İLKOKULU BİLE OLMAYAN BİR KÖYDEN ÇIKAN ENTELEKTÜEL, ŞEHİR BEYEFENDİSİ ERZURUMLU SITKI BEY…
Şehirler, bir toplumun kültürünün, tarihinin, sosyal yaşamının sentezlendiği mekanlardır.
Orada tarihin derinliklerinde yaşanmışları, günümüzün renklerini ve bunların geleceğe yansımalarını bulabilirsiniz.
Şehirleri şehir yapan taşıdıkları ruhtur…
Tarih ve kültür mirası o ruhu besleyen unsurlardır. Bunları çıkarırsanız geriye taş yığını kalır… .
***
İnsanlar vardır…
Doğdukları şehirlerde yaşarlar ve bir ömür tüketirler…
Yaşadıkları şehrin ruhundan habersizdirler, şehre kattıkları bir şeyleri yoktur…
Ya da o şehrin ruhuna vakıf olmuş, sırlarını çözmüş, güzelliklerine güzellik katmışlardır…
O insanlar, şehrin yerlisidir, aidiyet duygusu çok gelişmiştir ve her zaman gidecek yerleri vardır…
Diğer bütün şehirliler de onu tanır, saygı duyar… Bir tek kentliler onu tanımayabilir…
Böylesi şehirlilere çok sık rastlayamazsınız, var olanların da kentlerin kalabalığı içerisinde kaybolmalarına izin vermemek gerekir.
Sıtkı Aras Hoca, sözünü ettiğimiz, şehrin ruhuna hakim, şehrin gizlerini tanıyan beyefendi entelektüellerin günümüzdeki en önemli temsilcisidir…
***
Geçtiğimiz hafta sonunda Atatürk Üniversitesinde bir veda töreni vardı.
İşini çok seven Sıtkı Hoca emekli oluyordu ve çok sayıdaki öğretim üyesi onun bu önemli gününde yanındaydı.
Törende konuşanlar Hoca ilgili çok güzel sözler sarfettiler…
Nitekim Hoca, her zaman olduğu gibi tevazuyu elden bırakmayarak konuşmacıların sözlerini ‘Bal şerbete’ , kendi konuşmasını ise adeta“bunun üzerine turşu içmeye” benzetti…
***
Dostları tarafından ‘Erzurumlu Sıtkı Bey’ olarak anılan Aras Hoca, biz biliriz ki; Erzurum’daki ‘Dadaş’ ve ‘Hanedan’ tipinin en güzel örneklerinden birisidir.
Atatürk Üniversitesinde 40 yılı aşkın süre hocalık…
Bu süreye 70’in üzerinde eser verme, 350 civarında su ürünleri tesisi kurma ve Türkiye’nin değişik üniversitelerinde görev yapan onlarca bilim adamı yetiştirme…
Bilimsel eserlerinin yanı sıra Şehir kültürünü ve ruhunu yansıtan fikir eserlerini kültür dünyamıza kazandırma…
Kendi ifadesiyle ‘Balığı kitaplarda gören bir insanın’ Su Ürünleri Bölümünü kurup ve hayalindeki Su Ürünleri Fakültesi’ne dönüştürmesi…
Bütün bunları yaparken her hangi bir makam talebinde bulunmaması, kendini bilim dünyasına adamanın ve özverinin en güzel örneğini ancak Hoca gösterebilirdi…
***
Erzurum, adına en çok kitap yazılan şehirlerden birisi…
Şehirleri tanımanın belki de en iyi onlarla ilgili yazılan eserleri okumaktır.
Erzurum’un kültürel yapısı ve sosyal yaşamı ilgili birçok bilgiyi Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinden, Ruslar’ın Erzurum’u işgalini ve o dönemin şehir yapısı ve yaşamını ünlü Rus yazar ve şair Puşkin’den, Türkiye’nin en güzel şehirlerinin anlatıldığı Beş Şehir’deki Erzurum’uAhmet Hamdi Tanpınar’dan ve Bir Şehrin Ruhu’nda, bir şehrin ruhunu Sıtkı Hoca’dan öğreniyoruz…
***
Sıtkı Hoca Üniversiteye veda ettiği konuşmasında “ilkokulu bile olmayan bir köyden çıkıp, böylesi güzel hitapları duymak nasip oldu…” diyerek tevazu gösterdi…
Aslında o Erzurum’un kültür hayatına yaptığı katkılarla daha fazlasına sahip.
Erzurum’un Manevi Mimarlarını anlattığı eserinin yeni baskısını yapmak ve Erzurumlu Sıtkı Bey’i de esere eklemenin gerekli olduğunu düşünüyorum…
Emekliliğe adım atan Sıtkı Hoca’dan şehir ve kültürümüzle ilgili yeni eserleri heyecanla bekliyoruz…
******
KAR ALTINDA MEHMET’İM YATAR
Coğrafya geniş, zorlu ve ölüm kusucudur.
Uçsuz bucaksız beyaz ve soğuk…
Allahuekber Dağlarının uzantısının fotoğrafı bu…
Kış geldi mi bembeyaz örtüsünü üzerine çeken bu dağlar geçit vermez…
Birinci dünya savaşında Kafkasya Harekatının ilk durağı Sarıkamış Harekatı ve binlerce şehit…
Kimi Köprüköy’de, kimi Pasinler’de, kimi Horasan’da…
Bir diğer kolordunun güzergahı olan Narman, Oltu ve Şenkaya buralardan farklı değil…
Şenkaya dağları daha bir başka…
Allahuekber’den tutunuz da Soğanlıya, Bardız ve Sarıkamış önlerine kadar her yerde şehit mezarı var…
Hepsinin ortak adı Allahuekber Şehitleri…
***
Tarihimizin bu acı sayfasının üzerinden 96 koca yıl geçti.
Şehitlerimiz hiç unutulmadı hatıraları hep canlı tutuldu, ağıtlar yakıldı…
Hafta sonu Şenkaya’nın Gaziler Köyünde ilköğretim öğrencilerinin dudaklarından Özhan Eren’in Sarıkamış türküsünün nağmeleri dökülüyordu…
‘kar altında Mehmet’im yatar’
Duygulu, yanık, etkileyici…
***
Gaziler, Allahuekber’e yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta ama Allahuekber’in uzantıları eteğinde kurulu tarihi ve şirin bir köyümüz.
Sarıkamış Harekatı sırasında Enver Paşa’nın güzergahında olan ve kolordunun konakladığı köy…
Coğrafyanın tamamında şehit mezarı var…
Gaziler’den tutunuz da Allahuekber’e uzanan bütün coğrafyada…
Adeta kardelenler gibi fışkırmış binlerce şehit…
***
22 Aralık 1914 yılında üç kolordu Sarıkamış’ı Ruslardan almak ve Kafkasya’ya ulaşmak üzere hareket etti.
Mevcutları askeri kaynaklara göre 120 bindi…
Genelkurmay Başkanlığı harekatı tarihini 22 Aralık 15 Ocak olarak veriyor.
Harekatın nihai tarihinde, yani Enver Paşa’nın Hafız hakkı Paşa’ya komutayı devrettiği tarihte Türk Ordusunun kaybı 60 bindir…
Bir kısmı çarpışmalarda, büyük bir kısmı da donarak şehit düşmüştür.
Öyle bazılarının dediği gibi ‘Tek kurşun atmadan değil…’
***
Hafta sonu Şenkaya’nın Gaziler köyünde, harekatın 96. Yılında şehitlerimiz anıldı ve Mehmetçik’in ortaya koyduğu çelik iradenin altı çizildi.
İnanıyoruz ki, Coğrafyayı Vatan yapan kahramanlar, uçsuz bucaksız beyaz örtünün altından Türkiye’nin dört bir tarafından torunlarını asker selamı ile selamladılar…
Ruhları şad olsun.
Feridun Fazıl Özsoy
Bir yanıt yazın