MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Mehmet Şener
Polis…


“Sakın yaramazlık yapma, yoksa seni polise veririm” şeklinde tehdit ederdi anneler, uslu durmayan çocuklarını…
Hangi çocuk vardı ki, polisten korkmasın, polisi görünce “hiza”ya girmesin?
Hangi üniversite genci vardı ki, polise sevgiyle baksın, okulu bittiğinde de polis olmak istesin?
Polis soğuktu, polis korkutucuydu, polis komplocuydu, polis işkenceciydi, polis ideolojik kamplara bölünmüş taraftı.Kabul edelim ki, köprülerin altından çok sular aktı; bugün ne anne-babalar çocuklarını “seni polise veririm” diye tehdit ediyor, ne de polis eski polis……
Çünkü Türk Polisi, son yirmi yıl içerisinde müthiş bir mesafe aldı ve pek çok kimsenin tahmin edemeyeceği bir noktaya ulaştı:
Eğitimli, bilgili, nazik, sosyal, sempatik ve hukuktan yana…
İşkence de tarih oldu, ideolojik kamplaşmalar da.
Artık polisimiz “sanıktan delile ulaşma” dönemini geride bıraktı, şimdi delilden sanığa giden yolda ustalaştı.
Her açıdan gelişti ve donanım sahibi oldu…
Eskiden yani on, on beş yıl önce hangi anne-babaya sorsaydınız, çocuğunun ya subay, ya doktor, ya mühendis ya da pilot olmasını isterdi. Evladının polis olmasını isteyenler daha çok, aynı mesleğe mensup kişiler arasından çıkardı.
Fakat şimdi öyle değil…
Türk Polisi, geçen zaman içinde çok gelişti, değişti ve yeni bir vizyona sahip oldu.
Polis yüksekokulları, polis kolejleri ve nihayetinde de polis akademisinden mezun olan pırıl pırıl gençlerden oluştu teşkilat… Bu yüzden de bugünkü modern polis kurumu çıktı karşımıza…
Bakmayın siz zaman zaman toplumsal olaylarda “orantısız güç” kullanılmasına, esasında Türk Polisi  büyük bir reformdan geçti; en azından artık kimse “işkenceci polis” yakıştırması yapmıyor. Oysa eskiden böyle değildi.
Bırakınız o bir zamanlar “Pol-1″, Pol-2” dönemlerini, sonrasında dahi, yolu karakola düşen bir çok kimse, fiili işkenceye maruz kalmasa bile en hafif şekliyle hakarete uğrardı…
Şimdi çay kahve ikram ediliyor, hukuk normlarına sadık kalınarak evrensel kurallar uygulanıyor. Yani hukuk dairesinde kalınıyor…
Kim değişmedi, hangi kurum inkişaf etmedi ki?
İster istemez polisimiz de bu “değişim”e ayak uydurdu ve kendisine yakıştırılan o “korkunç” sıfatlardan uzaklaştı. Bilmiyorum, hala çocuğunu “bak polis geliyor” diye korkutan anne-baba var mıdır?
Sanmıyorum…
Çünkü Türk Polisi, şimdi çocukların en çok sevdiği “amca”lar arasında…
“Yavrum büyüdüğünde ne olmak istiyorsun?” sorusuna verilen cevaplar arasında, “polis olmak istiyorum” cevabı şu sıralar “subay olmak istiyorum”un önüne geçmiş durumda…
Artık niye ise?!
Dil bilen, doktora yapmış polislerimiz var…
Karakollarımız ve polis merkezlerimiz hala çok modern değil belki ama içinde güler yüzlü, sıcak ve dürüst memurlar çalışıyor.
“İşkence” kelimesinden tiksinti duyan memur sayısı,  bütün bir teşkilatı kuşatmış vaziyette…
Şu günlerde Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 165. yıl dönümü, ülke genelinde olduğu gibi, şehrimizde de çeşitli etkinliklerle kutlanmakta…
Tiyatrodan tutunuz da, halk toplantılarına kadar bir çok faaliyet sergileniyor. Emniyet Müdürü İbrahim Çelik ise, geldiği günden beri boş durmuyor. Ya teşkilatıyla iç sorunlarını tartışıp, çözüm yolları buluyor ya da vatandaşla sıcak temas kurarak, toplumsal sorunlara çare arıyor…
Besbelli ki İbrahim Çelik; meselesine vakıf, deneyimli, çalışkan ve azimli bir polis şefi…
“Görev sürem dolsun, çekip gideyim” anlayışında değil.
Erzurum, yollar üzerine kurulu bir şehir olması nedeniyle polislik açısından ciddi bir önem arzetmektedir. Komşu ülkelerden yasal olmayan yollardan çeşitli giriş-çıkışlar yapıldığı bir gerçek…
Sık aralıklarla uyuşturucu yakalanması da bu kapsamdadır. Dolayısıyla Erzurum Polisi, sıradan bir polis olamaz, olmamalı da…
Narkotikten tutunuzda, terörle mücadeleye kadar, her birim Erzurum’da çok daha dikkatli ve çok daha usta olmak zorunda.
Çünkü, Erzurum hem stratejik hem de jeopolitik açıdan ciddi bir öneme sahip şehirlerimizden biridir.
Anlaşılıyor ki, Erzurum Emniyet Müdürü İbrahim Çelik, bu gerçeğin bilincinde bir polis yöneticisi…
Çünkü sürekli sahada, sürekli halkla iç içe ve sürekli kulağı sokakta…
Bugün Erzurum bir “suç cenneti” değilse, bunu polisimize borçluyuz.
Onlar görevlerini layıkıyla yapmamış olsaydı, kimbilir bugün sokakları hangi çeteler kuşatmış olacaktı.
Geçmişte böyleydi… Suçlu ile kol kola dolaşan polis ve mafya babalarıyla sabahlara kadar eğlenen polis şeflerini gördük.
Bugün polis, suçluların korktuğu, sade yurttaşlarımızın ise kendisini güven içinde hissetmelerini sağlayan bir isimdir.
165 yıl içinde bu topraklar o kadar büyük olaylara sahne oldu ki, ister istemez polisimiz de bu sahnede kendisine düşen rolü oynadı.
Bugün taşlar biraz daha yerli yerine oturmuş durumda. Elbette ki eksiği de var, eğrisi de… Lakin bir çok noktada olduğu gibi, polis teşkilatında da müthiş bir dönüşüm oldu.
Türkiye, demokrasiye geçişin doğum sancılarını çekiyor…
Almamız gereken daha uzun bir mesafe var. Olsun; en azından bu uğurda anlamlı bir mücadele veriliyor. Türk Polisi de bu kapsamlı mücadele içinde, kendine düşen misyonu olabildiğince yerine getirmeye çalışıyor.
Az şey midir?
Artık anneler-babalar çocuklarını “bak polise veririm” diye korkutmuyor, hatta evlatlarının polis olması için onları teşvik bile ediyor…
Bu vesileyle, Emniyet Müdürü İbrahim Çelik’in şahsında, tüm polislerimizin bu anlamlı günlerini kutluyor, kendilerini yürekten tebrik ediyorum…

Mehmet ŞENER

📆 09 Nisan 2010 Cuma 11:33   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR