MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » İhsası reyde bulunuyorum…
Mehmet Şener
İhsası reyde bulunuyorum…


Ben Recep Akdağ’ın hizmetlerini beğeniyorum. Zor bir seçimle karşı karşıya olduğumu da biliyorum, gelecek salvoları da… Buna rağmen ilk cümlemin arkasındayım… Kimseyle aşık atma yarışında değilim… Dün olduğu gibi, bugünde doğru bildiklerimizi ve doğru olduklarımızı yazmaya, yanlışları da şiddetle eleştirmeye devam edeceğiz.Ne AK Parti’nin bir mensubuyum, ne de muhalifi… Sadece vicdan sahibi bir gazeteciyim. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek üzeredir düsturumuz…
Büyük şair merhum Akif, “Gelenin keyfi için geçmişime sövemem” demişti ya, biz de birileri bizi itham edecek diye, hakikati çarpıtamayız.
Misal; sağlık alanında 2002 ile 2009 yılları arasındaki farkı, gelişmeyi ve iyileşmeyi nasıl yok sayacağız. İster Bakan Akdağ’ı sevelim ister siyaseten muhalifi olalım…
Önce vicdan ve izan sahibi olmalıyız.
Bu şehirde, hem de Osman Durmuş’un Sağlık Bakanı olduğu bir dönemde, ambulans veya ücretsiz ameliyat neredeyse Kafdağı’nın arkasındaki Anka kuşu gibi insanlara uzaktı. Diyelim ki, ambulans çağırmak istediniz, ya şoförü kayıptı, ya da aracın mazotu yoktu.
Haksızlık etmeyelim; Türkiye oradan geliyor bugünlere…
İşte bu sebeple, bendeniz bazı meslektaşlarımdan farklı olarak diyorum ki, siyasi polemik ve rey uğruna gerçekleri, alınan mesafeyi inkar etmeyelim.
Ayrıca Recep Akdağ, bu memleketin bir evladıdır ve bu memlekete hayli önemli hizmetlerde bulunmuş bir siyasetçidir. Kusura bakmasın kimse, filanca beyin hatırı için de bendeniz hemşerimi kurda kuzu ettirmem…
Bugün Palandöken’deki haberde etraflıca bilgi sahibi olacaksınız ancak bendeniz sadece bir iki rakam vermekle yetineceğim…
2003 yılı öncesi ile mukayese edildiğinde, geçen bu süre içinde Erzurum’da şöyle bir gelişme oldu sağlık alanında:
Toplam sağlık personeli sayısında yüzde elli, diş hekimi sayısında yüzde elli, pratisyen hekim sayısında yüzde otuz, uzman hekim sayısında ise yüzde yüz otuzluk bir artış olmuş…
Ayrıca 9 ilçeye hastane yapılmış ve Erzurum’da istenildiği zaman 600 yatak kapasitesine ulaşabilecek 400 yataklı muhteşem ve modern bir sağlık üssü kuruldu:
(Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi)
Yine geçen bu süre içinde Erzurum’da sadece 66 olan sağlık ocaklarındaki muayene oda sayısı, 229’a yükselmiş.
Haberi okuduğunuzda ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız…
Biz şimdi bu rakamları verdik diye, Allah aşkınıza hükümete veya Akdağ’a yağ çekmiş mi oluyoruz.
Hakikat bu…
Parası olmadığı için, hastaların kapı dışarı edildiği bir süreçten bu noktaya geldik… Hoş geçmiş yıllarda hiçbir şey yapılmadı, her şeyi Akdağ yaptı da demiyoruz. Bu bakış düpedüz akıl tutulması olur.
Bizim dediğimiz şudur: Geçmişte çok iyi hizmetlere rağmen, Akdağ’ın Sağlık Bakanı olmasıyla birlikte, bu hizmetler inanılmaz boyutlara ulaştı.
Erzurum da bunun en yakın tanığıdır.
Merhamet iyi bir şeydir.
Bu şehirde ambulans helikopter var ve artık hiçbir hasta kırsalda araç ulaşamadığı için ölmüyor. Yahu şu bile başlı başına büyük bir devrim değil midir?
Ayrıca bu memlekette 112 istasyon sayısı 8’den 23’e, ambulans sayısı da 9’dan 32’ye çıktı. Biz şimdi kalkıp “hayır bunlar olmadı” mı diyeceğiz.
Sağlık alanında bu ülkede birçok kimsenin rüyasında dahi göremeyeceği çaptaki büyük işler kuvveden fiile geçti. Ve iftihar duyuyorum; bu devrimi gerçekleştiren kişi de bir hemşerimiz ve bu toprakların bir evladı…
Gazeteci olarak biz Osman Durmuş’un Sağlık bakanlığı dönemini de yaşadık. Muhterem, başhekim azarlamayı, hastane basmayı marifet saydı hep… Ne bıçak parası umurundaydı, ne de hastanelerin rezil hali…
Bugün aynı Osman Durmuş, Akdağ’a hücum ediyorsa, ben zerre kadar düşünmeden Recep Bey’in yanında saf tutarım ve Allah şahit bunu da asla siyasi saikle ya da şövenist bir duyguyla yapmam…
Doğru işler yaptığı için Akdağ’ı destekliyorum…
Yahu sıradan bir sağlık ocağı dahi bulunmayan ilçelerimiz bugün yataklı hastanelere kavuştu. Bunu yok saymak insafsızlık olmaz mı?
Sadece Erzurum da değil elbet, ülkenin dört bir yanında bu gelişmeler yaşandı. Zaten sadece Erzurum olsaydı, Akdağ da ülkenin Sağlık Bakanı olamazdı ve AK Parti de bu büyüklükte bir sonuç alamazdı.
Erzurum bugün, “sağlık merkezi” olma yolunda emin ve hızlı adımlarla ilerliyor.
Acaba Akdağ Erzurumlu olmasaydı, bu imkana sahip olabilir miydik?
İnsaf, izan ve merhamet imanın yarısı eder.
Daha fazlasını istiyoruz, bunlar az oldu demek ayrı şeydir, hiçbir şey yapılmadı demek ayrı…
Bizim itirazımız inkarcılara ve hakikati çarpıtanlaradır. 
Yoksa, daha fazla hizmet olamaz mıydı diyenlere karşı değiliz. Zira biz de aynı şeyi söylüyoruz: Sayın Akdağ daha fazlası olsun…
Ne çabuk unuttuk, neredeyse bir yıl sonrasına MR günü verildiğini…
Ne çabuk unuttuk, bu şehirde doğum esnasında bakımsızlıktan ölen insanları……
Bugün öyle bir doğum ve çocuk hastanesi var ki Erzurum’da, hakikaten dostun düşmanın imrenerek baktığı bir seviyede…
100 yataklı Onkoloji hastanesi az bir şey midir?
Hatırlayınız lütfen diyaliz hastalarının hangi zorlukları yaşadıklarını… Bugün ise artık ilçe bazında diyaliz hastaları hizmet alıyor.
Hastalar doktor muayenehanelerinde düpedüz soyuluyordu, bugün ise doktor-hasta arasında para ilişkisi sona erdi, (Gerçi hala namussuzluk edip para isteyenler var) Az bir şey midir bu?
Bazıları bugün “Ah Numune, vah Numune Hastanesi” deyip duruyor.
İnsaflı olmak lazım…
O dönemin başhekimi doktor Selçuk Bozhalil’in kişisel çabaları ve olağanüstü mücadelesini saymazsak bizim Numune Hastanesi’ni insana layık bir yer olarak görmek mümkün müydü? Oysa şimdi 400 yataklı modern bir hastanemiz var…
Buna rağmen…
Elbette ki beğenen de olacak, tepki gösteren de.
Nasıl ki, üç günden beri yazdığımız şu “Erzurum daha iyi olacak” konusunda olduğu gibi…
Dedik ya kimseyle didişmek istemiyoruz. Hoş polemikten korkup kaçtığımız için değil. Bizim amacımız bu şehre bir katkı sağlamaktır.
O sebeple kısır çekişmelerden uzak durmaya çalışıyoruz. Lakin bu tavrımız bazı andavallılara cesaret veriyor.
Zannediyorlar ki biz çekişmekten korkuyoruz. Hayır, çekişiriz de vuruşuruz da. Fakat muradımız bu değil…
Aslında…
Bu meseleyi artık noktalamak istiyoruz, fakat dışımızda gelişen olaylar bizi bir türlü bu mayınlı alanın dışına çıkarmıyor.
Olsun… Asla şikayetçi değiliz; zira bizim işimiz zaten hep mayınlı alanda dolaşmak değil mi?
Dün, kelimenin tam anlamıyla yurdun dört bir yanından mesajlar aldım. Bu mesajları gönderenler içinde Erzurumlular çoğunlukta olmakla beraber, Erzurumlu olmayanlar da vardı.
Mesaj gönderenlerin ortak özelliği ise, tamamına yakınının işadamı olmasıydı. Kimisi yatırım yapmak için şartları yokluyordu, kimisi de havayı koklamaya çalışıyordu.
Bütün bunlar hayra alamettir ve yarınlara dair umut verici gelişmelerdir. Her ne kadar dün bazı dostlar “iyi haber”leri yalanlamak için var güçleriyle işe koyulmuş ve çalakalem yazıp durmuş olduysalar da, sonuçta sağduyu sahibi kişiler neyin ne olup olmadığının farkındaydılar.
Allah ömür verir görürsek, Erzurum’un yarınlarına tanık olacağız… Öyle zannediyorum ki, bendeniz o gün mahçup olanlar arasında olmayacağım…
İnadına diyorum ki, bardağın yarısı dolu ve inadına o meşhur dizeyi tekrarlıyorum: “Bekleyin çocuklar bekleyin, yarınlar çok daha iyi olacak.”
Biliyorum;  her devirde olduğu gibi bu zamanda da gerçeği söylemek külfet getiriyor.
Varsın olsun, bedeli ne olursa olsun kabulüm: Eğriye eğri, doğruya doğru diyeceğim…
Ben ki ne AK Parti delegesiyim, ne de mebus olma gibi bir muradım var.
Meraklıları için de küçük bir not: Ben müteahhit veya devletten geçinen bir kişi değilim…

Mehmet Şener

📆 11 Şubat 2010 Perşembe 10:45   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR