Cumhuriyet Bayramı ile ilgili köşe yazılarını, haberleri okuyorum ve bir yazarın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Cumhuriyet herkesindir” sözüne karşı çıkıyor olması çok garibime gidiyor. Ne yani cumhuriyet hepimizin değil mi?
Üstelik yazarımız bunu bu yıl katıldığı bir Cumhuriyet Balosunda katılımcıları ve yaşananları anlatırken söylüyor ve “Başbakan burada olsaydı Cumhuriyet kimin Cumhuriyetidir anlardı” diyor.
Önceleri çok zorlanmama rağmen artık bu zihniyeti çok iyi anlıyorum. Bunlar; halkla halay çekmeyen ama her türlü batı kökenli dansı iyi kıvıran, ninelerin elleriyle çalkaladığı ayranın tadını bilmeyen ama şarabın kaç türünün olduğunu, hangi kadehle hangi içkinin içileceğini çok iyi bilen, Bach, Beethoven ile kendinden geçen ama bir tane türküyü sonuna kadar dinleyemeyen kişilerdir.
Bunlar kendi milletinin dini ve milli değerleri dâhil bütün değerlerini önemsememekle de bir iş yaptıklarını sanırlar.
Yine bunlar Cumhuriyet balolarının laikliğin teminatı olduğunu iddia eden, Senfoni orkestrasını dinledikten sonra işte Çağdaş Türkiye diye haykıran, köylüye, kentliye bırakın demokrasiyi, cumhuriyeti bile çok gören insanlardır ki bunlar kendileri gibi olmayan, kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan herkesi “öteki” ilan eden, bir bakıma topluma asıl bölücülüğü yerleştiren zihniyetlerdir.
Onlara göre bu Cumhuriyet bu halkın, işçinin, fakirin, işsizin, doktorun, mühendisin, öğrencinin cumhuriyeti değil kendilerine göre belirledikleri elit bir tabakanın ve ne yazık ki bürokrasiye göre de şehrin ileri gelenlerinin cumhuriyetidir.
Bu zihniyeti ve bakış açısını anlayabilmek için Erzurum’da birkaç yıl önce yaşanan bir olaydan bahsedelim; Birkaç yıl önce Erzurum’da bir dernek tarafından verilen bir Cumhuriyet Balosuna hemen hiç kimsenin katılmamasını Erzurum’da Cumhuriyet aleyhtarlığı gibi göstermeye çalışanlar yine bu kişilerdi.
Hâlbuki bu akli evveller düşünemediler ki; Erzurum Atatürk’ü milletvekili yapmış, Cumhuriyetin temellerini atmış hatta cumhuriyeti kurmuş, vatanın kurtulması için kanımızın son damlasına kadar savaş vermiştir.
Mesele baloya gelince; Erzurum veya Anadolu’nun hemen her şehri, yabancı elçilikler, konsolosluklar aracılığıyla ülkemize dayatılan, başka bir kültürün değeri olarak ülkemize giren ve adına balo denen olayı kendisine yabancı görmüştür.
Mesela Erzurum’a da balo kültürünü getirmeye çalışan, ilk baloyu yapan o dönemlerde Mahallebaşı semtinde bulunan bir Amerikan okuludur dolayısıyla Amerikan Konsolosluğudur. Bu sebeple Erzurumlu bunu sömürgecilik gibi görmüş ve bu sebeple balo denince aklına hiç hoş şeyler gelmemiştir.
Burada acı olan ve hepimizi üzmesi ve düşündürmesi gereken; Cumhuriyet denince akla ilk gelen şeyin huzur, mutluluk, eşitlik adalet, halkın kendi kendini yönetmesi değil balo, resepsiyon ve özellikle Erzurum’da bir caddenin akla gelmesidir.
Bu arada şunu da hiç kimse unutmasın ki Cumhuriyet elden gidiyor, laiklik elden gidiyor diyenlerin, demokrasinin her ikisinden de önemli olduğunu hiç dile getirmemeleri ve demokrasiye laiklik kadar bile sahip çıkmamaları manidardır. Çünkü gerçek demokrasi gelirse bu tabakanın rantı, gücü ve saltanatı sona erecektir.
En iyisi bizler Cumhuriyet Caddesinde yürüyelim, onlar Cumhuriyet Balolarında kadeh tokuştursun, eğlensin, bir diğerleri Cumhuriyet resepsiyonlarında kendilerince elit ve değerli kabul ettiklerini ağırlasın.
Yok, daha neler halk egemen olacakmış, kendini yönetecekmiş komik hem de çok komik.
Bu arada; Cumhuriyet Caddesi’nde yürüyenler, siz hiç Cumhuriyet balosuna veya resepsiyonuna davet aldınız mı?
A.Berhan Yılmaz
Bir yanıt yazın