Kış turizmi, kültür turizmi, sağlık turizmi, spor turizmi. Bu başlıklar Erzurum ‘un kalkınmasında, ekonomik gelişmesinde hedef seçilen adımlar.
Bunların arasında şüphe yok ki son zamanlarda sağlık turizmi dikkat çekiyor. Şuan Erzurum’da iki özel hastane var. Ayrıca biri üniversiteye ait iki tane de kamuya ait olan Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Palandöken Hastanesi kentimizde sağlık hizmeti veriyor.
Bu hastaneler bölge insanının sağlık alanında ihtiyaçlarını karşılıyor. Bir günde binlerce hasta bu hastanelere başvuruyor. Hangi saatte giderseniz gidin, iğne atsanız yere düşmez. Bazı sağlık merkezleri kapasitelerinin çok ama çok üstünde çalışıyor.
Hastanelerin fiziki şartları övgü alacak kadar iyi. Hem Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, hem de yeniden inşa edilen Yakutiye Araştırma Hastanesi adeta yıldızlı oteller konforunda, bunda hem fikiriz. Ancak uzman doktor, hemşire ve asistan doktor açığımız ciddi boyutlarda. Tıp fakültelerinden mezun olan doktor adayları asistan olmak yerine, Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta dönüşüm projesi kapsamında açtığı aile hekimliklerine gitmeyi tercih ediyor. Öyle ki her semtte bulunan bu merkezlerde doktor fazlasına bile rastlamak mümkün.
Hastanelerin acil servislerinde hemşire sayısı az olduğu için enjeksiyonları pansuman kadrosunda çalışan kişilerin yaptığı yönünde iddialar var. Tüm bunların gölgesinde iş başında olan ekibin özverili çalışmaları elbette göz ardı edilemez.
Erzurum Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Prof.Dr. Fazlı Erdoğan’ın basın toplantısında yaptığı konuşmasını dikkatle inceledim. Eğer sağlık turizmini geliştirmek istiyorsak, mutlaka komşu ülkelere açılmamız gerektiğini vurguluyor. Şuan başka ülkelerden gelen hasta sayısını yeterli bulmuyor, tanıtımın şart olduğunun altını çiziyor. Tespitlerine harfiyen katıldığımı öncelikle belirtmek isterim. Ancak sistemin bu haliyle, bu işin altında kalkamayacağını da peşinen söylemeliyim. Yıllarca Doğu’dan İran’a akın akın hasta gitti. Neden? Çünkü orada başlı başına kalp ve damar hastalıkları hastanesi vardı. Ve bünyesinde çok fazla uzman barındırıyordu. Ve neredeyse Türkiye’nin yarı fiyatına sağlık hizmeti alabiliyorlardı.
Eğer Ortadoğu ve Kafkasya’dan hasta istiyorsak mutlaka Erzurum’un bir ayrıcalığı ve cazibesi olması lazım. Onkolojide, estetikte, kalp ve damar hastalıklarında en az 5 adım önde olmamız gerekir. Sağlık Bakanlığı’nın bu işe ciddi bir şekilde eğilmesi elzem gibi görünüyor. Zira Erzurum tam bir kavşak konumunda bir il. Hiçbir tanıtım yapılmadan bu kadar sağlık turizmi adı altında hasta geliyorsa, tanıtım yapıldığında bu oranın ne kadar artacağı ortadadır. Azerbaycan’dan, İran’dan Erzurum’a gelecek olan yabancı hasta önce İstanbul’a, sonra Erzurum’a gelmek zorunda kalıyor. İstanbul’a giden neden Erzurum’a gelsin? İstanbul’da hastanenin, uzmanın, konaklamanın kralı var. Olayın sözü şudur. Yerel imkanlarla, özverili çalışma ile ancak bu kadar oluyor, bundan sonrası için ulusal bütçeden destek şarttır.
Bir yanıt yazın