Atatürk Üniversitesi 2025-2006 Akademik yılı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katıldığı törenle gerçekleşti.
Üniversite kampüsünde yapılan kortej yürüyüşünün ardından Bilim Anıtı önünde tören düzenlendi. Burada Atatürk Üniversitesi’nde görevli akademisyenlerden oluşan Erzurum Bar ekibi gösteri yaptı. Bar ekibi gösterisi törene katılanların beğenisi topladı. Törene daha sonra 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda devam edildi.
“Vicdan sahibi hiçbir insan kayıtsız kalamaz”
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, konuşmasına Filistin’de senelerdir devam eden insanlık dışı saldırılar karşısında derin bir üzüntü içinde olduklarını belirterek başladı. Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, “Gazze’de hastanelerin, okulların, ibadethanelerin, masum bebeklerin, çaresiz anne-babaların bombalanmasına, meskenlerin tahrip edilmesine, on binlerce sivilin katledilmesine, vicdan sahibi hiçbir insan kayıtsız kalamaz.
Bizler Atatürk Üniversitesi olarak, bu zulmün unutulmaması ve insanlığın ortak vicdanında karşılık bulması için her fırsatta sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz ve edeceğiz. Gazze’de yaşanan Siyonist yıkımın etkilerini ortadan kaldırmak ve Gazze’nin yeniden huzurlu ve müreffeh günlere kavuşmasını sağlamak için Üniversitemize düşen her türlü bilimsel ve ekonomik destekleri sağlayacağız. Üniversitemizde eğitim gören Filistinli öğrencilerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız.
Onların hem akademik hem de sosyal anlamda tüm imkânlardan yararlanabilmesi için elimizden geleni yapıyor, ailelerinden uzakta yaşadıkları bu zor günlerde yanlarında olduğumuzu hissettirmeye gayret ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki; her bir öğrencimiz hem kendi halkının hem de insanlığın umudunu taşımaktadır. Bu vesile ile Filistin konusunda sergilediği kararlı duruştan dolayı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a huzurlarınızda teşekkür ediyorum” dedi.
“Atatürk Üniversitesi, 68 yıllık birikimiyle bilim yolculuğunu kararlılıkla sürdürmektedir”
“Bazı şehirler vardır, haritalarda yerini ölçemezsiniz; çünkü onların asıl büyüklüğü, yüzyıllardır taşıdıkları ilimle, irfanla, kültürle ölçülür. Erzurum, işte o şehirlerden biridir” diyen Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, “Bu topraklarda yükselen ilk medresenin kapısından giren her talebe, aslında Anadolu’nun aklını ve ruhunu yoğuran bir yürüyüşe çıkmıştır.
Selçuklu Mimarisi’nin şaheseri olan Çifte Minareli Medrese’nin ihtişamıyla başlayan kurumsal yolculuk, İlhanlıların zarif Yakutiyesiyle önemli gelişmeler kaydetmiş ve günümüzde ’Atatürk Üniversitesi’ adıyla tüm dünyaya açılmıştır. Anadolu’nun kadim medrese geleneğinden beslenen, asırlık ilim damarının modern bir yansıması olan Atatürk Üniversitesi, bugün 68 yıllık birikimiyle bilim yolculuğunu kararlılıkla sürdürmektedir. Üniversitemiz, köklü geçmişini yeniliklerle harmanlayan, ulusal ve uluslararası alanda öncü rol üstlenen, ’en iyi olmak’ iddiasıyla kendini sürekli geliştiren bir ilim yuvasıdır. Biliyoruz ki bir ülkenin geleceği, bilime verdiği değerle şekillenir. Bilgiyi üreten merkezler ise üniversitelerdir” diye konuştu.
63 bin öğrenciye ev sahipliği yapıyor
Bugün Atatürk Üniversitesinin; 14 bini ön lisans, 38 bini lisans, 8 bini yüksek lisans ve 2 bini aşkın doktora öğrencisiyle toplamda 63 bin öğrenciye ev sahipliği yaptığını anlatan Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, “Açık ve uzaktan öğretim programlarımızda yer alan 578 bin öğrencimizle birlikte bu sayı 640 bine ulaşmaktadır. 94 farklı ülkeden 7 bin uluslararası öğrencimizin de aramıza katılmasıyla, üniversitemiz adeta kültürlerarası bir buluşma noktası haline gelmiştir. 23 fakültesi, 12 meslek yüksekokulu, 1 konservatuvarı, 1 yüksekokulu, 9 enstitüsü ve 44 araştırma merkeziyle eğitim, bilim ve kültür alanında güçlü bir ekosistem oluşturan Atatürk Üniversitesi, 2 bin 700’e yakın bilim insanı ve 750 bini aşan mezunuyla ülkesine ve insanlığa değer katmaya devam etmektedir” dedi.
“Gazze konusundaki duyarlılığı ve bilinci canlı tutmak adına her zaman kararlı bir tavır içinde olduk”
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar da, Atatürk Üniversitesi’nin akademik açılış töreninde bulunmaktan memnuniyet duyduğunu ifade ederek, 2025-2026 akademik yılının tüm öğrenciler, akademisyenler, idari personel, kent ve tüm ülke için hayırlı olmasını diledi.
İsrail tarafından iki yıl boyunca Gazze’de gerçekleştirilen menfur soykırım uygulamasında 67 binin üzerinde Filistinlinin şehit edildiğini, yüz binlerce insanın yaralandığı veya sakat bırakıldığını ifade eden Prof. Dr. Özvar, “Türk yükseköğretim camiası olarak İsrail’in yürüttüğü tüm bu soykırım faaliyetlerinin en başından itibaren karşısında olduk ve tepkimizi güçlü şekilde ortaya koyduk. Gerek ülkemizde gerek uluslararası toplumda Gazze konusundaki duyarlılığı ve bilinci canlı tutmak adına her zaman kararlı bir tavır içinde olduk. İsrail’in insani ve hukuki bütün normları hiçe sayan vahşet politikalarına karşı başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yetkilileri her platformda Filistin ve Filistinlilerin haklı davasına en güçlü desteği vermiş, İsrail’in uyguladığı zulme karşı uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin haktan ve insanlıktan yana güçlü tavrını tüm dünyaya açıkça ilan etmiş, Filistin davasına olan sarsılmaz desteğimizi kararlılıkla ortaya koymuştur. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki son günlerde, Türkiye’nin de öncülük ettiği bir barış süreci ilerlemektedir.
Gazze’de akan kanın durması için ateşkes ilan edilmiş ve bir umut ışığı doğmuştur. İsrail devletinin verdiği sözlerin arkasında durmasını, ilan edilen ateşkesin kalıcı olmasını, Gazze’de yaşanan ağır dramın bitmesini ve Filistinli kardeşlerimizin huzur içinde yaşadığı günlerin gelmesini diliyorum. Özellikle üniversite öğrencilerimizden başlayarak toplumda güçlü bir bilinç oluşmasına katkı sunmak bizler için önemli bir sorumluluktur. Bu anlayışla, bütün üniversitelerimizde akademik yıl açılış törenlerinde ve ilk derslerde Gazze ve Filistin meselesine özel bir vurgu yapmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
“Atatürk Üniversitesi yükseköğretim hayatımızda müstesna bir yere sahiptir”
Erzurum’un yüzyıllar boyunca bölgesinin en önde gelen idari ve ticari merkezlerinden bir olmasının yanında kültür ve ilim hayatının her daim fevkalade canlı olduğu güzide kentlerimizden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Özvar konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yüzlerce büyük alim ve mütefekkir, Erzurum’un mümbit ilim irfan ikliminde yetişmiş, medeniyetimizin zenginliğine mühim katkılarda bulunmuşlardır. Bu kadim kentimizin tarihi Cumhuriyetimizin kuruluşuyla da kesişmiş, Millî Mücadelenin en kritik safhalarından birini oluşturan Erzurum Kongresi’ne ev sahipliği yapmıştır. Milletimizin her türlü işgali, manda ve himayeyi ret eden güçlü sedası buradan dalga dalga bütün yurda yayılırken, Erzurum’un yiğit ahalisi istiklal davasına en güçlü desteği vermiştir.
Cumhuriyet döneminde önemini korumaya devam eden bu müstesna kentimiz; bölgede ticaret, sanayi, tarım ve hayvancılık, sağlık hizmetleri, eğitim, turizm ve spor gibi pek çok alanda önemli bir merkez konumunda olmuştur. Geçtiğimiz yüzyılda hem Erzurum’a hem de ülkemize büyük kıymet katan gelişmelerden biri ise 1957 yılında Atatürk Üniversitesi’nin kurulması olmuştur. Doğu Anadolu Bölgemizde kurulan ilk üniversite olmasının yanında ülkemizdeki en köklü üniversitelerinden biri olan Atatürk Üniversitesi yükseköğretim hayatımızda müstesna bir yere sahiptir.”
“Üniversitelerimizin bölgesel sorunlara çözüm bulma kapasitelerinin artırılması zaruridir”
Üniversitelerin evrensel anlamda bilimsel araştırma, akademik yayın ve öğretim hizmetleri gibi temel misyonlarını yerine getirirken bir taraftan da bölgesel ihtiyaçları ve dinamikleri özenle takip etmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Özvar, “Üniversitelerimizin bölgesel sorunlara çözüm bulma kapasitelerinin artırılması zaruridir. Bu bakımdan, Atatürk Üniversitesi’nin bölgesindeki bütün ekonomik ve sosyal sorunların çözümüne sağladığı katkının artarak devam etmesinden duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim. Yükseköğretim Kurulu olarak üniversitelerimizin; araştırma, proje, bilimsel çalışma, nitelikli akademik yayın, sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluk ve diğer alanlarda kendilerini sürekli olarak geliştirmelerini bekliyoruz.
Bunun yanında, üniversitelerimizi güçlü yönlerini öne çıkaracak şekilde ihtisaslaşmaları ve farklılaşmaları yönünde teşvik ediyor ve destekliyoruz. Bu bakımdan, aralarında Atatürk Üniversitesi’nin de bulunduğu 23 üniversitemizi kapsayan Araştırma Üniversiteleri Programı öne çıkan projelerimizden biridir. Programa dâhil üniversitelerimizin performans verilerini pek çok farklı başlıkta yakından izliyor ve değerlendiriyoruz. Üniversitelerimizin performanslarına ilişkin verileri, şeffaflık ve hesap verebilirlik anlayışına uygun olarak, 2019 yılından bu yana ’Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu’ adıyla düzenli bir şekilde kamuoyuna açık şekilde yayınlıyoruz. Kurulumuz tarafından son olarak geçtiğimiz yıl 2024 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu kamuoyu ile paylaşılmıştır. 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu ise kısa süre zarfında kamuoyuna ilan edilecektir.
2024 yılına ait rapor değerlendirildiğinde, Atatürk Üniversitesi’nin çok sayıda başlıkta başarılı bir performans sergilediğini müşahede ediyoruz. Üniversitemizin öne çıktığı ve ilk 20 üniversite arasında yer aldığı bazı alanlar şu şekildedir: Atatürk Üniversitesi, doktora mezunu sayısında 404 mezun ile 7’nci sırada; sosyal sorumluluk projelerinde 1287 adet ile 2’nci sırada, Akredite lisans programı sayısında 41 adet program ile 4’ncü sırada yer almaktadır.
Üniversite-sektör iş birliğiyle gerçekleşen yayın sayısının toplam yayın sayısına oranı bakımından Atatürk Üniversitesi yüzde 3,65 ile tüm üniversiteler arasında 4’üncü sırada yer alırken devlet üniversiteleri arasında ise ilk sırada yer almıştır. Üniversitemiz, başvurulan patent, faydalı model ve tasarım sayısı bakımından134 başvuru ile 3’üncü sırada; Öğretim elemanlarının aldığı ödül sayısı bakımından 5’inci sırada; Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen proje sayısı bakımından 34 proje ile 16’ncı sırada; Faydalanılan TÜBİTAK bursu sayısı bakımından 495 ile 16’ncı sırada; İlk yüzde 10’luk dilimde bulunan dergilerde yayın sayısı bakımından ise 3’üncü sırada yer almıştır. Yükseköğretim Kurulu olarak önümüzdeki döneme ilişkin vizyonumuzun önemli bir başlığı olan uluslararasılaşma ve uluslararası görünürlük başlıklarında da Atatürk Üniversitesi’nin başarısı dikkat çekicidir” şeklinde konuştu.
“Önümüzdeki dönemde yükseköğretimimizin en önemli gündemlerinden biri “işyeri temelli uygulamalı eğitim modelinin” hayata geçirilmesi olacaktır”
Geçtiğimiz yıl başlatılan ve bu yıl şubat ayında tamamlanan “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu Bölgesel Toplantıları” ile Ankara, Diyarbakır, Niğde, İzmir ve iki kez İstanbul’da düzenlenen altı büyük toplantıda üniversitelerle bugüne kadar gerçekleştirilmiş en geniş katılımlı istişare platformunu kurduklarını anlatan Prof. Dr. Özvar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Amacımız yalnızca bugünün meselelerini konuşmak değil, geleceğin Türk yükseköğretimini ortak akılla inşa edecek bir yol haritası belirlemekti. Bu yol haritası ile üniversitelerimizin kalite odaklı süreç yönetimini ve liderlik kültürünü güçlendirmesini, dijital dönüşüm ve veriye dayalı yönetim anlayışını yerleştirmesini, ulusal ve uluslararası görünürlüğü artırmasını ve girişimcilik ekosistemine daha güçlü katılım sağlamasını hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde yükseköğretimimizin en önemli gündemlerinden biri ’işyeri temelli uygulamalı eğitim modelinin’ hayata geçirilmesi olacaktır.
Bugüne kadar büyük oranda formaliteye dönüşen staj uygulamalarının yerine, öğrencilerimize doğrudan iş hayatının içinde deneyim kazandıran bir mesleki eğitim anlayışını temele alıyoruz. Bunun için; Konya, Gaziantep, İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Ankara olmak üzere belirlediğimiz 7 ilde pilot uygulamayı en kısa sürede başlatmak üzere hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Bu doğrultuda, üniversitelerimizin öğrenci kapasitesini, sektörlerin istihdam potansiyelini ve staj imkânlarını detaylı şekilde ortaya koyan bir envanter çalışması tamamlanmak üzeredir. Bu süreci, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı gibi devlet kurumlarının katkıları ile TOBB, illerdeki sanayi-ticaret odaları ve ilgili STK’ların etkin katılım ve iş birlikleri ile yürütüyoruz.
Bu büyük dönüşüm, alınan neticelere göre ilerleyen dönemde bütün ülkeye yaygınlaştırılacaktır. Böylece hem meslek yüksekokullarında hem de lisans programlarında öğrencilerimizin eğitim süreçleri gerçek iş ortamlarıyla güçlü biçimde bütünleşecektir.
Bunun yanında, meslek yüksekokullarının yalnızca diploma veren kurumlar olmaktan çıkarılıp istihdamın güçlü aktörlerinden biri haline getirilmesi, vizyonumuzun önemli parçalarından biridir. Yükseköğretim Kurulu olarak, öğrencilerin sanayiyle iç içe eğitim aldığı Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksekokulu (OSB-MYO) modelini yaygınlaştıracak adımları kararlı bir şekilde atıyoruz. Bu model, öğrencilerin teorik bilgiyi üretim ortamında uygulamasını ve mezuniyet öncesi deneyim kazanmasını sağlaması bakımından kıymetli bir modeldir. İş bulma oranı %80’lere ulaşan OSB-MYO’ları, TOBB ve yerel sanayi-ticaret odalarının iş birliğiyle her ilde yaygınlaştırılmaya devam ediyoruz.
Meslek yüksekokullarına yönelik çalışmalarımızın gençlerimiz tarafından doğru bir şekilde anlaşıldığını ve benimsendiğini son iki yılın YKS yerleştirme sonuçlarından net bir şekilde tespit etmek mümkündür. Meslek yüksekokullarımızın tercih edilme oranı bu dönemde önemli ölçüde artmış ve doluluk oranları yüzde yüze yakın gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, Türk yükseköğretim sistemi dijital dönüşüm sürecinde de stratejik bir yeniden yapılanma sürecindedir ve Kurulumuz bu sürece liderlik etmektedir.
Ülkemizin, yapay zekâ ve diğer dijital teknolojilerin her alanında ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi ve Türkiye’nin bu alanlarda küresel rekabete dâhil olabilmesini sağlamak adına; 2024 yılında 72 yeni yapay zekâ ve bilişim tabanlı lisans ve ön lisans programı açılmış ve bu programlar tam doluluk oranına ulaşmıştı. 2025 yılında bu sayı daha da artırılmış ve 100’ün üzerinde devlet ve vakıf üniversitesinde bu tür programlar açılmıştır.
Bu programlar, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da büyük ilgi görmüştür. Ayrıca, yeşil dönüşüm, tarımda dijital teknolojiler ve sağlıkta dijital altyapı gibi alanlarda yeni lisans ve ön lisans programları hayata geçirilmiştir. Bu gelişmeler; Türk yükseköğretiminin çağın dönüştürücü dinamiklerine ne kadar hızlı uyum sağladığını göstermesi bakımından son derece kıymetlidir.”
“Türkiye’nin yurt dışındaki akademik varlığı son yıllarda stratejik bir şekilde genişletilmiştir”
YÖK Başkanı Özvar, yapay zeka konusunda yürütülen çalışma hakkında da bilgi vererek, “Yapılan anketler, öğrencilerin önemli bir kısmının yapay zeka araçlarından büyük ölçüde yararlandıklarını ortaya koymaktadır.
Bizlerin de kişisel gözlemleri gerek öğrencilerin gerek öğretim elemanlarının yapay zekâyı yoğun şekilde kullandığı yönündedir. Bu bakımdan, öğrencilerin ve akademisyenlerin yapay zekâyı ne şekilde kullanacaklarına dair somut ve denetlenebilir standartların belirlenmesini önemli bulduğumuzu ifade etmek isterim.
Geçtiğimiz yıl, Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Faaliyetlerinde Üretken Yapay Zeka Kullanımına Dair Etik Rehberi hazırlamış ve kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu, üretken yapay zeka alanındaki riskleri ve fırsatları anlamaya, değerlendirmeye ve risklere karşı önlem almaya katkı sağlamak üzere hazırlanmış bir rehberdi. Şimdi bunu bir adım ileri taşıyor, üretken yapay zekanın tez ve makaleler gibi bilimsel çalışmalarda nasıl ve ne ölçüde kullanılacağına dair net bir çerçeve çizecek mevzuat çalışmasını yürütüyoruz.
Bu kapsamda, gerekli yönetmelik ve kanuni düzenlemeler en kısa sürede yürürlüğe girecektir. Yükseköğretim Kurulu olarak öncelik verdiğimiz başlıklar arasında yer alan uluslararasılaşma alanında son yıllarda önemli adımlar atılmış, Türkiye’nin yurt dışındaki akademik varlığı son yıllarda stratejik bir şekilde genişletilmiştir. 2024 yılında Bakü’de kurulan Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi, bu vizyonun ilk somut örneğini oluşturmuştur.
2025 yılında Taşkent’te kurulan Uluslararası Türk Devletleri Üniversitesi ile bu süreç devam etmiştir. Bu kurumlar, Türkiye’nin güzide üniversitelerinden ODTÜ, İTÜ, Hacettepe ve Ege Üniversitelerinin katkılarıyla yürütülmekte ve ortak diploma programlarıyla yüksek standartlı eğitim sunmaktadır” dedi.
“İslam coğrafyası ve Afrika’da artan ortak programlar, öğrenci değişimleri ve çift diploma anlaşmaları Türkiye’yi küresel ölçekte bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Bu vesileyle, yakında Şam’da Türkiye-Suriye Dostluk Üniversitesi’nin kurulacağını memnuniyetle duyurmak isterim.
Bu üniversitenin Halep’te de bir şubesi olması planlanmaktadır” ifadelerini kullanan Özvar, “Türkiye-Suriye Dostluk Üniversitesi de Azerbaycan ve Özbekistan’da kurulan üniversitelerimiz gibi bir ’çatı üniversite’ olacak ve ülkemizin güzide üniversiteleri tarafından bölümler açılacaktır. Bu üniversitelerimizin yanı sıra Somali, Filipinler, Özbekistan, Kazakistan ve Bosna Hersek’te Türk üniversitelerinin fakülte düzeyinde akademik birimleri faaliyet göstermektedir.
Bu girişimler, Türkiye’yi yükseköğretim hizmeti ihraç eden bir ülke konumuna taşımış; Türk bilim diplomasisinin etkisini küresel ölçekte artırmıştır. Türk Dünyası, İslam Dünyası ve Afrika ile proje bazlı bilimsel iş birliklerini geliştirmek hususunda da önemli adımlar atıyoruz. Bu kapsamda, Afrika ülkelerine yönelik ’Bilimsel Araştırma İş Birliği Projesi’ni başlatmış bulunuyoruz. Bilim insanlarımızın BAP ve ADEP gibi projelerin yanında uluslararası iş birliğine dayalı projeler gerçekleştirmesi önemlidir. Başlattığımız iş birliği kapsamında bütün Afrika ülkeleriyle ortak projelerin önü açılacaktır. Ayrıca, üniversitelerimizde devam etmekte olan projelere Afrika ülkelerinden katılım mümkün olacaktır. Benzer iş birliklerini önümüzdeki dönemde diğer dost ve kardeş ülkeleri de kapsayacak şekilde geliştireceğiz” dedi.
Törene YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın yanı sıra AK Parti Erzurum Milletvekilleri Mehmet Emin Öz ve Abdurrahim Fırat, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, AK Parti Erzurum İl Başkanı Av. İbrahim Küçükoğlu, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Serhat Akyüz, ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Cumhuriyet Başsavcısı Adem Aydemir, ilçe belediye başkanları, dekanlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Bir yanıt yazın