Kalkınma yolunda en büyük çaba nerede harcanır? şeklindeki bir soruya yanıt gayet nettir:
Kahvehanelerde…
Doğru değil mi?
Hükümetler orada kurulup, yıkılmaz mı?
Plan ve projeler orada çizilmez mi?
Mühendislik hataları orada ortaya çıkarılmaz mı?
Daha onlarca…
Bir keresinde şehit oldum, bir grubun hararetli tartışmasına.
Yasağının delindiği bir ortamda, çektiği sigaranın her nefesinde boğulurcasına öksüren bir bey, Sağlık Bakanının gitmesinde hayli ısrarlıydı.
Kestirip attı;
“Gardaş Erzurum’a ne faydası oldu bu adamın” diye başladığı sözünü
“Başbakan onu bir an önce değiştirmeli ” şeklinde devam ettirdi.
Ardından avurtlarını çökerten bir nefes daha aldı sigarasından.
Çiğeri parçalandı sanki: Öhüüüü öhüüüü.
Sırtına vurdular da düzeldi adam.
Buyurun işte!
Sağlıkta iki yıkım birden.
Hem bakanı, hem de kendini…
Bir başka gerçek;
Kendi sağlığımızı düşünmeyiz ama , ülkenin sağlık politikasına yön vermeye çalışırız…
Malum; “Derin” kelimesinin derinene yer ettiği yıllar terör olaylarının yaşandığı dönemlerdir.
“Derin devlet” ile başladı, “Derin kişi” ile devam etti…
Ama şu topraklarda “Derin fikir” bir türlü yer etmedi gitti.
Ben bunu enine -boyuna bilgi sahibi olma, çözüm üretme anlamında kullanıyorum.
Erzurum cumhuriyet sonrası lider tipi yetiştirememesinin altında yatan gerçeklerden biri de budur bence.
Sadece o mu?
Kaliteli göçün de nedenidir.
İnsanımızın afakî bilgilerle yetinip ve “ değerlerlerini silik” görmesi Erzurum’a çok şey kaybettirdi…
Havanda daha fazla su dövmemek için ne yapmalı?
Hangi kulvarda koştuğuna bakılmadan her kalite insanımızın önü açılmalı.
Ve sonuna kadar destek olunmalı…
Başka önerisi olan lütfen yorumlara yazsın.
Son söz;
“Derin düşünme” yetimizi yeniden kazanma dileği ile
Sayıl NARMANLIOĞLU
Bir yanıt yazın