şimdilik müteahhitten bir haber yok ama olayın üzerini örten sis perdesi yavaş yavaş kalkmaya başladı. Kuşkusuz ki, olayın tamamı yargı sürecinde tüm detaylarıyla açığa çıkacaktır. Şimdilik yan yana konulduğunda, ciddi ipuçları veren parçalar var…Buna göre, müteahhit Bayram Karabacak altı adet hayali işten ötürü, Özel İdare’den bir milyon dört yüz bin lira civarındaki parayı cukkalarken, kendisine içeriden üç memur yardım etmiş. Yani bu vurgunda Karabacak tek değil; suç ortakları var… Palandöken, dünkü manşetinde bu soruya cevap aramış ve “Bayram Karabacak’a içeriden kimler yardım etti?” diye sormuştu. Bu soru, gün içerisinde aradığı cevabı buldu: Müteahhit Bayram Karabacak, olayın ortaya çıkmasından sonra, yaptığı itirafta sahte imzaları kendisinin attığını, ancak içeriden de ciddi biçimde destek aldığını söylüyor. Hatta aynı itirafta, kendisinin bu para içerisinden sadece iki yüz bin lira aldığını da söyleyen Karabacak, paranın büyük bölümünü memurlara pay ettiğini anlatıyor. Şimdilik itirafın ikinci bölümü yalan çıktı. Zira bankalardaki hesap hareketlerinde, söz konusu paranın Karabacak’ın hesabına geçtiği ve oradan da bazı kişilere dağıtıldığı anlaşılıyor. Fakat, “İçeriden bana üç kişi yardım etti” şeklindeki itiraf giderek güçleniyor. Şu anda soruşturma tüm hızıyla devam ediyor. Savcılık ilgili birimlerdeki yöneticilerin ifadelerini almaya başladı. İlerleyen günlerde, vurgunun nasıl ve kimler tarafından yapıldığı anlaşılacak. Şimdilik etrafta çeşitli spekülasyonlar var; ancak genel kanaat şu: Özel İdare geçmişte buna benzer birçok talana sahne oldu! Doğru ya da yanlış; bilmiyoruz… Bilinen odur ki, Özel İdare’nin kısa aralıklarla ikinci kez bir yolsuzluk olayına sahne olmasıdır. Ve başka iddialar da havada uçuşuyor. Bu sebeple aklı başında herkes, ilgili bakanlıktan Özel İdare’yi 2005 yılından beri denetlemesini istiyor. İlk bakışta iki büyük yolsuzluk çıkan bir kurumda, muhtemelen başka vurgun ve talanlar da vardır. Bu da ancak Başbakanlık müfettişlerinin etraflıca incelemesi sonucunda ortaya çıkabilir. Dün de altını çizmeye çalıştığımız gibi, müteahhit Bayram Karabacak sahte evrak düzenleyip yöneticilerin imzalarını taklit ederken, kaleyi içeriden fethetmiş! Bu kişilerin bulunup yargıya teslim edilmemesi halinde, Özel İdare bundan sonra da soyulmaya devam edilecektir. Bu sebeple gerek idari soruşturmada gerekse yargı sürecinde, müteahhit Karabacak’ın, suç ortakları teker teker saptanmalıdır ki, başka kurumlar da kendisine çeki düzen versin. Gerçi tersi durumlar da zaman zaman olabiliyor. Misal; aynı Özel İdare’de vaktiyle memur olarak çalışan bir kişi, zimmetine 250 bin lira geçirdiği için, memuriyetten çıkarılmış ve yargıya teslim edilmişti. Şayet bu olay Özel İdare’de bir ibret sebebi olsaydı, muhtemelen Karabacak’ın içerideki suç ortakları böylesine pervasız olamazdı. Garip rastlantıya bakın ki, Bayram Karabacak olayında da, aynı memurun parmağı çıkıyor. 2006 yılında henüz Özel İdare’de çalışıyor olan o memur, bir yıl sonra görevden uzaklaştırılıyor. Ve bu memur Karabacak’la olan bağlantısını da inkar etmiyor. İtirazı aldığı miktar konusuna… İçerideki üç suç ortağından biri, belli olduğuna göre çok yakında diğer kişileri de tanımış olacağız. Henüz soruların tamamı cevap bulmuş değil… Evraklardaki imzaların kaçı gerçek, kaçı sahte ve suç ortağı gerçekte kaç kişi? Bayram Karabacak, “Ben bu paranın en fazla üçte birini aldım, diğerini pay ettim” diyor. Her ne kadar bu beyanın gerçek olmadığı, banka hesaplarından anlaşılıyor olsa bile, olayın tamamını aydınlatmaya yetmiyor. Soru çok, ama sorudan daha çok da spekülasyon var… Bekleyip sonucu hep birlikte göreceğiz… |
Bir yanıt yazın