Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Gürkan, platformun 5. Genişletilmiş Bölge Koordinasyon Kurulunun, meclis oluşturularak gerçekleştireceğini bahara daha güçlü bir şekilde gireceklerini bildirdi.
Gürkan, yaptığı yazılı açıklamada, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde yapılması planlanan hidroelektrik santral (HES) projelerinin doğal yaşam alanlarına verdiği geri dönüşümsüz zararlara karşı demokratik ve hukuksal anlamda yaşam mücadelesi vererek, ülke genelinde örnek bir mücadele sergileyen Derelerin Kardeşliği Platformu 5. Genişletilmiş Bölge Koordinasyon Kurulunun, meclis oluşturularak gerçekleştireceğini belirtti. Yürütme kurulunun 11 üyesinin de seçileceği meclis toplantısına, Derelerin Kardeşliği Platformunun bileşenleri arasında yer alan sivil toplum örgütleri, vadiler ve ana kentlerdeki temsilciliklerin kendi aralarında seçecekleri üçer kişilik ekiple temsil edileceklerini ifade eden Gürkan, şunları kaydetti:
BİLİM KURULU OLUŞTURULACAK
“Başta Rize ve Artvin olmak üzere, Trabzon, Giresun, Ordu, Erzurum, Ardahan, Kars, Gümüşhane, Samsun, Sinop, Tokat, Amasya, Bartın ve Zonguldak’taki vadilerden gelecek ekipler, Derelerin Kardeşliği Platformu Meclisini oluşturacak. Genel kurul şeklinde çalışmasını sürdürecek olan meclis çatısı altında yeni kurul ve komisyonlar da oluşturularak, yaşanan süreçteki gelişmeler değerlendirilecek ve yapılması gereken çalışma stratejileri belirlenecek. Meclis toplantısına ayrıca, platform çatısı altında oluşturulan hukuk çalışma grubu ve bilim kurulu gibi kurullar ile çeşitli sendika, meslek örgütü ve diğer oluşum guruplarından da birer kişi temsilci olarak katılacak.”
“DAHA ÖRGÜTLÜ OLACAĞIZ”
İlk etapta oluşturulacak meclisin iki yıl, seçilecek yürütme kurulunun da bir yıl süreyle görev yapmasının planlandığını ancak aynı zamanda bir çalışma tüzüğünün de oluşturulacağı meclis çalışması sırasında görev süreleriyle ilgili yeni düzenlemelerin de yapılabileceğini anlatan Gürkan, şöyle devam etti: “Platform olarak tamamen bağımsız yerel bir hareket kimliğiyle 2010 yılında özellikle de HES’lere karşı mücadeledeki çalışma alanları içerisinde, yerel halkla birlikte çok güzel işler başarıldı. 2011 yılında da hep beraber su ve yaşam hakkı mücadelemizde daha ayakları yere basan, daha örgütlü, daha paylaşımcı bir birlikteliği örmemiz gerekiyordu.
Önümüzde Tabiat ve Biyolojik Çeşitlilik Yasası’yla ilgili görüşmeler, genel Seçimler, gün geçtikçe çoğalan HES projeleri, mahkeme süreçleri ve artarak devam eden bir mücadele süreci var. Doğal yaşam alanlarımıza, geri dönüşümsüz zararlar vererek bizleri yaşadığımız köylerimizden, vadilerimizden uzaklaştıracak, yurtsuzlaştıracak bu projelere karşı daha dirençli bir mücadele gerekiyor.”
Onur SAĞSÖZ / Palandöken
Bir yanıt yazın