Gelen mesajlardan anlıyoruz ki, Emniyet Müdürü Yusuf Çalkavur’un tayini kolay kolay gündemden düşmeyeceğe benziyor.
Bu, demokrasi adına son derece güzel bir gelişme…
Eli kalem tutan vicdan ve izan sahibi herkes haklı bir tepkiyi dile getirerek, hükümeti ‘Emniyet Müdürü Çalkavur’a sahip çıkmamak’la suçluyor. Oysa hükümet cephesi de, Çalkavur’u, Erzurum’dan çok daha büyük ve gelişmiş bir şehre atadığı gerçeğini öne çıkararak, “cezalandırmadık, ödüllendirdik” demeye getiriyor.
Bu gelişme bir yanıyla böyle, başka bir yanıyla da tam tersi bir duruma işaret ediyor…
Şöyle ki:
Emniyet Müdürü Çalkavur, Erzurum’dan daha büyük bir şehre Emniyet Müdürü oldu. Bu birçok polis şefinin meslekte arzuladığı bir sonuçtur.
Ancak bazı ödüller vardır ki, ceza yerine geçer. Tıpkı Çalkavur’un tayininde olduğu gibi…
Yusuf Çalkavur, henüz bir yıl olmuş Erzurum’a geleli… Bu süre içinde, onlarca birbirinden başarılı operasyona imza atmakla kalmamış, bir emsaline daha rastlanılmayacak Vali olayında krizi yönetmiş bir kişi…
Vali’yi çamlıkta bizzat kendisi basmadı, ama basılmasını ört-bas etmeyerek, hükümeti bilgilendirdi.
Anlaşılıyor ki, hem organize suç çeteleriyle etkin mücadele, hem de çamlık olayı Ankara’da birilerinin canını fena halde sıktı. Fakat şunu hemen belirtelim ki, canı sıkılan grup kesinlikle siyasetçiler veya hükümet cephesi olmadı.
Evet… Bu tezimizi iddialı bir şekilde ileri sürüyoruz: Emniyet Müdürü Çalkavur’un bu başarıları, hükümeti değil, yönetimde müessir olan bürokratları yani mülkiyelileri rahatsız etti.
Bir kere, bir Vali’nin polis tarafından çamlıkta basılması, ilgili ilgisiz bütün mülkiyelilerin tepkisini çekmişti. Nasıl olur da polis koskoca bir Vali’yi uygunsuz biçimde yakalar ve yetmezmiş gibi bu durumu da, hükümete bildirir?!
Bunun faturası, ilgili yöneticiye mutlaka ödettirilir…
Şayet İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Başbakan Erdoğan, Çalkavur’un arkasında durmamış olsaydı, bırakın büyük bir ile Emniyet Müdürü olarak atanmasını, meslekten dahi çıkarılırdı Yusuf Bey…
Çünkü meslek taassubu veya meslektaş dayanışması en fazla mülkiyeliler arasında görülür. Bakmayın siz doktorların adının çıkmasına; mülkiyeliler kendi aralarında kolay kolay kırılamayan bir korumacılık sistemi geliştirmişlerdir.
Yusuf Çalkavur olayında da bu mülkiyeli dayanışması uç verdi…
Erzurum’a gelen müfettiş bile neredeyse öyle bir olay olmamış biçiminde göstermek istedi de, baktı ki mızrak çuvala sığmıyor. Buna rağmen Ankara’daki o dayanışma duvarı sonuna kadar yıkılmadı, direndi.
Vali yüzde yüz suçlu da olsa, bir Vali’yi bir polis şefine yedirmek istemediler!
Bu noktada hem Bakan hem Başbakan düzgün bir duruş sergilememiş olsaydı, bugün o Vali kim bilir hangi büyük ile gidecekti ve Yusuf Çalkavur da soluğu mahkemede alacaktı.
Vali’nin suçlu olup olmadığına bakmıyorlar bile…
Bereket Türkiye’de artık bu kokuşmuş taassup etkisini kaybetti.
Çalkavur’un Kocaeli’ne atanması görünürde tabi ki, ödüldür ancak Erzurum’daki gelişmeler noktasında da bu şehir için bir cezadır. İşte bu noktada da hükümet yanlış yapmıştır. Zira, Çalkavur bir yıl içinde belki de üç beş yılda bile temizlenemeyecek çaptaki suç örgütlerinin kökünü kazıdı, Erzurum’u suç merkezi olmaktan kurtardı. Bu başarının karşısında Çalkavur’un en az bir yıl daha burada kalması gerekirdi ki, muhtemel başka çeteleri de çökertsin…
Bu bakımdan, yapılan bu atama doğru bir atama değildir. Fakat öbür açıdan da başarı ödüllendirilmiş oldu…
Gelen mesajlardan bazılarında bu atamaya Erzurum milletvekillerinin niye müdahil olmadıkları sorgulanıyor…
Hemen söyleyelim:
Erzurum milletvekillerinin ne bu ne de başka atamalardan asla haberleri bile olmuyor. Değil sonuca müdahale etmek, kimse onlara düşüncesini dahi sormuyor. Bu sebeple onlara kızmanıza gerek yok. Onlar kimin nereye gelip, kimin nereye gittiğini basından öğreniyorlar.
Hiçbir bakan milletvekillerini arayıp da, şu müdürü şuraya atıyoruz ne diyorsunuz diye kesinlikle sormuyor.
Sonuç olarak, Yusuf Çalkavur’un tayini Erzurum için son derece yanlış, yapılan hizmet açısından da doğru olmuştur.
Mehmet Şener
Bir yanıt yazın