Önceki gün ve dün hem gazetenin hem de cep telefonum susmak bilmedi…
Arayan herkes hemen hemen aynı şeyi sormaktaydı: “Vali gitti mi, kaldı mı?”
“Bilmiyoruz!”
Gerçekten bilmiyoruz.
Vali Bey önceki gün bizi aradı  ve “yıllık izindeyim” dedi.Biz de Vali Bey’in bu açıklamasını ön sayfadan gördük. Hatta bendeniz de aynı konuyla ilgili bir yazı yazdım…
Fakat ne çare…
Ne telefonların ardı arkası kesildi, ne de rivayetlerin sonu geldi:
“Vali Bey alındı”
Allah  Allah…
Gerçekte durum nedir bilmiyoruz. Çünkü bizim ne çam ormanlığımız var, ne de bu çam ormanlığında yakalanmışlığımız?
Bilen biliyor…
Geçtiğimiz Ramazan ayında, Erzurum polisi iki nüfuzlu kişiyi çamlıkta bastı!
Bu basmak, Emine’yi samanlıkta basmaktan çok farklıydı: Erzurum’un en, hatta en, oldu olası en hatırlı kişilerinin basılması olayıdır.
Düşününki “vay be!” diyeceğiniz iki kişi çamlıkta basıldı!
Ne basılan basıldığıyla kaldı, ne de samanlık eski samanlık…
Kim kiminle basıldı, kim yakaladı, kim niye olayları örtbas etti?
Bilmiyoruz…
O gece saat 01.30’da hangi telsizler çalıştı; kim kimi anons ederek, “Çok hatırlı kişileri yakaladık ne yapalım?” diye sordu…
Ve o gece neden Erzurum Emniyeti hep diken üstünde oldu?
Kim kiminle basıldı henüz bilmiyoruz; ama bildiğimiz şudur ki, o gece bu şehirde birileri, birileriyle basıldı.
Hem de sarhoştular…
Basıldılar mı basıldılar……
Fakat halen basan ve basılan neyin uzlaşmasını yapıyor bilemiyoruz!

Bir zamanlar gazete şöyle bir başlık atmıştı:
“Avukatın karısı, basıldı gece yarısı”
Bu başlık nerden aklımıza geldi bilmiyoruz; lakin işin içinde avukat kelimesi geçince nedendir bilinmez böyle bir soru aklımıza geldi…
“Hangi avukat basıldı, hem de çamlıkta”
Üstelik de Baro çamlığında…
Yani  Dadaşkent yolunda.
Hoş biliyoruz bir cevap alamayacağız ama yine de biz soracağız:
O gece, üstelik de Ramazan gecesinde hangi çok ama çok çok nüfuzlu kişi, bu şehrin siyaseten çok ama çok önemli kadın avukatıyla basıldı?
Soru bu kadar basit veya zor…
Ama cevabı illa ki var…
Kim kiminle basıldı, kim nasıl yakaladı, kim karakolda nasıl bir kurtarma operasyonu düzenledi. Sonradan hangi vicdanlı yetkili “olmaz böyle bir şey” diyerek, tutanak tutturdu?
Çok ama çok nüfuzlu bir kişi, Ramazanın son günlerinde, üstelik de zil zurna sarhoş olarak, çamlıkta basıldılar. Polis onları önce bilmeden yakaladı. Sonra kim olduklarını öğrendiğinde iş işten geçmişti…
Basan basmış basılan elinde donu öylece kala kalmıştı!
“Ben falancayım” dediğinde polis hiç umursamadı. Öyle ya, falanca kişiyim diyen adam madem bu kadar büyük bir kimseydi, niye çamlıkta seks yapıyordu?
Sanki beş yıldızlı otellerin kökü mü kesilmişti!?
Tamam… Çamlık da iyidir; ama hava sıcak olursa!
Erzurum’da hava sıcaklığı her daim bellidir; kimse asla kendisini burada sahilde hissedemez…
O gün günlerden ramazandı, vakit ise, iftardan sonra, sabaha karşıydı…
İki azgın aşık yakalandıkları şehvet duygusunun esiri olarak, kendilerini çamlıklara atmışlardı…
Ne aydan haberleri vardı, ne de yerden…
Şehvet tüm zamanları yok etmişti!
Hasılı dostlar, biz biliyoruz ki o gece hem de saat bir otuzda iki şehvetperest çamlıkta basıldı. Üstelik buna polis de şahitti, ceviz ağacı da…
Bir kadınla bir adam sevişirken yakalandı: İkisi de çok nüfuzluydu, iki de taşları yerinden oynatacak kadar önemliydi.
Ama ne çıkar ki o gece acemi polisler tarafından basıldılar!
Lakin bu kişiler kimler, kimlerdir; bilmiyoruz…
Basıldıklarını, tutanak tutulduğunu, olayın önce örtbas edilmek istendiğini ama sonra resmi makamlara durumun aynen bildirildiğini biliyoruz. Fakat basılanları bilmiyoruz bir türlü güya… En azından biz de öyle inanıyoruz!
Kolaysa siz cevap verin:
Aylardan Ramazandı…
Günlerden Cuma idi…
İt değilse bile, kadınla adam ileri derece sarhoştu…
Ve her ikisi de çırılçıplaktı…
Söyleyin bakalım kimdir bu kişiler!?
Bize sormayın, siz söyleyin: Kim kiminle çamlıkta basıldı, üstelik de Ramazan’da, hem de basılanlar sarhoştu…
Boş verin en iyisi mi siz de susun…
Yoksa adamı uçururlar!
Bakın biz nasıl sus pus olmuş durumdayız…
Soruyor muyuz: O gece çamlıkta kim kiminle kim tarafından basıldı?
Bize ne…
Belli ki basılan da memnun, basan da…
Bize düşen boşboğazlık işte..