- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

ELÇİLERİMİZİ GERİ ÇEKMEK YA DA KÜSMEK ÇÖZÜM MÜ ?..

Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915 yılının Nisan ayında uygulamaya koyduğu “Tehcir” uygulamasının yıldönümü yaklaştıkça dünyadaki Diaspora da lobi faaliyetini hızlandırmağa başladı. Bunun sonucudur ki, birçok ülke parlamentosu Türkiye aleyhine kararlar almağa başladı.

Son örnekler de ABD ve İsveç…

Sırada İngiltere var…

Bu karalar moralimizi bozmuyor değil…

Elbette ki üzülüyor ve hemen refleks gösteriyoruz.

İlk tepkimiz de o ülkelerdeki Büyükelçilerimizi görüşmelerde bulunmak üzere merkeze çağırmak oluyor.

Kuşku yok ki, bu refleks doğru. Bunu tartışmaya gerek bile yok…

Ancak küsmeleri anlamış değilim…

Devletler arasında sürekli dostluk ve düşmanlık olamayacağına göre kime ne için küsüyoruz.

Küseceğimize, özellikle üniversitelerimiz, bilim adamlarımız, tarihçilerimiz, hariciyecilerimiz dünyaya Türk tezlerine belgelerle bıkıp usanmadan anlatsınlar, anlatalım, kitaplar yazalım…

Bu gün artık bilgisayarımızın bir tuşu kadar yakın olan dünya kamuoyuna hepimiz elimizden geldiği kadar sesimizi duyurmağa çalışalım…

***

Ermeni lobisi bütün dünyaya bağırarak, bulundukları ülke siyasetçilerini oy ile tehdit ederek kararlar alınmasını sağlıyor ve Türk Milleti’ne çamur atıyor. Dahası, bu çirkefliğine Cumhuriyet Türkiye’sini de ekliyor.

Ermeniler bunu yaparken biz daha yakın tarihimizdeki olayları; bırakın dünyaya kendi insanımıza dahi anlatamamışız. İsveç’in son aldığı kararın arkasında sözde 4 Türk kökenli Milletvekilinin bulunması izahı mümkün olmayan bir vakadır…

1915-1918 yılları arasında Anadolu’da yaşananlar ile ilgili kaç adet bilimsel yayınımız var…

Atatürk Üniversitesi’nin dışında hangi üniversite Ermeni olayları ile ilgili kitap hazırladı ve dünyanın kaç üniversitesi ile ortaklaşa hareket etti.

Bir Türk kenti olan Erivan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Türkler nerede ve nasıl yaşıyor bilen var mı?

Erzurum’da, Alaca’da, Yeşilyayla’da, Tımar’da, Cinis’te, Yanıkdere’de, Kanskapı’da; Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde açılmayı bekleyen yüzlerce toplu mezarda kaç bin Türk’ün katledildiğini dünyaya yeterince anlatabildik mi?

Ermeniler’in 1915-1918 yılları arasında yaptıkları vahşetin bir benzerini Türk Milleti’nin var olma mücadelesi verdiği 1919-1921 yılları arasında yapanların da suçlarını yüzlerine haykırmalıyız.

İşte yaşananlardan sadece birkaç örnek ve tarihe düşülen not…

22 Ekim 1920, Fransızlar Antep’i bombalıyor, savunmasız insanlar can veriyor. Şehir abluka altında ve açlık had safhada…

8 Şubat 1921 Urfa, Maraş, Antep Fransızların… 6300 civarında insan şehit…

25 Mart 1921 Rum çeteler Sapanca’da 325 ev, 170 dükkan ve 17 değirmeni yaktı… 24 Türk katledildi…

12 Mayıs 1921, Uluslar arası Kızılhaç temsilcisi İsviçreli Maurice Gehri, Yunan zulüm ve yağmalarını araştırmak için Gemlik’e geldi. Raporunda 16 köyün yakıldığını ve 6 bin Türk’ün katledildiğini yazdı.

Bunlar yalnızca birkaç örnek…

Elçilerimizi istişare için Ankara’ya çağırmak elbette ki ilk milli refleksimiz…

Ancak aynı milli refleksi bilim adamlarımızdan, siyasetçilerimizden, akademik kuruluşlarımızdan, hariciyecilerimizden ve bilimsel çalışmalara maddi destek vermesi için işadamlarımızdan bekliyoruz…

Kendi vahşetlerini gizleyip, dikkatleri başka milletlere çekmeye çalışan ülkelerin insanlık suçlarını belgelerle deşifre etmeliyiz…

Haksız ve mesnetsiz sözde kararlar, yüreğimizi acıtıyor ancak dik durup, bütün dünyaya asıl katliama uğrayanın kim olduğunu anlatmalıyız…

Bir oyla tarih yazmağa çalışanlara, gerçekleri bıkıp usanmadan göstermeliyiz.

Yalnız onlara değil, sözde Türk’üm deyip de siyasi geleceklerini Türk Milletinin milli değerlerinin önüne koyanlara da gerçekleri anlatmak gerekli…