Düzenli kan bağışının pıhtılaşma sorunu karşısında etkili olduğu belirtilerek, kalp krizi geçirme olasılığını düşürdüğü belirtildi.
Kan bağışı yapıldıktan sonra eksilen sıvı hacminin, damar dışındaki sıvının damar içine geçmesiyle kısa sürede karşılandığını söyleyen uzmanlar, hücrelerin yenilenme sürecinin yaklaşık 2 ay olduğunu kaydettiler.
Düzenli aralıklarla yapılan kan bağışının sağlık açısından herhangi bir sakıncası olmadığını aksine bir çok yararının bulunduğunu ifade eden uzmanlar, “Kan bağışının, kilo aldırma, zayıflatma, halsiz bırakma, kaşıntı ve bağımlılık gibi yan etkileri bulunmuyor. Ancak kişinin kan verip vermeme konusunda yine de doktorlara danışması gerekir. Sağlıklı bir kişinin kan vermesi, kalp krizi geçirme ihtimalini de önemli ölçüde azaltıyor.
Kalp krizi geçirmenin en önemli risklerinden biri, kanın akışkanlığının azalması, koyulaşmasıdır. Özellikle sigara içen akciğer hastalığı olan, yüksek rakımda yaşayan ya da yapısal olarak kan değerleri yüksek olan kişilerde kanın pıhtılaşmaya eğilimi artmaktadır. Bu nedenle sağlıklı bir kişinin yılda 2 ile 4 kez arasında kan vermesi, kanın akışkanlığının artmasını sağlayarak olası pıhtılaşma sorunundan koruyor, kalp krizi geçirme olasılığını düşürüyor. Teşhis edilmiş kalp ve damar hastalığı olanların kan bağışı yapmaları sakıncalı olabilir. Bu konuda dikkatli davranılmalı” diye konuştu.
ERZURUM (İHA)
Bir yanıt yazın