Erzurum Atatürk Üniversitesi Türkiye’nin ilk üniversitelerinden biridir. Onlarca fakültesi, binlerce öğrencisi, koca bir yerleşkesiyle Türkiye’nin sayılı üniversitelerinden biri olan Atatürk Üniversitesi’nin ne kadar büyük olduğu, ya da binlerce öğrencisinin olması çok da bir şeyi değiştirmiyor. Önemli olan bir üniversiteden mezun olanların iş alanında ne kadar kabul gördüğüdür. Bir kaç fakülte dışında maalesef Atatürk Üniversitesi bu anlamda kabuğunu kıramamış eğitim kurumu olarak karşımıza çıkıyor. Bizim yere göğe sığdıramadığımız üniversite, yapılan bir araştırmada ‘en yenilikçi üniversite’ sıralamasında ne yazık ki ancak 33’üncü olabildi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca hazırlanan ‘Türkiye’nin en girişimci ve yenilikçi 50 üniversitesi’ sıralamasında Sabancı Üniversitesi birinci olurkenODTÜ, Bilkent, Özyeğin ve İTÜ ilk 5 içinde yer aldı. Hiçbir üniversitenin 100 tam puana ulaşamadığı listede, ülke genelinde yer alan 168 üniversiteden 42 tanesi değerlendirme dışı kaldı. 126 üniversite endekse girebilmek için yarıştı. Ancak sadece 50 üniversite sıralamaya girebildi. İlk 50 üniversiteden 35’inin devlet üniversitesi olması ise dikkat çekiyor.
Bu 50 üniversite içinde Atatürk Üniversitesi ancak 33’üncü olabildi. Düşünün ki Kocaeli İleri Teknoloji Enstitüsü bile Atatürk Üniversitesi’nin önüne geçti.
Belki bazıları bu sıralamada üniversiteyi iyi bir noktada görebilir. Ama son yıllarda Atatürk Üniversitesi’nin yaşadığı kan kaybı ortadadır. Yıllar evvel övündüğümüz üniversite hastanesi ve birbirinden yetenekli profesörler vardı. Onlarda değişen sağlık politikaları gereği parayı tercih edip üniversiteyi terk etti. Geriye kalanlar ise ellerinden geleni fazlası ile yapmaya gayret ediyor. Koca üniversite hastanesi asistan bulmakta zorlanır hale geldi.
Mesela şöyle bir hafızanızı yoklayın, ülkede bir mesele olduğunda haber televizyonlarında sayısız üniversitelerden görüş belirten profesörler çıkar, o konu hakkında halkı aydınlatır, görüşünü bildirir. Bu kimi zaman terör olur, kimi zaman ekonomi veya yeni hazırlanan Anayasa. Siz hiç Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden bir profesörü ekranlarda gördünüz mü? Ben bir gazeteci olarak maalesef göremedim. Hatta röportaj vermekten korkan profesörlere şahit oldum.
Bu olay da yalnızca şuan ki yönetimi suçlamak haksızlık olur. Bugüne kadar bir türlü öne çıkamamış bir üniversitemiz var. Bu duruma gelmesinde geçmiş yönetimlerin de payı var. Son dönemde Teknokent diye bir şey kuruldu. İş merkezinden öteye gitmeyen Teknokent bile yenilikçi olmamıza yetmedi demek ki.
Atatürk Üniversitesi son yıllarda batı illerinden çok az öğrenci almaya başladı. Neden? Çünkü bir 9 Eylül Üniversitesi ve bir Hacettepe Üniversitesi kadar popüler değil de ondan. Öğrenci kendi ilinde açılan yeni üniversiteyi bu üniversiteye tercih ediyor. Yani ikisi arasında reel hayatta farklılık görmüyor. Amacım asla ayrımcılık yapmak değil fakat hakikat şu ki, Erzurum Atatürk Üniversitesi’ni artık genelde Doğu’lu ve Güneydoğu’lu öğrenciler tercih ediyor. Eğer o öğrencilerde başarı sağlamamışlar ise üniversiteli işsizler ordusuna katılıp memleketine geri dönüyor. Belki bakanlığın yaptığı bu puanlama çok önemli olmayabilir ama bana göre üniversite yönetiminin bu olayı çok önemsemesi ve her yıl çıtasını biraz daha yükseltmesi gerekir.
Bilimsel yayınlara daha fazla önem vermeli, kadrolaşma yaparken ahbap çavuş veya cemaat ilişkisinden uzak durmalıdır. Bilim adamlarına sahip çıkmalı, hatta başka üniversitelerden bilim adamı transfer etme yarışına girmelidir. Başarılı hocaların önü açılmalı, gelecek nesillerin okuyup adam olması için topraklarını hiç düşünmeden bağışlayan dedelerimize ve onların varislerine, çift başlı kartalı kendine sembol edinmiş üniversite yönetimlerinin borcu vardır.
Bu borç ancak üniversitede verilen eğitim kalitesini artırarak gerçekleşir.
Bir yanıt yazın