Kudüs’te bir gazeteci, ağlama duvarının önünden her geçişinde yaşlı bir Yahudi’nin orada sürekli dua ettiğini fark etmiş. Birkaç hafta sonra dayanamayıp ihtiyar Yahudi’ye sormuş, “ sizi her gün bu duvar önünde dua ederken görüyorum. Kaç yıldır bunu yapıyorsunuz.?” Yahudi 40 yıldan beri bunu yaptığını söylemiş. Gazeteci “ peki bu gün nasıl bir duygu içindesiniz?” diye sorunca Musevi adam bezgin bir sesle cevap vermiş “ içimde sanki duvara karşı konuşuyormuşum gibi bir his var. Tanrı tamam da, insanlarla konuşunken de bazen içimde DUVARA KONUŞUYORMUŞUM gibi hissediyorum.”
Son birkaç gündür eminim benim gibi bir çok gazeteci de bu Yahudi Adam gibi hissediyoruz. Günlerdir şehirle ile ilgili yazılar yazıyoruz. Recep Kapucu Kayak Federasyonu ile ilgili bir takım iddiaları gündeme getiriyor. Kadir Sabuncuoğlu köşesinde nezaketsiz adamların Erzurum’u nasıl hiçe sayıp Trabzon milletvekillerinin Kanada’ya götürülmesini hicvediyor. Acizane bendeniz 2011 ile ilgili yapılmayanları sıraladım. Bu günde Feridun Fazıl Özsoy İstanbul’da düzenlenen EMİTT uluslar arası fuarında yaşanan rezilliği gündeme getirdi. İlçe stantlarından bile küçük bir stantta köşeye itilmiş bir biçimde temsil edilmişiz.
İlgililer mi hepsi duvar. Hem de Erzurum’da yada Erzurumlu olduklarından TAŞ DUVAR. Aylardır yayın yapılmasına rağmen ne Kayak Federasyonu Başkanı Özer Ayık basın önüne çıkıp hakkındaki iddialarla ilgili bir açıklama yaptı. Ne Bekir Korkmaz Erzurum’un adeta yok sayılıp Trabzonluların Kanada’ya götürülmesi ile ilgili bir söz söyledi. Kültür Müdürü Fikret Öztürk’ü hiç sormayın zaten. O aşık oyunu nasıl oynanır gibi önemli işlerle çok meşgul olduğu için fuar rezaletini pek önemsemiyor.
Bu kadar yazılan yazıdan sonra Duvar bile dile gelirdi. Gerçi bu durumu anlatan bir halk deyimi de var ya edebimizden onu söylemeyelim.
Söyleyecek sözünüz mü yok? Bizler gazeteciler size karşı haksızlık da ediyor olabiliriz. Çıkın bunu söyleyin. “Haksızlık ediyorsunuz. Durum bundan ibaret” deyin. Ama taştan ses çıkıyor sizden çıkmıyor. Bizlerde acaba sükut ikrardan mı geliyor diye düşünüyoruz. Eğer durum buysa; bu denli beceriksizseniz, yaşanan bunca olumsuzluk karşısında elinizden bir şey gelmiyorsa ilkeli bir duruş sergileyin ve istifa edin. Boşaltın oturduğunuz koltukları hak edenler otursun. Ne siz duvar olun nede bizler duvara karşı konuşan adam…
Şimdi bu yazı sonrasında bazı ağabeylerimiz beni arayıp “ Seni duvardan duvara vururlar. Cami duvarına işiyorsun. Dikkatli ol” diyebilirler. Vallaha hiç zahmet edip aramasınlar. Diğer gazeteci meslektaşlarımı bilmem ama ben duvara karşı konuşmaktan çok sıkıldım…
Sinan ÖZÇAYLAK