MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » Alın size işte iki bomba haber…
Mehmet Şener
Alın size işte iki bomba haber…


Geçtiğimiz hafta Erzurum’a dair iki güzel haber okudum.
İlki, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın bir açıklamasıydı.
İkincisi de; İstanbul Ticaret Odası’nın, “2015 Yılında Türkiye” adlı bir araştırmasının özet raporuydu……


İlkinden başlayalım:Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan geçen hafta İstanbul’da, Türkiye’nin en büyük ihracatını gerçekleştiren işadamlarının katıldığı bir toplantıda, konuyla ilgisi olmamasına karşın, sözü Erzurum’a getirdi ve “Türkiye’de istikbal vadeden şehirlerimizden birisi de unutmayınız ki Erzurum’dur. Erzurum, kış oyunlarıyla beraber, çok yakında bütün dünyanın farkına varacağı bir şehir olacak ve kış turizmi sayesinde, düşünemeyeceğiniz kadar büyüyüp gelişecek” dedi.


Ali Babacan gibi serbest piyasanın içinden gelmiş bir siyasetçinin, hem de çok büyük işadamlarının olduğu toplantıda, böylesine keskin ifadeler kullanması takdir edersiniz ki, siyaseten söylenmiş beylik bir laf olamaz.


Olamaz… Çünkü o toplantı, bir yanıyla bile olsa, Erzurum’u ilgilendiren bir toplantı değildi. Ali Babacan da, etrafına mavi boncuk dağıtmaya ihtiyaç duyan bir politika heveslisi değil.


Bendeniz, Babacan’ın bu ifadelerinin altında çok ciddi bir araştırma olduğunu düşünüyorum.


Şayet Erzurum milletvekilleri biraz meraklı olmuş olsalardı, ajanslara düşen bu açıklamasından ötürü, hemen Ali Bey’i arayıp, sözlerinin bir “müjde” anlamına geldiğini söylerlerdi, ardından da işin aslını astarını birinci elden öğrenirlerdi.
Fakat ne yazık ki, bizim böyle bir talihsizliğimiz var işte… Nasıl ki, vali ve bürokrat atamalarını en son vekillerimiz duyuyor ise, bu tür olumlu ya da olumsuz haberlerden de yine en son onlar bilgi sahibi oluyorlar!


Dolayısıyla, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın bu değerlendirmesinin arka planında ne olup ne olmadığını şimdilik bilmiyoruz…


(Bilsem ki Ali Babacan bir yerel gazetecinin telefonuna çıkar, hemen arayıp sorarım, Sayın Bakan nedir bu işin içyüzü diye… Deneyeceğim, çıkmazsa çıkmaz, ama en azından mücadele etmiş olurum.)


Şayet planlı bir şey değildiyse, ikinci haber de birinciyi tamamlayan nitelikteydi…
İstanbul Ticaret Odası, birçok konuda olduğu gibi, geleceğe dair de ciddi araştırmalara imza atan bir sivil toplum teşekkülüdür. Üstelik ön görüleri yüzde yüz gibi kesin sonuçlar verebiliyor. Misal; 2003 yılında hazırladığı bir raporda, Erzurum’un kış turizmi merkezi olacağına dair tahminde bulunmuş ve “Palandöken bu tabii yapısıyla dünya çapında kış sporları merkezi olmaya adaydır” demişti.


O tarihte bu öngörü, Erzurum için ütopyadan öte bir şey değildi. Öyle ki, o raporun açıklandığı toplantıda bulunmuş ve bu sonucu yazılarımda kullanmıştım.

Unutmuyorum, sporun içindeki bazı dostlar dahil çok kimse, “bunlar birer ham hayal” demişti.Meğerse İTO haklıymış; çünkü yıllar sonra ortaya çıkan  2011, bu öngörünün doğruluğunu tescil etti……


Şimdi aynı İTO, yine Erzurum’a dair yürek ferahlatan başka bir tahminde bulunuyor:
“Erzurum, 2015 yılında nüfusu beş milyonu geçen kalkınmış iller arasında olacak.”
Bugün toplam nüfusu sekiz yüz bini dahi bulmayan bir şehir için, beş yıl sonra beş milyonluk bir nüfustan bahsedilmesi, “saçma” gibi gelebilir. Tıpkı 2003’te, “Erzurum kış sporları merkezi olacak” denildiğinde, herkesin burun kıvırması gibi…


Şimdi siz kendinizi benim yerim koyun ve bu iki birbirinden bağımsız açıklamayı da yan yana getirerek bir sonuca varın…


Ve bir de, bu sonuca varmadan önce kendinize şu soruyu sorun:
Devlet Bakanı Ali Babacan durup dururken niye böyle bir tespitte bulunma ihtiyacı duydu ve İstanbul Ticaret Odası istese bile, araştırmayı yapan uzmanlar, ipuçları olmadan, Erzurum’a böyle bir rol biçebilirler mi?


Sizi bilmem ama benim cevabım çok net:
Hayır…


Ne Ali Babacan’ın Erzurum’a şirin görünme gibi bir derdi var, ne de İTO gibi bir kuruluşun, ‘Erzurum halkı çocuklar gibi şen olsun’ diye, sallayıp durmaz…
Her iki açıklamayı veya tespiti de ciddiye alıyorum.


İçimdeki ses de bana hep aynı şeyleri fısıldayıp duruyor. Bu yüzden, içimdeki sese kulak verip köşeme taşıdığım zaman bazı çevrelerin hışmına uğruyorum.
Bu araştırmaları destekleyen bir gelişme aslında yanı başımızda adım adım ilerliyor da biz işin farkında değiliz.


Önce Redevco yapıldı, ardından yine yabancıların yaptığı Kervansaray’ın inşaasına başlandı. Ayrıca zengin Arapların da benzer bir iş için, belediye ile aylardır temasta olduğunu yazmıştık.


Bütün bu parçaları yan yana getirince de bir sonuç çıkıyor ortaya…
Yani illa da bir rapor olmasına gerek yok. Siz zannediyor musunuz ki, elin adamı bu şehrin kaşına gözüne sebep onlarca milyon doları getirip Erzurum’a gömüyor?
Hayır…


Ali Babacan’ın ve İTO’nun bugün söyledikleri, belki de yabancıların çok önceden bildikleri gerçeklerdi de, bizler şimdi öğreniyoruz…


Şair şöyle sesleniyordu:
“Bekleyin çocuklar, bekleyin yarınlar bize gülecek…”
Biz de diyoruz ki, bekle ey Erzurumlu bekle, elbet bu yokuşun bir inişi, bu külfetin bir nimeti olacak.


İyi günler uzakta değil…
Karamsarlığın dört bir tarafı çepe çevre kuşattığı şu günlerde, bu iki haber bendenizin daralan yüreğine ışık saçan bir pencere oldu. Umarım ki, siz de aynı ışık huzmesi ile kucaklaşırsınız…

Mehmet Şener

📆 08 Şubat 2010 Pazartesi 10:59   ·   💬 1 yorum   ·   ⎙ Yazdır

“Alın size işte iki bomba haber…” için bir yanıt

  1. ABDULLAH TAŞÇI dedi ki:

    Yazarlar

    ABDULLAH AYMAZ

    “Erzurum bizim akrabamız”

    Japonyalı Prof. Dr. Yoshiaki Sasaki, Erzurum’umuz için de şu tesbitlerde bulundu:
    “Erzurum’a çok önem vermelisiniz. Diğer dünya ülkeleri için de çok ehemmiyetli olduğunu düşünüyorum. Japon İmparatorluğu’nun putsuz dininden olan Deguchi Onisaburo isimli Şinto rahibi bundan yetmiş seksen yıl önce Erzurum’a gelmek istemiş ama gelememiş. Ama mezarından toprak götürülmesini vasiyet etmiş. Onun mensuplarından Şinto dininin “Oomoto” (Hakikat) mezhebinden Odauchi San bana, Deguchi Onisaburo’nun mezarından aldığı bir avuç toprak ile bir avuç tuzu Erzurum’a götürmemi söyledi. Ben de bir zamanlar Japon ordusunun bile kendisinden çekindiği, halk içinde büyük bir taban gücü olan ve “Erzurum bizim akrabamız!” diyen Deguchi Onisaburo’nun mezarından alınan toprak ve tuz ile 2007’de yola çıktım. Japonlar için tuz ve toprak mühimdir. Gerçekten merak ediyordum. Türkiye’ye çok gelip gitmiştim ama Erzurum’a hiç gitmemiştim. Uçak Erzurum’un üzerinde iken yani inişten dakikalarca önce bulutlarda net bir şekilde bazı görüntülerle karşılaştım. Normalde ben, matematik ve mantık kafası taşıyan ve böyle ruhî ve manevî şeylere kapalı bir yapıya sahibim ama… Bir insan ellerini açmış dua ediyordu. Japonlar için bereketi temsil eden bir balık vardı. Alnına ip bağlamış bir çocuk neşe ile koşuyor, gülümsüyor ve oynuyordu. Alt tarafta da büyük ve uzun bir sıra halinde birbiri arkası sıra giden bir insan topluluğu vardı… Bunları çok net gördüm. Hayalde canlandırma falan değil… Yani uçağın penceresinden bulutlara bakarken bütün bunları bulutların içinde görüyordum. (Sonra gördüklerini bir kâğıda çizip bana verdi. A. Aymaz) Uçaktan indikten sonra beni karşılayanlarla beraber bir arabaya bindik. Benim burnuma hoş ve değişik bir ot ve çimen kokusu geldi. ‘Bu ne? Siz de benim duyduğum kokuyu duyuyor musunuz?’ diye sordum. ‘Evet! Çimen kolonyası kokusu!’ dediler. Erzurum’u çok sevdim. Ruhum hemen kaynaştı. Sanki ben Erzurum’da doğmuşum ve göbeğim burada kesilmiş gibiydi; hiç yabancım değildi. Bende öyle kesin bir kanaat oluştu ki, hiçbir ırk ve renk fark etmeksizin Avrupa’dan Japonya’dan kim gelirse gelsin, Erzurum’u sevecek… Gerçekten sever. Orta Asya’dan da gelseler ‘Memleketimiz!..’ diyecekler. Diyorum ki, Nuh Tufanı’nın olduğu Ağrı Dağı’na da yakın olan Erzurum acaba turistik bir ziyaret yeri haline getirilebilir mi? İstanbul gibi diğer dinden insanların ibadet ihtiyaçlarının da temin edileceği ortamlar hazırlanabilir mi? Ortaklaşa kullanılacak bir konferans merkezi olabilir mi?”

    “Bence Budist, Hıristiyan, Yahudî grupları Erzurum’a götürüp, oraları gezdirdikten sonra hissiyatlarını öğrenmek için bir sormanız lazım, bakalım ne diyecekler. Söylediklerimi tasdik edip ‘Farklı şeyler hissettik. Ayrı bir ruhaniyatı olan hoş bir belde!’ diyeceklerinden eminim. Ben bazı yerlerde Erzurum’la ilgili bu duyguları anlatırken orada yetişmiş İbrahim Hakkı Hazretleri, Efe Hazretleri, Fethullah Gülen Hocaefendi gibi zatlardan da bahsettiler. Milli Mücadele’nin de Erzurum Kongresi’yle oradan başladığını söylediler… İşte bir sekineyi ve bir manevi atmosferi fark ettiğim Erzurum’un bende uyandırdığı duyguları… Deguchi’nin mezarından Rahip Odauchi’nin alıp bana verdiği toprağı ve tuzu Erzurum’da bir medresenin yanındaki mezarlığın üzerine serptim.”

    Ortadoğu uzmanı ve politika bilimi dersleri veren Prof. Dr. Yoshiaki Sasaki Bey’in sözlerindeki mesajı anlamamız gerekir diye düşünüyorum. a.aymaz@zaman.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR