Kimseyle polemiğe girmek gibi bir niyetim yoktu, ancak dün bu sütunda yayımlanan “Alın size iki bomba gibi haber” başlıklı yazımız üzerine, gelen akla ziyan yorumları okuyunca, cevap verme ihtiyacı duydum. Aslında bugün şu “havalimanı” skandalını yazmaya niyetlenmiştim. Gerçi sağ olsunlar arkadaşlar gayet çarpıcı bir haberle, dün Palandöken’de neyin ne olduğunu ortaya koymuşlardı. Bizler de bu vesileyle öğrenmiş olduk ki, aslında tabelasında “havalimanı” yazılı olan meydanın, sıradan bir havaalanından hiç bir farkı yokmuş.
Yani zaman zaman yabancı uçaklara hizmet verilmesi, tamamen “geçici” bir durummuş. Çünkü baksanıza ne gümrük memuru var, ne de kadro; hatta gümrük işlemlerinin yapılabileceği bir oda bile yok… Ayrıca Avrupa’daki havalimanlarında, Erzurum Havalimanı olarak değil, havaalanı olarak geçiyor.
Nasılsa bugün haberin devamını okuyacaksınız; biz en iyisi mi şu yorumlara bir cevap verelim…
Öncelikle şunu belirtelim: Erzurum’un istikbalinin parlak olacağı yönündeki tahminler, beni ziyadesiyle sevindiriyor tabii ki…
Bu durumun zamirinde de siyaset aramıyorum. Kaldı ki, bu gelişmeye hangi parti veya hükümet de sebep olursa minnet duyarız…
“İki güzel haber” demiştik dün…
Bu güzel haberlerden birini Devlet Bakanı Ali Babacan veriyordu, öteki de İstanbul Ticaret Odası’nın raporundan alınmıştı. Yani her iki haber de bizim dışımızda cereyan eden gelişmelerdir. Ne Bakan Bey’e “şöyle konuşun” deme lüksümüz var, ne de İTO’nun raporu üzerinde bir tasarrufta bulunabiliriz.
Meraklıları internete girip her iki konu hakkında da bilgi sahibi olabilir.
Gerçi dün sağ olsun üstat gazeteci kıymetli büyüğümüz Demir Bilirdönmez, nezaket gösterip bendenizi aradı ve İTO’nun raporuyla ilgili basında çıkan haberlerin tarihini verdi. Ayrıca, 2004 yılında yine İTO tarafından hazırlanan başka bir raporda da benzer bir öngörünün yer aldığını bu vesile ile Demir Bey’den öğrenmiş olduk. Bu ek bilgi için de Demir Bilirdönmez’e teşekkür ediyoruz.
Niyedir bilmiyorum ama anlaşılan o ki, bazı çevreler Erzurum’a dair olumlu her gelişmeden acayip biçimde rahatsız oluyorlar. Güya hem Erzurum için gözyaşı döküp duruyorlar, hem de müspet her adımın arkasında bir komplo arıyorlar.
Kabul ediyoruz; sıkıntılarımız da var, büyük açmazlarımız da…
Ama bu hal, Erzurum’un hep böyle kapana sıkışıp kalacağı anlamına gelmez ki…
Baksanıza birbirinden bağımsız iki önemli kurum, biri Devlet Bakanlığı, diğeri İTO, Erzurum’a dair yüreklerimize su serpecek öngörüde bulunuyorlar. Niye bu haberlere sevinmeyecekmişiz anlamak imkansız?
Adam mesajında aynen şöyle diyor:
“Erzurum halkını kandırmayın, bütün bu yazdıklarınız hükümete yağ çekmek için yapılan birer yağcılıktır”
Gelin siz olun bir şey söyleyin haydi…
Bendeniz sadece “el insaf” diyorum.
Yahu ben vekil miyim, iktidar partisi temsilcisi miyim ya da hükümete yağ çekme gibi bir vazifem mi var?
Sonra bu nasıl yağcılıktır ki, aynı gün gazete manşetten, hükümetin canını sıkabilecek iki çarpıcı haber veriyor:
“Sadece adı havalimanı”
“Sadakaya dönüştü”
Hani şu KUDAKA var ya, bu da işte o haberdi…
Bütün bunların dışında, bu gazeteyi fazla değil üç beş ay takip eden bir vicdan sahibi Palandöken için ‘şuranın sesi’, ‘buranın adamı’ diyemez. Çünkü Palandöken temiz sicili ve adam gibi duruşuyla zaten bu yakıştırmaların çok ötesinde bir yerdedir.
Evet; bendeniz bu şehir adına nerede olumlu bir haber veya gelişme görsem çocuklar gibi neşeleniyor ve yarınlara dair ümitlerimi tazeliyorum.
Biliyorum ki, er ya da geç bu olumlu haberler mutlaka hayatın pratiklerine geçiyor.
Kendi çalışmalarımdan zaten bire bir tanığım, başka gelişmeler de bizi hiç yanıltmadı.
Sorunlarımızın olması ayrı, iyi şeylerin olabileceği ihtimali başka bir şeydir.
Biz bu şehri, timsah gözyaşı dökerek sevenlerden olmadığımız için, ağlamak yerine iyiye ve güzele doğru yol almanın mücadelesini veriyoruz.
Dolayısıyla, öküzün altında buzağı arayanlar için, bu gelişmeler hoş olmayabilir.
Neyse ki, okuduğunu adam gibi anlayanların sayısı çoğunlukta da, bu karaçalanlara meydan büsbütün kalmıyor.

Mehmet Şener