türkler’i bugün Rusların elinde.

Başımızdaki felaket şimdi sizin üzerinizde.

Ama zaman gelecek…

Bölünen bu harita tekrar birleşecek.

Size bir vekil ve iaşe gönderdik.

Olur ya!

Düşmanlarınız size bir an olsun yan bakarlarsa Seyidov’a malumat veriniz.

O zaman bir milyon Kafkas kartalını Erzurum’a göndeririz…

 

Fakat oyun başka..

Ermeniler şimdi Erzurum’da.

Ve yapıyorlar planlarını.

Kırıyorlar Erzurum’un çift başlı kartalının kanatlarını.

Haneler basılıyor,

Ameleye ihtiyacımız var diyorlar.

Erkekleri evlerinden alıp istasyona götürüyorlar

Analar istasyondan dönecek çocuklarını bekliyor.

Kadınlar kocalarını,

Bebekler babalarını…

Fakat bu bekleyiş nafile.

Yanıkdere artık yanık bir türküdür Erzurum’un kalbinde.

 

Vahşet Erzurum’un her köşesinde.

Evler,haneler,resmi daireler

Hepsi bir bir verilmiş ateşe.

Bakın!

Ermeniler Dervişağa mahallesinde

Baskın var sinsice, şerefsizce

Ezirmikli Osman ağa ve Mürsel beyin evlerine yüzlerce insan doldurulmuş.

Ve evler ateşe verilmiş kahpece.

Analar yavrularını sarmalamış

Kocalar kadınlarına sarılmış…

Ve feryat var gök kubbede.

Büyük bir ağıt.

Rahman bu zulme sen ol şahit.

 

 

 

Kavakkapı,

Boğazlanan yüzlerce insan.

Ve hamile kadınlar…

Karınları yarılmış,

Bebeleri süngüye asılmış.

 

Daha 12 yaşında bir kız çocuğu.

Yer Gürcükapı camii duvarı.

Daha 12 yaşında.

Kulaklarından duvara çakılmış.

Ben size ne yaptım diyor…

Ne yaptım ben size?

Kuşlar uçuyor..

Hayır hayır kuşlar kaçıyor..

Onlar bile bu vahşete seyirci olamıyor.

 

İşte Taşmağazalar…

Bir adam ve karısı.

Yanlarında üç yavrusu.

Hepsi el ele tutuşmuş.

Bir mağazanın penceresine boğazlarından asılmış.

 

Mahallebaşı farklı mı sanki?

İşte yine bir dükkan.

Üç erkek dört kadın.

Birde küçücük bir oğlan.

Hepsi ellerinden çivilenmiş,

Ama yetmemiş birde karınları deşilmiş.

İki parçalanmış beden.

Birinin adı Seyyit diğerininki Rüstem.

 

İşte Yeğenağa mahallesi.

Şeyh Ahmet efendinin hanesi.

Ateşe verilen tam dörtyüz elli kişi.

 

Hacı Ahmet hanı işte.

Ortasında hanın büyükçe bir direk.

Keşke bu vahşeti hiç dinlemesek…

Ama bakın ki daha beş yaşında bir bebek.

Adı belki Ahmet belki Mehmet…

Kollarından direğe asılmış.

Ana nerdesin gelsene,

Baba nerdesin kurtarsana beni diye feryat içinde,

Ama nafile…

Önce anasının karnını yarmışlar babasının gözleri önünde.

Ve çocuk can vermiş baba diye diye…

Hacı Ahmet hanında binüçyüzyetmişüç ceset

Doksandördü kadın ve çocuk,

Gerisi erkek.

Ahlar gökyüzünde kıyamete dek…

 

İşte köyler…

İşte Ilıcaya bağlı Alaca.

Tek bir erkek kalmamış Alacada.

 

İşte Dumlu nahiyesi.

Sitavuk,Dinarkom,Müdürge ve Arzıtı köyleri.

İnsanlar ahır ve camilere sürüklenmiş.

Ot yakılıp ateşe verilmiş.

 

Ve Belediye heyeti….

Seyidovla beraber tam 20 kişi.

Kafalarından balta ile vurulmuş hepsi…

 

Allah’ım bu bir kıyamet.

Bu nasıl bir vahşet.

Abdurrahman Gazi’nin yurdu!

Habib Baba’nın yurdu kime emanet?

Sahibi sensin

Yetiş ey Muhammed.

Ümmetin gidiyor…

 

Sağ kalan neneler dedeler

elleri semada,

Gözleri batı ufkunda

Kendilerini kurtaracak kahramanları bekliyorlar……

 

 

İşte geliyorlar…

Rüzgar gibi, fırtına gibi, Hızır gibi geliyorlar.

Kavakkapısı’ndan 29. Alay giriyor Erzurum’a…

Alay komutanı Fazıl bey yağız bir at üzerinde selamlıyor doğduğu şehri…

İşte Kazım Karabekir Paşa…

Halk ayakta!…

Erzurum sahipsiz değil.

Erzurum kimsesiz değil.

 

Hüseyin KUTAN

Türkiye Yazma ve Nadir Eserler Dairesi Başkanı