Eski Erzurum ile ilgili yazılanları okudukça, bir zamanların Erzurum’u ne kadar da güzelmiş demekten kendimizi alamıyoruz.
Bu aslında geçmişe duyulan özlemden ziyâde, geçmişteki zarif, güzel ve zengin Erzurum’un üzerine niye daha çok şey imar edememişiz düşüncesinin rahatsızlığı; veya var olanı tarumar etmenin dayanılmaz üzüntüsüdür.
5 Haziran tarihi Dünya Çevre günü ve haftasının başlangıcıydı.
Hafta boyunca bir çok etkinlik gerçekleştirilecek ve ‘Doğa ve Çevre’ bilincinin geliştirilmesine çaba harcanacak.
***
Bir zamanların Erzurum’u hakkında 1650’li yıllarda kente gelen Evliya Çelebi ve ondan yaklaşık 100 yıl sonra gelen Ruslar’ın ünlü edebiyatçısı Puşkin’in yazılarından fikir ediniriz. Gerçi üzerine en çok şiir ve yazı yazılan kentlerin başında Erzurum gelir ama Evliya Çelebi ve Puşkin’in tespitleri daha önce olduğu için önemlidir.
***
Evliya Çelebi, Fırat’ın Dumlu Baba Sultan türbesinin kayasının dibinden doğduğunu, Erzurum ovasında bir çok göl ve bataklık oluşturduğunu ve bu bataklıklarda binlerce turna kuşunun barındığını ifade eder.
Yine bahar aylarında çeşitleri ellinin üzerinde olan binlerce kuşun bataklıklarda ve sazlıklarda konakladığını, buranın bir kuş cenneti olduğunu ve Erzurum’daki fırınların bu sazlıklardan yakacak temin ettiklerini yazar.
Bu tespitten yaklaşık üç asır sonra kuruttuğumuz bataklılara ve sazlıklara yalnızca Haziran ayında kuşlar uğrar oldu.
Günümüzde Atatürk Üniversitesinin birkaç bilim adamı kuşların bu göç yolunu ve kuş cennetini koruyabilme mücadelesi veriyor.
Bu da bir şey…
***
Erzurum Kalesinin yapısını anlatırken diyor ki; kalenin içerisinde 1700 ev, on civarında saray ve köşkten bahsediyor.
Kale derken bu gün ayakta kalabilen kısımdan ziyâde, Ulu Camii de içine alan geniş bir alandan söz ediyor.
Ve tabii ki, anlattıklarından en ufak iz dahi yok.
Çifte Minareler etrafında yapılan kazıda bazı surlar ortaya çıktı ama onlar da hemen kapatıldı.
Sözü edilen köşkler ya da kalıntıları kim bilir hangi beton yığının altındadır…
Çiftelerin etrafına yapılan ve yıkım kararı onanan garip yapıların da mahkeme kararı uyarınca ne zaman ortadan kaldırılacağı doğrusu herkesin merak ettiği bir konu…
Bu arada mahalleleri sayarken de 70 Müslüman mahallesine karşı, 7 de Ermeni mahallesi vardır, diyor. O yıllardaki Ermeni nüfusunu merak eden batılılara karşı en iyi cevap olsa gerek…
***
Medrese ve camilerin niteliğini ve güzelliğinden bahseden Evliya Çelebi; “Hülasa İlim tahsil edilecek bir şehirdir” diye yazmış…
Belki de sevinilecek tek taraf, Evliya Çelebi’nin sözünü ettiği Medrese ve Camilerin bir çoğu bu gün ayakta kalabilmiş.
Ayakta kalabilmiş de biz gelecek nesillere ne halde bırakacağız doğrusu merak etmekteyim.
Örneğin Mahallebaşı semtinden Kongre Cadddesi yönüne indiğinizde İpek Yolu üzerindeki hanların ve Eski Erzurum’un simgesi konakların ne halde olduğuna bakınız…
***
‘İlim tahsil edilecek bir şehirdir’ dediği Erzurum’da o yıllarda 110 civarında eğitim kurumu vardır ve bölgesinin eğitim merkezidir.
Erzurum o yılanda Eğitim merkezinin yanı sıra aynı zamanda İpek Yolunun Ticaret merkezidir de…
Şehirde 70 civarında Tüccar Hanı, 11 Bekar Odası ve çarşısında 800 civarında dükkanı vardır. Bedesteni, Saraçhanesi, Kazzazları, Kuyumcuları, Terzileri, Sipahi Pazarı, Tahtakalesi, Erzincan Kapı yakınlarındaki Darphanesi ve daha bir çok mimari yapısıyla Erzurum, coğrafyasının en güzel şehridir…
***
Bir zamanların Erzurum’u ile ilgili küçük bir kesit aktardık.
Aslında her şeye rağmen ‘Bir zamanların Erzurum’undan geriye kalan epeyce şey var…
En başta da tarih ve kültür mirasımız gelmekte…
Tarih ve kültür mirası eserlerimizi koruyabiliyor muyuz, çevremize ne kadar duyarlıyız…
Dünya Çevre haftası etkinliklerinin gerçekleştirileceği bu günlerde çevrenize bir de bu gözle bakınız…
Feridun Fazıl Özsoy