- Erzurum Haber Gazetesi - https://erzurumhabergazetesi.com -

DUMLU DA BİR ALLAH DOSTU

Ateşi aşk yaktı bağrım kan doldu

Cemal-i hurşid-i mana kıble oldu

Bade-i na-yab ile kul olmuşum

Cemal-i canan içün rengim soldu

Bu dize; 1875-1960 yılları arasında yaşamış Kur’an-ı Kerim’in yasaklandığı dönemde kimseden korkmadan Kur’an-ı Kerim eğitimi vermiş olan Allah dostu Hacı Nurullah (TELLİ) Efendiye ait.

Erzurum Dumlu da hayatının büyük kısmını geçiren Hacı Nurullah Efendi, nur yüzlü heybetli iri yapılı biri olarak bilinir. Dumlu Beldesi denildiğinde akla gelen ilk isim Hacı Nurullah Efendi’dir.

Hacı Nurullah Efendi gençlik yıllarında bileği dönen, yürekli bir kabadayıdır. Haksızlığa izin vermeyen, dirayetli yapısı sebebiyle şehir kabadayılarının dahi çekindiği, kendisiyle kelamı zor ettikleri bir Anadolu yiğididir.

Bir günün gece yarısı âlemden evine dönerken, bir haneden teheccüte kalkmış ev annesinin okuduğu Kur’an sesini duyup, durup dinleyen Hacı Nurullah Efendi kendi haline çok üzülerek, bir anda kabadayılığı, terkeder, nefsini terbiye yoluna girer. 30 yaşında tasavvufla tanışır.

Erzurum’da kadiri ve Rüfai, tekkelerinde uzun yıllar “uzlet der encümen” eder, sonrada aldığı izinle Dumlu’ya yerleşerek halvet eder ,”Halvet der Encümen” makamında halka nasihat eder, tebliğ görevinde bulunur. Efe Allah yolunda ki gayretleri o zaman bölgeye damga vurmuştur.

Kendi topraklarından Dumlu da yeni kurulmakta olan Askeri birlik için büyük miktarda bağış yapan Allah dostu devleti içinde çaba göstermiştir. Ne acıdır ki o yıllarda kuran okumak okutmak yasak olmasına rağmen asla vaz geçmemiştir.

Hayatta olan torunlarından Murat Tellinin anlatımıyla bir gün Askeriye ye şikayet olunur efe kuran eğitimi veriyor diye. Albay yanına asker alarak gider efenin evine. Önce asker girer içeri bakar ve çıkar komutanım kimse yok der. Bu sefer albay girer bakar 5/6 kişi oturmuş sohbet ediyorlar.

Albay dışarı çıkar askere sorar tekrar aynı cevabı alınca içeri girip efenin eline sarılır hatasını anlar. Allah dostu olan efe Tafta beylerinden olup asil aile soyuna sahiptir. Hayatını malını bu yolda harcamıştır.

Yine torunlarından Selami Telli’nin anlatımıyla Dumluya bağlı Gökçeyamaç (Tafta) köyüne giderken bir bayanın dereyi geçmek için çoraplarını çıkarmış eteğini toplamış bir vazıyette suda yürüdüğünü görür. Çalılıkların arasında bir askerin de onu gizlice gözetlediğini fark eder. Efe sabah erken askeri birliğe gidip komutanla görüşmek ister.

Makama çıkan hoca direk komutana bu suyun üstüne acil bir köprü yapılmasını ister. Komutan günün şartlarında maddi olarak imkansız olduğunu söylese de Efe  her türlü maddi yardımın kendi tarafından karşılanacağını söyler.

Ertesi gün erkenden gidip gerekli parayı verir ve köprü yapılır. Komutan dayanamayıp sorar Hocam sizin o kadar işiniz varken neden bu köprüyü yaptırmak için uğraştınız. Allah dostu yapılan yanlışları bile bir ders niteliğinde komutana anlatır. Der ki bu sudan geçince ne benim kızım çorabını çıkarsın geçsin nede benim oğlum bacısına baksın der.

Ezanın Türkçe okutulduğu dönemlerde, köyün birinde normal ezan okunur. Ezanı okuyanı jandarma yakalayıp Dumlu Jandarma Karakolu’na götürür. Bu haberi alan Nurullah Efendi, koşup karakola varır. Yetkililerin huzurunda köy imamını alıp yolcu eder.

Kimsenin sesi çıkmaz. Bunu duyan Nahiye Müdürü komutana kızarak “Bir adamla baş edemediniz, suçluyu alıp götürmesine müsaade ettiniz” der. Komutanın cevabı “Ne bir adamdı, arkasında bir ordu vardı. Ne yapabilirdik ki” der.

Sadece Erzurum a değil tarihe mal olmuş Hacı Nurullah Efendi çocuklarında dostu olmuştur. Namaz vakitlerinde camiye giderken çocukları yanına çağırır onlara sureler dini şeyler sorup bilenlere leblebi verirken bilemeyenlere de öğrenince sana bunun iyisi olan leblebi şekeri ver cem dermiş.

Ve cemaatte bulunan babalara Ogün çocuklara sorduğu soruları konu edip anlatırmış ki çocuklar babalarından öğrensin.

Kendi mezarını kendi tarlasına kazan Efe her Cuma günü ölümü yeniden hatırlamak için mezarına girip yatarmış. Yine hayatta olan torunlarından Kadir Tellinin anlatımıyla yakın tarihte yaklaşık bundan on yıl önce hastanede yatan amansız bir hastalığa tutulan bayanın rüyasında efeyi görmesi.

Rüyasında bir nurani kişinin ona iyi olacağını iyi olunca da ibadetlerine devam etmesini ve kendini tanıtıp kaybolur. Hasta iyileşir sıhhat bulur ve sorup soruşturur. Bu zatın yıllar önce vefat ettiğini ve kabrinin Dumlu da olduğunu öğrenir. Kadir beyin evine yakın olan kabri ararken hane halkından yardım ister.

Orda dedesinin olduğunu öğrenince bir resminin olup olmadığını sorar. Gösterilen resme bakarak yıllar önce vefat eden Hacı Nurullah Efendiyi rüyasına gelen kişi olarak teyit eder. Hacı Nurullah Efendi varlıklı bir ailenin evladıdır. Hal ehli arif bir insandır. Sahibül hayrattır. İnsan ve hayvanların hizmetine, Dumlu’ya 4 Büyük kurunlu çeşme yaptırıyor. Orduya arazi bağışlıyor. Yaş itibari ile yetişemediğim Bu güzel insanın kabri nur, makamı cennet olsun.

Efkâr-ı yar gam-nak eyledi beni

Mevla’nın efkârı beni çok yordu

Nurullah der gam-keşan deli gönül

Bana vusüt-i vuslat zamanın sordu

Tarihe ve Erzurum a damga vuran Allah dostu Hacı Nurullah Efendiyi hatırlatmak istedim kalın sağlıcakla