- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

Pazara kadar değil, mezara kadar birlik

1970 li yıllarda Sn. Ecevit ve Sn. Erbakan, ülkenin birliği ve dirliği için, Türkiye’nin, Türk Milletinin geleceği için siyasi çıkarlarını göz ardı ederek birliktelik oluşturdular.

Bir kanat Sosyal Demokrasiden söz ediyordu, diğer bir kanat ise milli görüş felsefesini savunuyordu.

İki Lider, ülkenin geleceği için ortak noktaları tespit ederek bir araya gelmişler, bu birliktelikten rahatsız olan odaklar, koalisyonların yıkılması için ellerinden geleni yapmışlardır.

İki siyasi Lider Türkiye Cumhuriyeti’nin Hükümetini kurarak parlamenter sistemin getirdiği güzelliğin yanında yönetim istikrarsızlığının da önüne geçerek ülkenin geleceğini inşa etmeye başlamışlardı.

Farklı görüşlerde olan, farklı bakışlarda olan, bu iki siyasi partinin tabanında hiçbir sorun yoktu.

Her iki Partinin tabanını teşkil eden halkın, dini, dili aynı, Tarihi aynı, geleceği aynıydı.

 Aynı Vatan için, aynı Bayrak için, şehadet şerbetini içmişlerdi.

Sorun bu birliktelikten rahatsızlık duyan kriptolarda idi.

 Çok az bir azınlık fakat bağlantıları karmaşık dışarıdan beslenen Ülkedeki siyasi birliğin köküne dinamit koymak için hiçbir zaman kendilerini alıkoymadılar.

Demokrasiyi kilitlediler, parlamenter sistemi kilitlediler, Ülkenin kalkınma hamlelerine, yatırımlarına set çekip kalkınma kapılarını, darbelerle, parlamenter sistemde, Millet vekilliği satın alma borsasını yaratarak, halkın birleşme kapılarını açılmamak üzere kilit vurdular.

Bir noktada Cumhuriyetin geleceğine, Ülkenin kalkınmasına kilit vurdular.

Türk Demokrasisinin gelişip büyümesine kilit vurdular. Türkiye Cumhuriyeti’nin İslam Dünyasına örnek olmaması için önüne set çektiler.

 Türklerin yeniden şahlanmasının önüne set çektiler.

Türk Milletinin gelişmesinin önünün kapatılmasına içimizdeki var olan kriptolarla set çektiler.

Rahmetli Erbakan Hoca ağır sanayi dedi gülüp geçildi, hayalcilikle itham edildi. Rahmetli Ecevit Köykentler den, kooperatifçilikten bahsetti. Solcu söylemler denildi.

Oysa, Türkiye’nin sanayileşmesi için, teknoloji alanda gelişmesi için, ağır sanayiye de ihtiyaç vardı. Köy kentlere de.

Tarımsal üretim ürünlerinin arttırılması, köyden kentlere göçü engellemenin yolu,

Köyleri yaşanabilir yerleşkeler yapıp, köylünün ürettiği Tarımsal ve Süt ürünlerini kooperatifler aracılığıyla sağlıklı güvenli dağıtım ağıyla tüketicilerin ucuz ve doğal ürünler almaları sağlanacaktı.,

Bilinmeyen eller, Türk Sanayii kalkınma hamlesini engellediği gibi, Türk Tarımının da gelişmesini engellemiştir.

 Türk üreticisinin örgütlenmesine imkân vermeyerek, Türk köylüsünün ürettiği ürünlerini doğrudan tüketiciye ucuz fiyatlarda ulaştırması için kooperatifçiliğin önüne geçerek, kurulan kooperatiflerinde amacına uygun çalışmalarını sekteye uğratarak aracıların türemesine neden olup, bugün küresel ve ulusal marketlerin tekelini oluşturup halka fahiş fiyatlarda sebze meyve yemelerinin zeminini hazırladılar. Tüm bu engellemelere karşın,

 Türkiye’nin gelişmesine engel olmak isteyenler, her geçen zamanda ne Türk Sanayisinin gelişmesine engel olabildiler, nede tarımsal üretimlerin azalmasına engel olabildiler.

 Fakat her geçen zaman diliminde darbelerle, terör olaylarıyla Türkiye’nin hak ettiği gelişmenin önünü kesmekte bir nebze başarılı oldular.

Yeniden gelişim hamlesi içerine giren ve son zamanlarda her engeli birlik ve beraberlik duygusu içerisinde aşmasını bilen, Türkiye’nin yeni sistemle gelişmesinden kaygı duyan güçler tıpkı 70 li yıllardaki gibi siyasi birliktelik kuran MHP ve AK Partinin birlikteliğinden rahatsızlık duymaktalar. Neden acaba…?

Neşat YALÇIN/

nesatyalcin@gmail.com