Organ mafyasını çok duydukta bu organ simsarları nerden çıktı demeyin, burası Türkiye. Bir iş hakkı ile yapılmadan yurdum insanı onun üçkâğıdını bulur mutlaka. Tıpkı bu olayda olduğu gibi. Türkiye yasal yollardan organ naklinde dünya sıralamasında iyi yerde, Erzurum ise Türkiye de ilk sıralarda.
Bunu bilen özel hastaneler pazarlamacı diyebileceğimiz kişileri bünyesine alıp tabir yerinde ise simsarlık yaptırıyor. Kendine gelen hastalarla yetinmeyen gözü dönmüş hastane yöneticileri, bu simsarları en çok organ nakli yapılan illerdeki hastanelere gönderip hasta çalıyor. Nasıl mı? Anlatayım.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Organ Nakli Merkezi Türkiye de bu konuda söz sahibi. En fazla karaciğer ve böbrek nakli bu merkezde yapılıyor. Kendilerini işlerine adamış bir avuç insan, hayatların kurtarılmasına vesile oluyorlar. Vakitlerini evlerinden çok ameliyathanede geçiren bu kahramanlar, haftada en az bir kez karaciğer birkaç kez de böbrek nakli yapıyorlar. Nakillerdeki bu artış batıdaki özel hastanelerin iştahını kabartıyor.
Hipokrat yeminlerini cüzdanlarının arasına sıkıştıran bu insanlar, gönderdikleri simsarlar vasıtası ile Erzurum’da bir süre bilgi toplayıp daha sonra hastalarla temas kuruyorlar. Hayatta kalma mücadelesi veren vatandaşlara yeni bir organ vaat edip üstüne para bile teklif ediyorlar. Kandırdıkları hastaları kendi merkezlerine gönderip hasta başına komisyon alıyorlar. Peki, bunu niye yapıyorlar dersiniz. Sağlık Bakanlığı yapılan organ nakline 45 bin lira ile 80 bin lira arasında para ödüyor. Hasta sayısı ne kadar artar ise bakanlıktan aldıkları ödenek o doğrultuda yükseliyor.
Öncelikle bu simsarların tuzağına düşen vatandaşları uyarmak isterim. Karar vermeden önce organ naklindeki doktorlara mutlaka danışın. Doktorunuz sizleri en iyi ve doğru şekilde yönlendirecektir. Sonra üzülen siz olursunuz.
Üniversite hastanelerinden yalnızca hasta çalmakla yetinmeyen özel hastaneler, birde organ naklinde başarılı olan doktorları inanılmaz yüksek paralarla kendi hastanelerine transfer ediyorlar.
Para uğruna hastalarını yüzüstü bırakıp bu hastanelere giden o koca koca profesörler, Organ bekleyip hayata tutunmaya çalışan o çaresiz insanların üzerinden para kazanıyorlar. Geride kalan cefakâr doktorlar ise eksik imkân ve kadroya rağmen hayat kurtarmaya devam ediyorlar.
Özel hastanelere bilmeden umut yolculuğuna çıkan çaresiz insanların o koca şehirlerde yaşadığı rezillik inanın anlatılır gibi değil. Nakil yapıldıktan sonra hasta adeta kaderine terk ediliyor. Hastane parasını alıyor, hastaya güle güle diyor. Nakil sonrası oluşabilecek komplikasyonlar göz ardı edilebiliyor. İş yine buradaki vefakar doktorlara kalıyor.
Allah aşkına bunun hırsızlıktan ne farkı var. Hadi gözünü para hırsı bürümüş bu insanları anlıyoruz da o Hipokrat yemini etmiş, çok değerli! Profesörleri anlamak zor. Özel hastanede çalışmak elbette suç değil, en doğal hakları. Benim itirazım çaresiz insanların sırtından götürülen paralara.
Sağlık Bakanına aleni suç duyurusunda bulunuyorum. O simsarları çekin acılı insanların üstünden. Erzurum hastanelerindeki çantacıları tespit edin. Kim ne kazanacaksa kazansın, ama bunu halkın kanı üzerinden yapılmasına izin vermeyin. Ben sağlık Bakanı Sayın Akdağ’ın böyle bir kepazeliğe göz yumacağını sanmıyorum, en kısa sürede bu konuda gerekenin yapılacağına inancım tam.
Bir yanıt yazın