Biliyorsunuz, geçen Cuma TRT Anadolu Programına konuk olmuş ve değerli Selahattin ŞENER Bey’in sorularını cevaplamıştık.
Programda, Erzurum’un ‘Eğitim Merkezi olma’ hedefine ilişkin fikirlerimizi dile getirirken ‘İNGİLİZCE TIP FAKÜLTESİNE’ de kısaca değinmiştik.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, çok isabetli bir kararla Tıp Fakültesi bünyesinde ‘İngilizce Bölümün’ açılmasını sağladı. Bu önemli gelişmeyi elbette takip etmiş ve takdirle karşılamıştık. Ancak, programda dile getirdiğimiz konu ‘bölüm’ değil, ‘Fakülte’ idi…
Sayın Rektör, dirayetli bir yönetici olduğu kadar, başarılı bir kalp cerrahı. Dolayısı ile bu konulara son derece vakıf olan Hocanın, Üniversite müfredatının çağdaş standartlara ulaştırılması yolundaki üstün çabalarını çok önemli buluyorum ve başında bulunduğu bilim yuvasını ‘belli bir hizmet takvimi içinde’ önemli noktalara taşıyacağına inanıyorum.
İngilizce Tıp Fakültesi Konusunu ilk kez, 2007 Yılında yayımladığımız ‘YÜKSEK ÖĞRETİMDE STRATEJİK HEDEFLER’ raporunda ele almıştık.
İlgili bölümü aynen alıyorum:
” Hedef 7
İNGİLİZCİ TIP FAKÜLTESİNİN AÇILMASI
Kişi basına düsen hekim sayısı bakımından ülkemiz iyi bir noktada bulunmuyor. Sağlık Bakanlığı bu sorunun çözümü için Tıp Fakültelerinin kontenjanının artırılmasını gerekli görüyor. Erzurum coğrafi ve stratejik bakımdan önemli bir coğrafyada yer almaktadır. Avrasya, Türk Cumhuriyetleri ve Irak’a yönelik olarak çağdaş sağlık hizmetleri için şehrimiz elverişli bir merkezdir.
Önümüzdeki 10 yıl içinde gerekli sağlık altyapısı tamamlanan Erzurum, bölgenin uluslar arası sağlık merkezi olabilecektir. Sağlık hizmetlerinin yanı sıra termal imkânların bu alanda kullanılması da bu alandaki cazibemizi artıracaktır.
…
Özellikle Irak’ta büyük bir hasta potansiyeli mevcuttur. Türk hekimliğinin ve hastane isletmeciliğinin geldiği nokta bu hasta kitlesinin şehrimizde tedavisini mümkün kılmaktadır. Bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik olarak bir yandan tesisleşme yolunda adımlar atılırken, diğer yandan da İNGİLİZCE eğitim verecek ikinci tıp fakültesi açılmalıdır. Bu fakültede İngilizcenin yanı sıra TÜRK LEHÇELERİ ve BÖLGE dilleri de yardımcı lisan olarak okutulmalıdır.
İkinci Tıp Fakültesi, TÜRK CUMHURİYETLERİ, RUSYA, İRAN VE IRAK’TAN öğrenci kabul ederek uluslar arası hüviyet kazanmalı, bu ülkelerle öğretim üyesi mübadelesi cihetine gidilmelidir.
Böyle bir girişim sadece ticari ve bilimsel yararlar sağlamakla sınırlı kalmayacak, bölge ülkelerinin kaynaşmasına yardımcı olabilecek siyasi sonuçlar da doğuracaktır.
İstanbul, Ankara ve İzmir’de birden fazla Tıp Fakültesi bulunmaktadır. Erzurum için de böyle bir fırsat imkân dâhilindedir.”
TRT Anadolu’da dile getirdiğimiz ‘İngilizce Tıp Fakültesinden’ maksadımız bu idi.
İngilizce Bölümü son derece önemsiyoruz ve müstakil bir Fakültenin zorluğunun farkındayız.
Ancak, nihai hedefin bu olması gerektiğinin altını bir kere daha çiziyoruz.
Sayın Rektörün Bilimsel Ufku ve İdari basireti bu konuda bize umut veriyor. Gerekli Siyasi desteği bulabileceği iyimserliği içinde olduğumuzu da belirtmek istiyorum.
***
Bu gelişmeleri kaleme alırken düşünmeden edemedim.
Büyük hayalleri olmayan şehirler, hayalleri prangalı kötümser insanlar gibi ellerini ovuşturup durmakla zaman geçiririler.
Öte yandan, gerçekleşmesi mümkün olmayacak uçuk hayallerle oyalanan şehirlerin akıbeti, hayalperest insanların kötü sonlarıyla aynıdır.
Demek ki, kalkınma yolundaki şehirlerin hayal güçleri ile aksiyon kabiliyetleri, kuşun iki kanadı gibi bir birini dengelemeli.
Bizim şehir kalkınması yolunda elbette büyük hayallerimiz,
Bu hayallerimizi bıkıp usanmadan yazıyoruz. Dostlarla paylaşıyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz.
Bazen dostlar ‘biz söyleyip duruyoruz, siz yazıyorsunuz. Peki ya sonuç?’ serzenişinde bulunuyorlar. Ben de onlara ‘fikirlerimiz, ilgili yerlerde mutlaka karşılık buluyor.
Biz, ilgililerin pişirdiği çorbaya baharat ekleyip, tuz atıyoruz. İşimiz bundan ibaret, fikirlerimiz at unut füzesi gibidir. Atar, rampadan geri çekiliriz, emin olun o fikirler sese ve ısıya duyarlı füzeler gibi mutlaka hedefi yakalar…’
İnanın, gerçekten de öyle oluyor. Siyaset ve bürokrasinin dokuduğu nice hizmet kumaşında fikir desenlerimizi görüp mutlu oluyoruz.
Vahdet Nafiz AKSU
Bir yanıt yazın