- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

Ali Korkut’un hayali…

Aslında bu sadece Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut’un değil, yüreği bu şehirden yana atan binlerce insanın hayali… Günün birinde bu hayal gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi bilinmez; ancak hayali bile o kadar güzel, öylesine sevimli ki, insan çocuklar gibi coşuyor.
Düşünün ki, Erzurum’un eski mahalleleri teker teker elden geçirilmiş. Tarihi ve sanatsal özelliği olmayan harabeler ve moloz yığınları temizlenmiş, geriye restorasyondan geçmiş o şirin Erzurum evleri kalmış. İki katlı, tek katlı ve bahçeli taş duvarlı evler…
Rengarenk panjurlar, oymalı ahşap sütunlar ve sanat ürünü olan cümle kapıları…
Her birinde bambaşka hayatların yaşandığını düşünerek, geçmişle bugünün sentezini yapacaksınız…
Çocukluğunuza gidecek; daldığınız hayalden uyanmadan gençliğinize uzanacaksınız. Orada uçarılıklarınızı, ilk aşkınızı ve yaptığınız muziplikleri hatırlayarak belki derin bir “ahh” çekeceksiniz, belki de hınzırca bir gülüş atacaksınız…
Orada; sizi, size ait olanları, hasretleri, vuslatları, sevgiyi, aldatılışı, özgürlüğü, başarıyı, mağlubiyeti, ilk kavganızı veya ilk şiirlerinizi bulacaksınız…
Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut, Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy, Zaman Gazetesi Bölge Temsilcisi Esalettin Gül, Kanal 25 Genel Koordinatörü Sinan Özçaylak ve bendeniz, önceki gün, tam da Erol Evgin’in dediği gibi “gezdik şehri şöyle bir…”
Yoncalık’tan Cedit’e, Gülahmet’ten Gölbaşı’na, Mahallebaşı’ndan Yeğenağa’ya kadar…
Keşke vakit olsaydı da, Muratpaşa’yı, Vaniefendi’yi, Hacıcuma’yı ya da Veyisefendi’yi de yeniden bir baştan bir başa dolaşabilseydik.
Olsun; bu kadarı bile yetti…
Çocukluğumuzun, gençliğimizin geçtiği sokaklarla buluştuk.
Görüntü içler acısıydı…
Hayata küsmüş bir viraneydi her taraf…
Ne zamanki hayalden kurtulup, çıplak gözle etrafımıza baktıysak, her yanda yürek yakan bir hicran, sessiz bir isyan vardı.
Aynı sokakta tarihi özelliğe sahip ama artık yıkılmaya yüz tutmuş eski yapılar, hiçbir estetik değeri olmayan metruk bir dam yan yana duruyor.
Çirkinle güzel gibi…
İyiyle kötü gibi…
Ali Korkut’un veya binlerce insanın hayali şu: O kadar çok para olsa ki, Erzurum’un bütün eski mahalleleri, tıpkı bir kuyumcu işçiliği gibi tek tek işlendikten sonra, korunmaya değer olanlar kurtarılsa, diğerleri sökülüp atılsa ve yeniden pırıl pırıl bir çevre vücuda getirilse…
Çeşmeler, şadırvanlar, camiler, küçük ama şirin dükkanlar… Bir de Erzurum’un olmazsa olmazı hanlar, hamamlar…
Trafiğe kapatılan sokaklarda, bugünle geçmişi buluşturacak sanatsal mekanlar.
Ali Bey’in de bizim gibi hayali bu işte…
O’nun bizden farkı, O belediye başkanı ve bu iş için mesuliyet taşıyor. Ama belediyenin imkanı o kadar cılız ki, Başkan’ın omuzlarındaki bu mesuliyet, imkansızlık karşısında un ufak olup eziliyor.
Nasıl ki, vaktiyle Ahmet Küçükler, Kış Olimpiyatları hayali kurmuştu ve bendeniz de yürekten desteklemiştimse, şimdi de Ali Korkut’un bu sevimli hayalini alkışlıyorum. Kimbilir belki de ben o hayallerde kendi hayallerimi bulduğum içindir bu alkışım, ama ne olursa olsun, içinde bu şehre dair her güzel hayali övgüye değer buluyorum.
Erzurum ne kadar büyürse büyüsün, ne kadar gelişirse gelişsin fakat eski Erzurum’u da yaşamak ve yaşatmak zorundayız.
“Erzurum tarihi bir şehirdir” diyoruz.
Tarihi bir şehir olmak, sadece tarihi eserlerden ibaret değildir. Geçmişin yaşayan izlerini koruyan bir şehirdir tarihi şehir olan…
Ancak gecekondu ile eski eseri birbirinden ayırmak zorundayız. Bazı dostlar hiçbir sanatsal ve tarihi değeri olmayan enkaz yığınları için de ağıtlar yakıp duruyor ki, bu doğru bir tavır değildir.
Enkazı diriltmeye çalışmak, tarihe en büyük saygısızlık olur…
Önceki gün bu mini şehir turunda gördüm ki, hayli geç kalınmış olmasına rağmen, şayet yürekli bir çıkış olursa, Erzurum evlerinin en azından bir bölümü kurtarılabilir. Bunun için de herkesin elini taşın altına koyması gerekir.

Mehmet ŞENER