Sonunda biri çıktı ve onun kitabını yazdı. Erzurumlu Naim Gölleroğlu, namı değer Naim Hoca’dan bahsediyorum.
Her kentin öyle ya da böyle bir kanaat önderi vardır. Bu isim kimi zaman bir din adamı, kimi zaman bir iş adamı, kimi zamanda kendini son derece geliştirmiş, kitleleri yönetme kabiliyetine sahip sıradan bir isimdir.
Ama bu isimler şehirleri ile o denli ilgilidir ki yediden yetmişe her kesimin tanıdığı, kentin sorunları ile meşgul, siyasetle kent arasında köprü vazifesi görür.
Erzurum’da da elbette kanat önderleri vardır. Ancak bu kanaat önderleri Naim Hoca kadar toplum ile bütünleşememiştir.
Naim Hoca için sayfalar dolusu yazılar yazılabilir. Naim Hoca’yı üne kavuşturan olay 1993 yılında terör olayları sonrası ayaklanan halkı Havuzbaşı’nda durdurması ve muhtemel bir felaketin önüne geçmesidir.
O günden sonra siyasi liderler her Erzurum’a gelişlerinde bizzat Naim Hoca’yı ziyaret etmiş, kimi konularda fikrine başvurmuştur.
Bilinen din adamlarının aksine esprili kişiliği fazlaca gelişmiş olması onun adına fıkraların yazılmasına neden oldu.
Bugün hala ülkenin dört bir tarafında Erzurum dendiğinde akla gelen ilk isimdir Naim Hoca. Sevmediği bir diyalog olduğunda “ Müslüman hele dalgayı değiş” diyerek kıvrak zekâsıyla konuyu değiştirmesi, sıkı bir Erzurumspor taraftarı olması onun dilden dile dolaşan fıkralarının ana temelini oluşturuyor.
16 yıl evvel kaybettiğimiz Naim Hoca’yı yalnız fıkralarda anmak asılında ona yapılan en büyük haksızlıktır.
Naim Hoca o gün o kalabalık gurubun önüne geçip kanı kaynayan gençlere set olmasaydı ülke Kürt –Türk kavgasına sahne olacaktı. O gece onlarca genç hayatını kaybedecek, Erzurum dönülmez bir yola girecekti. Sadece bu olaydan dolayı bile her ölüm yıldönümünde anılmayı hak ediyor Naim Hoca.
Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Özden, Naim Hoca kitabını yazmış. Kendisini bu kararı ve çalışmasından dolayı tebrik ederim.
Naim Gölleroğlu bu şehrin bir değeridir. Ve kentler sadece tarihsel dokuları ile değil, aynı zamanda önemli şahsiyetleriyle de anılırlar.
Hiç unutmuyorum birkaç yıl önce haber takibi için Tunceli’ye gitmiştim. Şehrin tepe noktasında bir heykel dikkatimi çekti. Dönemin Valisine bu heykelin kime ait olduğunu sordum.
Gülümseyerek, “ Bu kişi şehrin maskotu haline gelmiş bir isim. Derin bir geçmişe sahip değil ama 7 den 70 e herkesin tanıdığı bir kişilik, bu nedenle ölümünün ardından gelecek nesiller bu ismi unutmasın diye heykeli yapılmış” dedi.
Bizim o kadar önemli değerimiz var ama bu değerlerimizi gelecek nesillere aktarmak, unutulmamalarını sağlamak için hiçbir çabamız yok. Başkaları delisine bile sahip çıkıp heykelini dikerken biz asli unsurlarımızı bile yok sayıyoruz. İşte bu kitap o heykel kadar önemli bir adımdır bana göre.
Bir yanıt yazın