MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » Demokratik açılım paketi ne getirip ne götürecek?
Mehmet Şener
Demokratik açılım paketi ne getirip ne götürecek?


Aylardan bu yana sert tartışmalara yol açan, hatta iktidarla muhalefet arasında ipleri büsbütün koparan “demokratik açılım paketi” geçtiğimiz hafta nihayet bütün ayrıntılarıyla kamuoyuna yansıdı.
İktidar’ın “daha fazla demokrasi, daha fazla hukuk ve daha fazla insan hakları” ana başlıklarıyla takdim ettiği açılım paketi, başından beri olduğu gibi, geçen hafta Meclis’teki görüşme sırasında da, bir kez daha muhalefetin, “Türkiye’yi hükümet eliyle bölmeye çalışıyorlar” şeklindeki son derece sert eleştirisiyle karşılaştı.

Uygulamada neler yaşanır veya süreç ileride nasıl bir boyut kazanır şimdilik meçhul, ancak paket şu haliyle, Türkiye’ye güçlü bir soluk aldıracak gibi duruyor.

Ancak muhalefetin, endişe ve eleştirilerini de tamamen yok saymak mümkün değil. Zira, “eve dönüş” kapsamında Silopi’de ortaya çıkan manzara haklı olarak milyonlarca insanı ciddi biçimde tedirgin etmişti.

Benzer fotoğrafın yeniden ortaya çıkması halinde, bu tedirginliğin çok büyük bir kutuplaşmaya gitmeyeceğini kimse garanti edemiyor. Bu sebeple, hükümetin bu uğurda atacağı her yeni adım, kılı kırk yararak hesap kitap edilmeli ve milyonları tatmin edici nitelikte sürmeli…


Dünya’da bir örneği yoktur ki, her hangi bir ülke vatandaşına sunduğu demokrasi, hukuk, ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi evrensel değerler yüzünden, yıkılmış olsun ya da parçalansın…

Aksine bu insanlığın ortak paydası olan bu değerleri halkına layık görmeyen ne kadar ülke varsa, mukadder akıbetten kendini sakınamamıştır.
Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek resmi dil ve Anayasa’da zikredilen olmazsa olmazların dışında, çağın koşulları doğrultusunda hemen her kanun değişebilir; hatta değişmeli de…
Şurası muhakkak ki, günün birinde Türkiye, dünya çapında itibarlı bir devlet olmanın yanı sıra, bölgesinde de şartları düzenleyebilecek bir konuma gelecekse, bu ancak ve ancak kendi içindeki güçlü bir dayanışma, toplumsal mutabakat ve iç huzurdan geçecektir.

Yani tarihte görülmemiştir ki, kendi iç meseleleriyle boğuşup duran bir devlet, başkalarına nizamat verebilsin ya da yenidünya düzeninin belirleyici aktörleri arasında olsun…
Başka bir ifadeyle, kendisi himmete ve derlenip toparlanmaya muhtaç konumda olan bir ülke, tarihi misyonu ne olursa olsun, başkasına çeki düzen veremez.
Hiç kuşku yok ki, bu süreçte ana rollerden birisi de Kürt halkına düşmektedir. Devlet ve toplum bir yanda yeni açılımları kuvveden fiile geçirirken, Kürt vatandaşlarımız da bölücü PKK ile arasına bir daha yıkılmayacak biçimde kalınca bir duvar örmek zorundadır.

Öyle olmalı ki, zaten bitmek üzere olan kanlı terör örgütü, bir avuç fanatik dışında Kürtlerin kahır ekseriyetinden tokat yemelidir.

Ancak böylelikle yalnızlığa itilebilir ve bu yolla tüm desteklerini yitirir…
Devletin attığı bu adımı küçümsemek, sulandırmaya kalkmak veya külliyen yok saymak, en çok da yeşermekte olan daha güçlü bir Türkiye gerçeğine zarar verecektir.

 

Bakan Akdağ’dan anlamlı mesajlar…

“Demokratik açılım paketi”nin Meclis’te açıklanmasının hemen ardından, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, neredeyse Kabine’nin tamamı illere dağılarak, süreci pekiştirmek, daha ayrıntılı biçimde anlatmak ve kitleleri ikna etmek için yüksek tempolu bir çalışma başlattılar.


Bu kapsamda Sağlık Bakanı Recep Akdağ da, domuz gribi gibi ziyadesiyle güncel ve önemli bir soruna rağmen, ajandasının en tepesine, açılım paketini koydu.
Erzurum’a varır varmaz ayağının tozuyla önce partilileriyle ardından vatandaşlarla ve nihayetinde de basınla bir araya geldi. Aralarında bendenizin de olduğu bir grup gazeteci, Bakan Bey’le yaklaşık bir buçuk saat süren bir görüşme yaptık.
AK Parti sözcülerinin dile getirdiği konular ve yaklaşım ekseninde konuşan Akdağ, kendisinin siyasetçi ve bakan kimliğinden öte, sade bir vatandaş olarak, bu meseleye inandığını söyledi.
Türkiye’nin daha güçlü hamleler yapabilmesi için, önce iç sorunlarından arınması gerektiğinin altını kalınca çizen Bakan Recep Akdağ, “Artık sokaktaki sade vatandaşımız da görüyor ki, bazı kesimler şehit cenazeleri geldikçe, varlık sebeplerini koruyorlar.

Bu süreç her şeyden önce istismarı ve kan üzerinden siyaset yapılmasını ortadan kaldıracaktır.

Yalnızca Kürt vatandaşlarımız değil, bu ülke sınırlarında ne kadar etnik yapıya sahip kimse varsa herkes artık kendisini daha özgür, daha güvende ve daha yarınlara ümitle bakar görecektir.

25 yıldır bir kan akmakta ve artık birileri bu gidişata son vermeliydi. AK Parti işte bu zor ama insanımız ve ülkemiz için elzem olan göreve talip oldu.

Yola çıkarken nelerle karşılaşabileceğimizi aşağı yukarı tahmin ediyorduk. Olsun, bu millete kalıcı hizmet uğruna çakacak şimşekleri göğüsleyeceğiz. Yeter ki, milletimiz huzur ve güven içinde olsun” dedi.
Şunu müşahede ettim ki, Bakan Akdağ bu söylediklerinde son derece samimiydi; yani hükümetin bir mensubu olduğu için, söylediklerini ‘görev’ kapsamında görmüyor, inandıklarını dile getiriyordu.
Hemen hatırlatalım; Bakan Recep Akdağ, Türk orijinli ve geçmiş siyasi anlayışı ile de Türkçü çizgiye sahip bir siyasetçi…
Hükümet bu süreçte henüz yolun başında sayılır. Ve karşısında son derece keskin, bir o kadar da güçlü bir blok var.

 Ama beri yanda da, dünya gerçekleri ya da Türkiye’yi zorlayan şartlar var.
Türkiye’nin, kendisini dünyadan soyutlayarak bu netameli coğrafyada yaşayabileceğini düşünmek, en yumuşak ifadeyle, aşırı saflık olacaktır.
Türkiye, geçen haftadan itibaren artık dönüşü olmayan yeni bir yola girmiştir. Bu yeni yolun sonu aydınlık görünse de, kısa vadede ciddi engellerle karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır.

Özellikle bölücü çevreler buldukları her fırsatta, süreci dinamitlemek için çırpınıp duracaklar.

Ama bütün kalbimle inanıyorum ki, tarih boyunca nice büyük badirelerden geçen bu millet, bu tahriklerin de üstesinden gelecek ve kendi iç dinamikleriyle, kendi rotasını belirleyecektir.

 

İşte ‘demokratik  açılım’ paketi:

Demokratik açılım için ‘kısa, orta ve uzun’ vadeler koyan hükümetin ilk aşamada atacağı 26 adım belli oldu. Kürtçe’ye yasaklar kalkıyor, genel af yok, dağdan iniş kolaylaşacak.

ÜNİTER DEVLETE AYKIRI OLMAYACAK: Atılacak tüm adımlar Anayasa’nın ilk 3 maddesinde çizilen çerçeve içinde kalacak. Üniter yapıya aykırı hiçbir değişiklik pakete konmayacak.

KÜRTÇE İSME İZİN: Doğu ve Güneydoğu’da adı sonradan Türkçe’ye çevrilen yerleşim yerlerine eski isimlerini kullanma izni verilecek. Diğer etnik gruplar talepte bulunmaları halinde kendi dillerindeki yerleşim yerlerinin adlarını kullanabilecek.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ARTACAK: Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi değiştirilerek ifade özgürlüğünün sınırları genişletirken, nefret suçlarına ilişkin boşluk oluşmaması için tedbir alınacak.

VATANDAŞLIKTAN ÇIKMAYA DÜZEN: 12 Eylül darbesinde Avrupa’ya kaçan ve Türk vatandaşlığından çıkmış kişilerin yeniden vatandaşlığa dönüşü sağlanacak.

YENİ VATANDAŞLIK HAKKI VERİLECEK: Teröre bulaşmadığı ve silahlı eylemlere karışmadığı tespit edilen Kürt kökenli vatandaşlara İçişleri Bakanlığı’nın önerisiyle yeniden vatandaşlık hakkı verilecek.

KAMPLAR BOŞALACAK: Mahmur Kampı Birleşmiş Milletler ve Irak devletiyle yapılacak işbirliği içinde boşaltılacak. 6 – 7 bin mültecinin Türkiye’ye yerleşmesi sağlanacak. 1980 darbesinden beri işkence ve insan hakları ihlalleri ile anılan Diyarbakır Cezaevi boşaltılacak. Bölgedeki tüm cezaevlerinin AB standartlarında olmasına özen gösterilecek.

BELEDİYELER GÜÇLENECEK: Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi sağlanacak. Merkezi yönetimin birçok yetkisi yerel yönetimlere devredilecek ancak bu üniter devlet yapısını zedelemeyecek bir boyutta tutulacak. Halen TBMM’de bulunan Yerel Yönetimler Reformu bu gözle yeniden elden geçirilecek.

ÖCALAN’IN DURUMU: İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yaşamı, Uluslararası Af Örgütü ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonu standartlarına göre yeniden gözden geçirilecek.

CEZAEVİNDE KÜRTÇE KONUŞULACAK: Cezaevindeki Kürtçe konuşma yasağı kaldırılacak. Yeni tüzükte, Türkçe bilmediğini beyan etmek yeterli sayılacak.

GENEL AF OLMAYACAK: Genel affa gidecek bir düzenleme yapılmayacak. Ancak dağdaki ve cezaevindeki mahkûmların azami düzeyde yararlanacağı ceza indirimlerine gidilecek. TCK’nın Etkin Pişmanlık başta olmak üzere bazı maddelerinde değişiklik yapılarak dağdaki PKK militanlarının indirilmesi sağlanacak.

TERÖR SUÇLUSU ÇOCUKLAR: Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik yapılarak, sokak gösterilerine katılan çocukların terör suçlusu olarak yargılanmaması sağlanacak.

TARİH DERSİNDE MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ: Hem ilk ve ortaöğretimde, hem de üniversitelerde tarih derslerinin müfredatı değiştirilecek. Kürtleri yok sayan ifadelerin değiştirilmesi sağlanacak. Türk Dil Kurumu da sözlük ve gramer kitaplarında ayrımcılığa yol açan ifadelerin tamamını çıkaracak.

ANADİLDE PROPAGANDA: Siyasi partilerin anadilde propaganda yapmasına imkân verilecek. Siyasi Partiler Kanunu’nun, ‘Azınlık Yaratılmasının Önlenmesi’ başlıklı maddesi değiştirilecek.
Bu maddedeki, ‘propaganda ve mitinglerde, pankart ve levhalarda, broşür ve beyannamelerde plaklar ve ses görüntü bantlarında Türkçe’den başka dil kullanılamayacağı’ hükmü değiştirilecek. Çifte dil kullanmanın yolu açılacak.

ÖZEL EĞİTİM MERKEZLERİ: Silah bırakan terör örgütü militanlarının topluma kazandırılmasına yönelik projeler hazırlanıp, özel eğitim merkezleri kurulacak.

KÖYE DÖNÜŞ HIZLANACAK: Köye dönmek isteyenler teşvik edilecek. Terörden doğan zararların karşılanmasına yönelik sorunlar kısa sürede giderilecek.

DİYANET’TEN AÇILIM: Diyanet İşleri Başkanlığı Kürtçe Kuran-ı Kerim çalışmalarını kısa sürede tamamlayacak. Bölgedeki vekil imam uygulamalarına son verilecek. Bölgeye gönüllü ve kadrolu imamlar gönderilecek.

GAP TAMAMLANACAK: GAP Projesi 2012 yılına kadar tamamlanacak. 2 milyon kişiye istihdam yaratılacak. Bölgedeki işsizliğin giderilmesi için özel teşvikler getirilecek.

YENİ OKULLAR YAPILACAK: Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 250 yeni okul inşa edilecek.

ALFABE DEĞİŞMEYECEK: Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dilinin Türkçe olduğu ve alfabesinin 29 harften oluştuğuna ilişkin Anayasal ve yasal düzenlemeler korunacak.

KÜRTÇE YAYINA YENİ DÜZEN: RTÜK Yasası’nda yapılacak değişiklikle Kürtçe yayınlarla ilgili yeni düzenlemeler yapılacak. Özel televizyon ve radyoların Kürtçe yayın yapmasına izin verilecek.

ANADİLDE EĞİTİM YOK: Ancak anadilin öğrenilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılacak.

KÜRTÇE KURSA DÜZEN: Yasa değiştirilecek. Kürtçe kurs merkezleri birçok dilde eğitim verebilecek.

ENSTİTÜ KURULACAK: Artuklu ve Dicle Üniversiteleri bünyesinde Kürt Dili ve Edebiyatı ile Kürdoloji Enstitüsü kurulacak.Kürt tarihi ile ilgili araştırmalar yapacak birimler de oluşturulacak.

SEÇMELİ DERS ÇALIŞMASI: Milli Eğitim Bakanlığı müfredat değişikliğine giderek, İngilizce, Almanca gibi Kürtçeyi de seçmeli derslerden biri haline getirecek.

HALK EĞİTİM MERKEZLERİNDE KÜRTÇE: Kürtçe öğrenmek isteyen vatandaşlara Halk Eğitim Merkezlerinde Kürtçe okuma yazma kursları açılacak.

📆 16 Kasım 2009 Pazartesi 10:26   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR