Çok şey istemiyoruz, Tarihi dokuyu yok etmeyin!
Valiler ve Belediye Başkanlarının kanunî vazifelerini yapmalarını ve millî borçlarını ödemelerini bekliyoruz…
Bu kadar!
İnşaat Mühendisi Alparslan KOTAN restorasyon yapılan eski binalarla ilgili daha hassas davranılması için Valiler ve Belediye Başkanlarının kanuni vazifelerini ve milli borçlarını yerine getirmeleri çağrısında bulundu.
Kotan, “Bugün sosyal medya hesaplarından dostlarımızın paylaştığı bazı fotoğraflar ile Erzurum’daki tarihî eser katliamlarını bir kere daha hatırladık ve acısını bir kere daha yüreğimizde hissettik…
Zırnıklı Vehbi Bey’in Erzurum kalesinin arkasındaki evinin 2010 yılında çekmiş olduğum fotoğrafı ile şu an yapılan restorasyon çalışması sırasında sayın Murat Kırkkeseli tarafından çekilmiş fotoğrafını dikkatlerinize sunuyorum…
Bir şehrin tarihî eserlerinin ruhsuz ve namussuz adamların elinde nasıl heba edildiğinin ufak bir göstergesi olarak da tarihî Erzurum Lisesi ve Şair Nefî Ortaokulu binasının tarihî dokusunun nasıl yok edildiğini sayın Yavuz Kırküzer’in paylaştığı fotoğraflardan dikkatinize sunuyorum…
Cumhuriyetin ilk yıllarında kraldan çok kralcı, yetersiz, kültürsüz ve ufuksuz yerel idareciler elinde heba olan tarihî eserlerimizin hakkında Ankara’da ciddi bir rahatsızlık söz konusu olmuştur.
Dönemin Başvekil’i İsmet İnönü tarafından 27 Ocak 1934 tarihinde yayımlanan bir genelgede bu durum şu sözlerle ifade edilmiştir: ” Hükümetçe mühim maddî fedakârlıklar ihtiyar edilerek memleket içindeki millî ve tarihî eserlerin tamirine ve hatta çok eski zamanlara ve yabancı medeniyetlere ait eserlerin toprak altından çıkarılmasına çalışıldığı halde sarih nizamlara ve mükerrer tebliğ ve ihtarlara rağmen imar mefhumunu yanlış anlayan bazı memurların bu hususta ufak bir ihtisası bile olmadığı halde görüş ve muhakemeleri bakımından ehemmiyetsiz sandıkları çok kıymetli millî eserlerimizi bimahaba yıkmakta ve yıktırmakta oldukları teessüfle görülmektedir”
İsmet İnönü’nün vurguladığı -mükerrer tebliğ ve ihtarlara rağmen- imar konusunda anlayışsızlık, yetersizlik ve vandallık gösteren yerel idareciler problemi öyle bir noktaya gelmiştir ki İnönü zikrettiğimiz genelgesinde ” … hiç bir eserin hiç bir bahane ile yıktırılmasına katiyen meydan verilmemesini talep ve aksi takdirde yıktıranlar ve müsamaha edenler hakkında şiddetle takibat yapılacağını” tamimen beyan ederek yerel idarecilere adeta göz dağı vermiştir.
Bu genelgeden 2 sene sonra ise Dahiliye Vekaleti (İçişleri Bakanlığı) yine Başvekalet’in emri doğrultusunda bu göz dağını daha da ileri götürmüş ve Vilayetlere şu tebliği göndermiştir: ” Ata yadigârı değerli eserlere kayıtsız kalan Vali ve Belediye reisleri cezaya çarp(tır)ılacaklardır…”
Adana’da yayımlanan Türksözü Gazetesi’nin 3 Mayıs 1936 tarihli nüshasında okuduğumuz bu habere göre ” asar-i atikayı tahribe sebebiyet veren veya lüzumsuz tezyinatta kullanan Vali ve Belediye Reislerinin şiddetle mesul edilecekleri…” vilayetlere bildirilmiştir.
Bu fotoğrafları görünce ister istemez düşünüyoruz: Hal böyle iken ve tarihî örnekleri de ortada iken tarihî eserlerimizin korunması ve gelecek nesillere aktarılması noktasında yeterli ve gerekli hassasiyeti göstermeyen yerel ve mülkî idareciler hakkında yaptırımlar getirecek bazı yasal düzenlemeler iyi olmaz mı?
Şöyle diyordu İsmet İnönü: ” Millî varlığımızı ve medeniyetimizi bu gün ve gelecek asırlarda dünyaya tanıtan ve tanıtacak olan kıymetli abidelerin manalı, manasız bahanelerle yıktırılması değil, bilakis beşerin ve tabiatın tahribatına karşı titiz bir itina ile korunması mültezemdir, yalnız kanunî bir vazife değil, millî bir borçtur.”
Çok şey istemiyoruz:
Valilerimizden ve Belediye Başkanlarımızdan kanunî vazifelerini yapmalarını ve millî borçlarını ödemelerini bekliyoruz…
Bu kadar!
KAYNAKLAR:
1 – Türk Sözü Gazetesi, 3 Mayıs 1936.
2- BCA, 030. 10. 15-84-1
Fotoğraflar:
1 – Murat Kırkkeseli
2 – Yavuz Kırküzer
3 – Alparslan Kotan
Alparslan KOTAN