Önceden sorarlardı:
Erzurum’u nasıl tarif edersiniz? diye,
‘Havası, suyu temiz, eti bulunmaz şehir’ şeklinde cevap alırdınız.
*
Ya şimdi?
Böyle bir soruyla karşı karşıya kalsanız nasıl bir cevap verirsiniz?
‘Havası, suyu kirli, hayvancılığı ise dibe vurmuş bir şehir’
Bu cevapta bir abartı var mı?
Bence yok.
Çünkü veriler ortada.
Suyu malum,
Havası doğalgaza rağmen kirli,
Tarım ve hayvancılık yok olmakla yüz yüze,
Koyun eti Balıkesir’den geliyor.
Halbuki,
1993’te 1,5 milyonu aşkın koyun bulunuyordu bu şehirde…
*
Malumunuz geçtiğimiz Cuma günü Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ Erzurum’a
gelmişti.
Valiliği ziyareti sırasında bazı açıklamalarda bulundu.
Bakanlığı ile ilgili çalışmalar hakkında basına bilgi verdi.
Bu açıklamalar sırasında birde teşekkür bölümü vardı ki hak edenlerle hak
Etmeyenler adeta aynı çizgide tutuldu.
*
Sayın Bakan, şehrin güvenliği ve çete operasyonlarındaki başarı nedeniyle
İçişleri Bakanlığına ve Emniyet Müdürüne teşekkür etti.
Emniyet Müdürlüğünün çalışmaları taktire şayan.
O teşekkür hiç kimsenin garibine gitmedi.
Bir teşekkür de Tarım İl Müdürlüğü’ne gitti.
Neymiş efendim,
‘Aşılama da’ başarı söz konusuymuş…
Ben işin inceliğini bilmem.
Ama,
Benim baktığım nokta tarım ve hayvancılıkta gelinen son noktadır.
Tarım ve Hayvancılıkta gelinen noktayı yukarıda arz ettim.
‘Balıkesir meselesi’ yani…
Sonra bir tezat yok mu bu teşekkür de?
Bir milletvekilimiz Erzurum da tarım ve hayvancılıkta geriye gidişin olduğu
gerekçesiyle Tarım İli Müdürü’nün görevden alınacağını daha önceleri
belirtmişti.
Sonrada bu tayinin gerçekleştiği basına yansımıştı.
Böyle bir olumsuzluk varken Sayın Bakanın teşekkürü acaba ne anlama geliyor?
*
Sanırım Sayın Bakan tarım ve hayvancılık konusunda yanlış bilgilendirilmiş olacak …
*
Gelelim Milli Eğitimde ki başarıya…
Sayın Bakan Milli Eğitimde ki başarıdan da söz etti.
Etti etmesine de ‘Sezar’ın hakkını Sezar’a vermedi.
Başarıyı dillendirdi,
Son yıllarda ÖSS de Erzurum’un bir yükseliş kaydettiğini anlattı,
Ama teşekkür’ü Valiye yaptı.
Vali Bey Erzurum’da çok yeni.
Şehir için çabasının,
Gayretinin olduğunu biliyoruz.
Ama asıl mimar Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budaktı.
Teşekkür bence direk Sayın Budak’a yapılmalıydı.
Ama olmadı.
Başarıyla başarısızlığı aynı kefede bulundurduğunuz sürece, şehrin çıkarlarını
önceliğiniz saymadığımız müddetçe şehrin gelişmesini beklemek hayalcilik
olmaz mı?
Bir yanıt yazın