Adeta gözümüz yolda, kulağımız seste bu şehrin yüzünü ağartacak başarı haberlerini bekliyoruz. Bilim ve kültür alanında verilen eserler, gerçekleştirilen güzel projeler bu kadim medeniyet şehrine nasıl da yakışıyor, ulusal çapta ses getiren kültürel çalışmalar başımızı nasıl da göğe erdiriyor.
Kamusal alanın gayet debdebeli, entelektüel hayatın durgun sular kadar sakin olduğu bu kadim kültür ve medeniyet şehrinde “Laptoplu dadaşların” uyanışına tanık olmaktan ne kadar gurur duysak azdır.
Tevekkül içinde ölümü bekleyen ihtiyarlar gibi sürekli maziyi sayıklayan, maziyi geleceğe taşıyacak iradesi bulunmayan… Gelecekle ilgili hayal ve tasavvuru olmayan bir toplum, küçük çukurlara hapsolmuş göletler misali yosun tutmaya, kokmaya, kirlenmeye mahkumdur.
Nedir yosunlu gölet olmaktan toplumu kurtarıp, azametli derya olmaya taşıyacak olan marifet? Eser vermek… Az laf, çok iş düsturunu hayata hâkim kılmak…”Kökü maziden beslenen ati olmak…”
Bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası Dadaş Film Festivaliyle ilgili haberleri okuyunca bunları düşündüm. Şehrin kültürel alanda sergilemeye çalıştığı küçük küçük, ama anlamlı sıçrayış çabalarından mutluluk duydum. Geleceğe ilişkin umutlar yeşertmeye çalıştım hayalimde.
Dadaş Film Festivalinde “Bir Bulut Vardı Yaylada” adlı belgesel gösterilecek oluşu dikkatimi çekti. Belgeselin bir bölümü Ankara’da çekilmişti. Ben de davet edilmiş, ancak iştirak edememiştim. Bu vesileyle o zamanlar küçük bir araştırma yapmıştım. Belgesel ekibinin çok canı gönülden ve fedakârca çalıştığı izlenimini edinmiştim.
Rahmetli Sabahattin BULUT’un, şehir kültür ve folkloruna katkılarını bilmem anlatmaya gerek var mı? Bu gibi zatlara vefa göstermek, emeklerini ve eserlerini ölümsüzleştirmek, onların şahıslarında şehrin bir dönemini tarihin hafızasına kaydetmek önemli bir misyondur.
Sayın Jale Alcan ve ekibi işte böyle güzel bir işi başarmış. Erzurum’un kültürünü tanıtan bir belgesel ile Sebahattin Bulut’un Erzurum’un halk oyunlarına ve kültürüne olan katkısını izleyiciye aktarmaya çalışmış.
İlk alkışımız ona ve ekibin tamamına… Sayın Rektör ve Üniversite yönetimi ekibi desteklemese bu güzel eser ortaya çıkmazdı elbet… İkinci takdir, tebrik ve alkış da Sayın Rektör’ün şahsında Üniversite yönetimine… Ve bir alkışı da Dadaş Film Festivali yetkilileri hak ediyor, Bulut Ağabeyimizin ruhunu şad edecek bir eseri gösterim listesine aldıkları için…
Yaylalarımızdan bulutların eksik olmasını istemiyorsak “Kültürel vefa” fukarası olmamalıyız. Hem vefat etmiş kültür, sanat erbabını, hem hayattaki marifet ehlini iltifatla ödüllendirmezsek… Vefasızlık gömleğini giyinmiş oluruz… Ki bu gömlek idam gömleğinden beter bir talihsizliktir.
Göğsümüzü böyle iftiharla kabartacak kültürel üretimlerin sayısı arttıkça… Başımız palandöken’in tepesi gibi hep dik olacaktır.
Marifet iltifata tabidir deriz, evet öyledir… Amma esere iltifat uzaktan takdirle, teşekkürle olmaz… Eseri okumakla, izlemekle olur… Öyleyse haydi, Erzurum’da bulunan dostlar 22 Ekim Perşembe Günü saat 14. 00 da Güzel Sanatlar Fakültesinde buluşup belgeseli izlesinler, Sebahattin Abimizi yad edip, ruhuna Fatihalar yollasınlar…
V. Nafiz Aksu
Bir yanıt yazın