Batı, ne yazık ki, Türkiye ve Türk Milleti üzerindeki amacına uzun süre önce erişmiştir. İnsanımıza gösterişi, lüksü, maddiyata düşkünlüğü, menfaatperestliği, duyarsızlığı, övülme arzusunu, yaptıklarıyla övünme kibrini, bencilliği, devlet, millet, kul hakkını önemsememeyi, vefasızlığı, para ve makam için her şeyin yapılabileceği fikrini, borç batağında yaşamayı, birçok sapkınlığı normalleştirerek milletimizi insani değerlerden, tevazudan, hoşgörüden, dinden, imandan, sevgiden, saygıdan, helalden, şükretmekten, milli ve dini ahlaktan uzaklaştırmıştır…
Bu sebeple, bizim üzerimizdeki hedefini gerçekleştirmiş olan, bizleri siyasetle, dini gruplarla bölen, kendine benzeten batı; şimdi bizlere dair ne derse ve ne yaparsa yapsın, yaptığı her şeyi, bizi düşürdükleri hali ve asıl sorunlarımızı görmememiz adına hedef saptırmak için yapmaktadır…
Şimdi; hepimiz kendimize, çevremize, ülkemize ve insanımıza bakalım ve düşünelim. Ne yaptığımıza, nasıl yaşadığımıza, ne arzu ettiğimize, hırslarımıza, beklentilerimize, bizleri kula kul eden yaşam ve düşünce tarzımıza, Allah’ı terk edip kullara bel bağlayacak kadar dinden uzak hayatımıza, batı gibi yaşama arzumuza, Allah’ın, Kuran’ın, vatan, millet sevgisinin hayatımızın neresinde olduğuna bakalım.
Ve Necip Fazıl üstat ile “Ağlayın, su yükselsin, belki kurtulur gemi” diyerek halimiz, milletimiz, ülkemiz için ağlayalım…