Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Yerel seçimlerin ardından belediye başkanlıklarını BDP’ye kaptıran bölgelerin hemen hepsi diken üstünde. İşadamlarından haraç isteniyor, vermeyenler örgüt tarafından mahkeme ediliyor. İş yerleri kundaklanıyor ve vatandaşlar üzerinde baskı kurularak devletin olmadığı algısı yaratılıyor.
Güneydoğu’da olduğu gibi Erzurum’un Güney ilçelerinde de örgüt yandaşları terör estiriyor. Dün dağda olan eşkıya bugün vatandaştan vergi adı altında haraç istiyor, esnafın kepenk kapatması talimatı veriyor. Kepenk kapatmayan esnafın dükkânları yerle bir ediliyor. Hem de öyle eskisi gibi gecenin karanlığından faydalanarak değil aksine güpegündüz.
Çözüm sürecini fırsat bilen bu örgüt yandaşları yaptıkları eylemlerle seçim kazandıkları ilçe halkına şunu söylüyor; Madem biz bu ilçeyi yönetiyoruz o zaman burada bizim borumuz ötecek. Gel diyeceğiz geleceksiniz, kapat deyince kapına kilit vuracaksın. Vurmadın mı sonucuna katlanırsın.
Can havli ile devletin kolluk kuvvetine sığınan esnaf ‘kurtarın bizi’ çığlıkları atıyor çaresiz. Polis ve jandarma olaylara müdahale etse de çözüm sürecindeki çözümsüzlük herkesin elini kolunu bağlıyor.
Bunu fırsat bilen örgüt her gün bir bölgeyi ateşe veriyor. Molotoflu, taşlı, sopalı gruplar ilçelere dalarak kırıp geçiriyor.
“Erzurum da böyle işler olmaz” diyenler çok ama çok yanılıyor. Önceki hafta Karayazı, dün Hınıs cehenneme çevrildi.
Kepenk kapatmayan, haraç vermeyen esnafın iş yerleri darmaduman edildi. Lice olaylarını protesto eden terör yandaşları ile polis karşı karşıya geldi. Çıkan olaylarda 2 polis memuru yaralandı, esnafın işyerleri kullanılamaz hale geldi.
Güney’deki en büyük ilçe olan Hınıs, kozmopolit yapısı nedeniyle örgüte mesafeli bir bölgeydi. Ancak son seçimlerde ilçe belediyesini BDP alınca işlerde değişmiş oldu.
Gün geçmiyor ki ilçede bir eylem, bir kışkırtma olmasın. Peki, bu işin zararını en fazla kim görüyor? Tabi ki yine ilçe halkı.
O ilçenin sorumlusu, şehrül emini kim? Belediye Başkanı!
Belediye Başkanı bu huzursuzluklara niye müsaade ediyor?
Çünkü o da o kanattan talimat alıyor. Onun işi ilçede huzur ve refahı geliştirmek değil, örgütün borazanlığını yapıp, talimatlarını yerine getirmek.
Kim ne derse desin, kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, kimler bu işi provoke ediyorsa etsin bu çözüm sürecinde bir gariplik, bir anlamsızlık ve iki ucu bir araya gelmeyen kemerler var.
Avuç içi kadar ilçeye hakim olamıyorsak, çıkacak olayların bilgisini önceden alamıyorsak, önüne her gelen her yerde istediği eylemi yapıyorsa bunun adı çözüm süreci değil açık açık teslimiyettir.