Hz. Ali anlatıyor:

“Bir gün Ömer’i, binekli olarak ve telaş içinde, hızlı hızlı giderken gördüm;
“Ya emire’l-müminin nereye gidiyorsun?” diye sordum.
“Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum” diye cevap verdi.
O zaman ben: “İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olanlara ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!” dedim. Bunun üzerine şöyle konuştu:
“Hz.Muhammed aleyhissalatü vesselamı, hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, Fırat’ın kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer’den sorulur!”

Sorumluk ve adalet Hz. Ömer’de böyle vücut buluyor. İslamiyet’in sorumluluk anlayışı böyle. Nehir kenarında kaybolan bir koyunun hesabının bile idareciden sorulacağına işaret ediyor. Peki 7 metre derinliğindeki gölette feci şekilde boğularak can veren 5 TEDAŞ işçisinin hesabını kimden soracağız?

Bakan Yıldız doğru söylüyor da, ölen işçinin oğlu yalancı mı(?)  

Erzurum’un Aşkale ilçesinde Karasu-2 HES barajı göletine, enerji nakil hattındaki arızayı gidermek için giren ve bindikleri havuz bisikletinin alabora olması üzerine feci şekilde yaşamını yitiren 5 TEDAŞ görevlisinin ölümünün ardından tutuklanan İşletme Müdürü Tuncer Yeşilyurt tahliye edildi.

Yeşilyurt’un tahliyesinde, durumu meclis gündemine taşıyan MHP Erzurum milletvekili Oktay Öztürk’ün soru önergesine Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın verdiği cevap etkili oldu. Yıldız cevabında  “Arızanın giderilmesi için kurumda hiç kimsenin işçilere talimat vermediğini, işçilerin kendi inisiyatiflerini kullanarak gölete girdiklerini, aslında dışarıdaki direklerle o arızanın giderileceğinin anlaşıldığı” söyledi. Tuncer Yeşilyurt’un avukatı, mahkemenin tutuksuz yargılama kararında bu cevabın etkili olduğunu söylüyor. Yani mahkeme heyeti bakan Yıldız’ın söylediklerine itibar edip, Babası ölen Arif Arifoğulları’nın “ babamı günlerce  arızayı gidermesi için zorladılar” ifadelerine itibar etmedi.

Bakan Yıldız’a soru.

Bakan Yıldız bu ifadelerini nasıl delillendiriyor merak ediyorum? Bakan Yıldız’ı işçilerin canını tehlikeye atarak, hiçbir güvenlik tedbiri almadan, görev aşkıyla, buz tutmuş gölete, derme çatma bir bisikletle girmesi olayını “inisiyatif  kullanmışlar” diyerek kim, nasıl ikna etti? Sayın Yıldız’a bir soru’da ben sormak istiyorum ve cevabını gerçekten çok merak ediyorum; Göletin ortasında elektrik direğinin işi ne? TEDAŞ görevlileri “inisiyatif” kullanıp direği oradan kaldırmamış mı yoksa(?) Gölet su tutmadan evvel o direk oradan kaldırılamaz mıydı(?) Bu kadar mı acildi göletin su tutması?

Bir değil bir çok sorumlu var.

Yanlış anlaşılmasın bu tahliye kararından rahatsız değilim. Çünkü beş işçinin ölümüyle ilgili beklide en son ceza alacak isim İşletme Müdürü Tuncer Yeşilyurt, ona sıra gelene kadar bir çok sorumlu var. Daha öncede söyledim bir daha söyleyeyim. O direk oradayken göletin su tutmasına izin veren DSİ, direği oradan kaldırmayan TEDAŞ, Yaklaşık bir saat buz gibi suda yaşama mücadelesi veren işçilerimizi kurtaramayanlar.

Ölenleri suçlamak kolay

Biri çıkıp da “ Evet kardeşim, bu ölümlerde ihmal, kusur ne ararsanız var. Sorumlular kimler ise gerekli cezaları alacak” diyemiyor. Neymiş işçiler “inisiyatif” kullanmışlar. Ölenleri suçlamak bu kadar kolay tabi. Çünkü kendilerini savunamıyor. “ Biz deli miyiz, buz gibi suya, can yeleksiz, derme çatma bir bisikletle girelim. Allah bize akıl vermemiş mi? Sayın bakan sen görev aşkıyla o gölete girersen bizde gireriz” diyemiyorlar. Bütün suç ölen işçilerin diyerek onları bir kez daha öldürdüğümüzün farkında değiliz. Ölen işçilerimizi adeta aptal yerine koyup oturdukları koltuklara sıkı sıkıya yapışanlar dünyada sorulmayan hesabın kıyamette  sorulacağının farkında değiller. Merak ediyorum gece yastığa başlarını koyduklarında rahat uyuyabiliyorlar mı?  Ne diyordu Hazreti Ömer;
“Kenar-ı Diclede bir kurt kapsa koyunu,
Gelir de adl-i ilâhi Ömer’den sorar onu!”

Başbakan olaya sahip çıkmalı

Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanı ve başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu feci olayın üzerinin kapanmasına ve sorumluların hiçbir şey olmamış gibi arz-ı endam etmesine müsaade etmeyeceğine inanıyorum. Birçok konuda samimiyetine inandığım ve adil olacağını düşündüğüm başbakan Erdoğan, bu beş işçinin ölümünde sorumluların bulunup cezalandırılması için elinden gelen gayreti gösterir. 29 Haziranda yapılacak il kongresine katılmak için Erzurum’a gelecek olan Başbakan’a birileri “inisiyatif” kullanıp, 5 işçimizin hangi şartlarda öldüğünü bütün çıplaklığıyla anlatmalı. Öyle görünüyor ki başbakanın dikkati bu meseleye çekilmezse konunun üzeri kapatılacak.