Belediyeler, çocukların yararlanması için parklar yapar.
Ama son dönemlerde Atatürk Üniversitesi, çocuk parkları açısından en iyilere sahiptir.
Kırklık lojmanların arkasındaki parkta, çocuklar neşe içinde sallanır.
Anne ve babaları ise çevredeki banklarda otururlar.
Kent halkı bile çocuklarını bu parklara götürür.
Çünkü, zemini sentetik ve düz olduğu için çocuk düşünce zarar görmez.
Burada hem çocuklarını oynarken seyreder, hem de yakından kontrol ederler.
Yağmur ya da kar yağarken ise oturaklar ıslanır.
Güneşli yaz günlerinde de durum aynı.
Anne- baba çocuğuna “Aman sakın güneşe çıkma” diye tembihte bulunur.
O güzelim parklar kışın soğukta, yazın sıcakta, yağmurlu günde boş kalır.
Geçen gün torunum Azra ile Üniversitede Kırklıklar’ın arkasındaki parka gittik.
Ballı dondurması ile ünlü Ziraat’ın satış mağazası yanında.
Koskoca ve çok güzel bir park ancak kimsecikler yok.
Güneş sanki ortalığı kavurmuş.
Salıncaklara elinizi süremiyorsunuz.
Biz de fotoğraf çekmekle yetindik.
Çocuklar, ağaçların gölgesinde havanın serinlemesini bekliyor.
Oysa parklar, çocuklarla güzeldir.
Çocukların kahkahaları ile şenlenir o parklar.
Parkları boş durması için mi yaptırıyoruz?
Elbette değil.
Peki o zaman o güzelim parkların üzerini niye örtmüyoruz?
Kadir SABUNCUOĞLU
Bir yanıt yazın