Erzurum Teknik Üniversitesi’nin kuruluşunun üzerinden 15 yıl geçti.
Üniversitelerin hayatında 15 yıl elbette çok uzun bir zaman değil.
Bir üniversitenin tanınması, tercih edilir hale gelmesi, akademik kadrolarını tamamlaması, açılan bölümlerin tam anlamıyla işlerlik kazanması hiç şüphesiz zaman ister.
Ama bugün şunu çok net söyleyebiliriz:
ETÜ, kısa sayılabilecek bir sürede her alanda kendinden söz ettirmeyi başardı.
*
2010 yılında kurulan üniversitenin kurucu rektörü rahmetli Prof. Dr. Muammer Yaylalı idi.
Onun ardından, 2018 yılı itibarıyla Prof. Dr. Bülent Çakmak rektörlük görevine atandı ve yaklaşık 7 yıldır bu görevi sürdürüyor.
Rektör Prof. Dr. Bülent Çakmak’ın;
Uygulanabilir, gerçekçi, akılcı ve tutarlı kararları,
İşin ehline verilmesi konusundaki hassasiyeti,
Beyefendi duruşu,
Öğrencilerin rektörlerine ulaşmakta zorluk yaşamaması ve sakin, yapıcı yönetim anlayışıyla
üniversiteyi bir noktadan alıp bir üst lige taşıdığı bir gerçek.
*
Bilimde, sporda, sosyal alanlarda ve özellikle şehir–üniversite kaynaşmasında ETÜ’nün ortaya koyduğu tablo dikkat çekici.
Teknik üniversite olmasının getirdiği avantajla sanayiyle kurduğu bağ da bu yürüyüşün önemli ayaklarından biri.
*
ETÜ’nün bu sessiz ama kararlı yürüyüşünü, belki de en iyi şu başarı anlatıyor:
Türkiye’de üniversiteler arası rekabet çoğu zaman bilimsel yayınlar, projeler, istatistikler üzerinden ölçülür.
Ancak bazen öyle bir başarı gelir ki, kuru rakamların arasından sıyrılır ve kendine özel bir yer açar.
*
Erzurum Teknik Üniversitesi’nin 2024–2025 sezonunda elde ettiği ÜNİLİG Türkiye şampiyonluğu, tam da böyle bir hikaye…
Şampiyonluk tek kelimelik bir sonuç gibi görünür ama arkasında aylarca, hatta yıllarca süren büyük bir emek vardır.
182 üniversite arasından 22 dalda zirveye uzanan bu başarı;
Yalnızca sahada koşan gençlerin değil, onların arkasındaki antrenörlerin, akademisyenlerin, yöneticilerin ve en önemlisi bir kurum kültürünün ortak imzasıdır.
*
Sahada ter döken sporcuları izlerken aslında bir üniversitenin karakterini de görürsünüz.
Mücadeleci mi?
Disiplinli mi?
Vazgeçmeyen mi?
ETÜ’nün bu şampiyonluğu, bu soruların hepsine verilen güçlü bir cevap gibiydi.
Bir üniversitenin vizyonu bazen laboratuvarlarda, bazen sınıflarda, bazen de bir atletin adımlarında hayat bulur.
*
Bu büyük tabloda herkesin emeği var hiç şüphesiz.
Antrenörlerin sabrı,
Akademisyenlerin rehberliği,
İdarenin koordinasyonu ve belki de en önemlisi öğrencilerin taşıdığı o heyecan…
Böylesine kolektif bir başarıyı yürekten alkışlamamak mümkün değil.
*
Elbette bu başarıların topluma ulaşmasında görünmez ama çok önemli bir rol üstlenen basın mensuplarını da unutmamak gerekir.
Üniversitelerin ürettiği değerin kamuoyuyla buluşması, onların doğru ve objektif aktarımı sayesinde mümkün oluyor.
Biz gazeteciler, işte tam da bu yüzden böyle hikayelere tanıklık etmekten gurur duyuyoruz.
*
Ama şunu da söylemek gerekir:
Bugünkü şampiyonluk bir nokta değil, bir virgül…
ETÜ, sporda da diğer alanlarda olduğu gibi yeni başlangıçların eşiğinde.
Daha geniş ufuklar,
Daha büyük hedefler,
Gençler için daha cesur yolculuklar…
Üniversitenin yürüyüşü duracak gibi görünmüyor.
*
Bugün gelinen seviye, yıllar önce atılmış sağlam temellerin ve sürdürülen vizyonun bir sonucu.
Katkı sunan, emeği geçen herkesi rahmetle ve saygıyla anmak gerekiyor.
Onların diktiği fidanların bugün gölgemizi serinlettiğini görmek, hepimiz için ayrı bir mutluluk.
Bazı başarılar kupayla ölçülmez;
bir kurumun geleceğe yürüyüşüne kattığı güvenle ölçülür.
ETÜ’nün şampiyonluğu da tam olarak böyle bir başarıdır.
ERZURUM'DA HAVA
YAZARLAR
Bir yanıt yazın