Dünyada güçlü Devletler ulusçuluk akımını kendiiç dinamizmlerinde yaşatma gayreti içerisinde olurken, kendi eksenleri dışındaki ülkelerde ise ulusçuluktan uzak etniksel akımlara doğru eylem politikalarını yayma gayreti içerisinde girmelerinin amacının tek kilitlenmelerinin hedef noktası parçala, böl, çöreklen yönet sinsi düşüncesinin emellerinin hayalciliğini gerçeğe dönüştürme gayretleridir.
Ulusçuluk, dolayısıyla milliyetçilik kavramları az gelişmiş ülkelerde ırksal, etniksel kavramları çağrıştırma algısallığını kitlelere yayma gayretini güderken, gelişmiş ülkelerde süper güç noktasında olan emperyalizm kavramıyla kucak kucağa olan ülkelerde ülke milliliğini hedefleyerek farklı etnik kökenleri bir bayrak altında birleştirmeyi amaç edinmiştir.
Avrupa ve ABD gibi ülkelerde farklı etnik kökende insanların yaşamasına rağmen mevcut yapı içerisinde kendisinin Alman, Fransız, İngiliz vatandaşı olduğunu göğsünü gere gere deklere etmelerinden son derece mutluluk duymalrına şahit olurken, her nedense Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan bazı zihniyetlerin Türk veya Türk vatandaşı olmanın gururunu yaşamanın kutsiyetini söylemede imtina göstermesi ilerisi için düşündürücü bir sosyolojik, politik hal durumsallığını yaşatması ihtimali görülmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu bu etniksel farklılıklarındaki köktenciliğinin getirmiş olduğu devlet içerisindeki ayrışımından Emperyalizm denilen sinsi canavarın Balkanlarda, Ortadoğudaki faaliyetlerinden zamanında önlem almayarak sonun kaderine mahkûm olma mazlumiyetinden kendini kurtaramayarak başlangıcın sonunu yaşamıştır.
Son yıllarda Türkiye’de yaşanan hızlı değişim ve gelişim, az gelişmiş ülke vatandaşların cazibe merkezi olmuştur.
Bu gelişmenin neticesinde bir ayağı Avrupa’da bir ayağı Asya da olan Türkiye adeta orta doğu ülke insanlarının göçsel akınına uğradığı gibi, avrupaya gitme yollarının da basamak taşı olmasının çekim merkezi haline gelmesinin hızlı göç istilasına uğramasının sancısını ilerleyen zamanda yaşaması muhtemelliğine karşı önlemlerin alınması toplumsal huzursuzluğun önüne geçilmesi olacaktır.
Bugün belli merkezlerde toplanan göçmenler veya sığınmacılar kendi kültürel alışkanlıklarını devam ettirmek isterken etniksel kimliklerinin ilerleyen zamanlarda radikal şovenizme kayma olasılığının ihtimalini ortadan kaldırıcı önlemler alınmaz ise, kültürelbütünleşmiş sağlanmaz ise, ilerleyen zamanlarda emperyalizmin kötü emellerinin pençesine düşme ihtimalinin sancılarının bertaraf edilmesinde geç kalınmış olunacaktır.
Ki insanlık adına bu davranışların insani açıdan olması gereken bir davranış hali zuhur etmesinin hoş görüsüne millet olarak inancımız gereği kabul ve bağrımıza basmanın ensari tevazuunu göstermenin sorumluluğunu her zaman göstermiş olmanın, tarih boyunca taşıma şerefine nail olmuşluğumuzun hayali sukutunu bir daha yaşamayalım.
Etniksel kimliğin radikal şovenizme dönüşmesinin habercisi, değişik nedenlerle ülkelerinden göç eden yabancılar ve mülteci sığınmacılar uluslar arası antlaşmaların sağlamış olduğu yasal imkânlarından da faydalanarak
Kendilerine sağlanan imtiyazların ayrıcalıklarından dolayı belli bölgelerde toplanma cihetine gitmiş olmalarının güç birliğini oluşturmaktadırlar.
Kendi ticari markalarını yaratmaktalar, kendi markalarını satışa sunmanın yanında kendi hemşerilerinden alış veriş ticareti yapmaktadırlar. Kendi iş yerlerinde kendi adamlarını çalıştırmaktadırlar. Guruplar halinde dolaşmaktadırlar. Kendi restoranlarında yemek, kendi kahvehanelerinde çay içmektedirler. Kendi pazarlama firmalarını kurdukları gibi, kendi toptancılarının dışında farklı ticari işletmelerden mal almama gibi imtina içerisinde bilinçli veya bilinçsiz olma gibi durumları yerli işletmeleri ve esnafı zora sokmaktalar.
Bütün olumsuz yaşanması muhtemel hadiselerin önlemini almaz isek toplumsal kaynaşmayı sağlamayı, kültürel bütünleşmelerin eğitimsel boyutunu geliştirmesek, Türk sözcüğünü etniksel temele hattakafatasçılığaindirme gibi asıl olmayan görüşleri her gün medyada sözüm ona bilimden uzak bilim ve ilim adamlarına tartışma alanı yaratma yarışına girilirse emperyalizm denilen tek dişi kalmış canavarın dişlerinin çoğalmasına ve Tarihinde tekerrürüne fırsat vermiş oluruz.
Neşat YALÇIN/erzurumhabergazetesi