Bir saat bile olsa kendimi doğaya bırakıyorum!..

Aslında Arif’i tarif gerekmez ama, bu Arif’i biraz anlatmak lazım.

Aykırı yaşam tarzıyla dikkat çeken Arif Arifoğulları’nın asıl mesleği laborant, hem haber muhabiri ama en çokta tabiata düşkün bir maceracı… Aşkale’de yaşıyor, özel bir şirkette kimya laborantı olarak çalışıyor, aynı zamanda Anadolu Ajans muhabirliği yapıyor. Erzurum’da yaşıyor evli ve 3 çocuk babası. O aynı zamanda sosyal medya fenomeni Erzurumlu Tom’u yöresel şivesiyle seslendiren kişi!..

Habercilik alanında yaptığı çalışmalarla tanıdığımız Arif Arifoğulları, yakın zamanda çok büyük bir acıyla sarsıntı geçirmişti. Yani Aşkale’de yaşanan gölet faciasında hayatını kaybeden babasının acısını derinden yaşamıştı. Belkide yaşadıkları onu tabiata daha da yakınlaştırmış olmalı ki; kamp çadırını bir gün karlarla kaplı dağ başında, birgün yeşillikler içinde bir dere kenarında kurarak tabiatla içi içe yaşamanın keyfini alıyor. Sosyal medyadan paylaştığı fotoğraflarla da adeta görenleri kıskandırıyor.

Şimdi şehrin gürültüsünden, karmaşasından, trafiğinden uzak bu hayat tarzını, Erzurum’da mutlu bir şekilde yaşayan Arifoğulları’nın kendi anlatımıyla size aktarıyoruz;

“Evinizden çıkar çıkmaz doğaya karıştığınızı düşünün…

Her gün kuş sesleriyle uyandığınızı, renga renk çiçeklerin arasında yürüdüğünüzü, toprağa dokunduğunuzu hayal edin… Sadece hayal etmesi bile yüzünüzde kocaman bir gülümseme oluşturdu değil mi? Artık hayatınızı değiştirip, doğanın kalbine yerleşmeniz için çok geçerli nedenlerimiz var.

Şehrin gürültüsünden, karmaşasından, trafiğinden uzak… Yeşilin ortasında sessizliği dinlediğiniz bir yer… Böyle bir yerde yaşamak, hayatınızdan stresi çıkarıyor. Yani, kalabalık şehir hayatı insanlarda strese sebep olurken, doğa bu stresi kesinlikle azaltıyor. Doğa sadece ruhumuza değil bedenimize de iyi geliyor. Bitkilerden yayılan kimyasalların insanların bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmış bir bilgi. Ve yine araştırmalar gösteriyor ki, yeşilin içinde yaşamak insan ömrünü uzatıyor.

Doğada geçirdiğimiz zaman arttıkça, yaratıcılığımız da artıyor. Problem çözme becerilerinin gelişmesine ve dikkat dağınıklığının önlenmesine olumlu etkiler de yine doğadan geliyor. Zihniniz ve bedeniniz dinleniyor, enerjiniz tazeleniyor… İnsanlardan olabildiğince kopup tamamen doğayla bütünleşmek gibisi var mı? Ama ne yazık ki, sadece çok azımız doğayla bütünleşebilme imkanına sahip.

Artan kentleşme yüzünden, yeşilin ne olduğunu unutacak hale gelmek üzereyiz. Doğanın vücudumuza ve psikolojimize olan olumlu etkilerini bilirsek, belki onunla iç içe yaşayabilmek için biraz daha fazla çaba gösteririz. Boş zamanlarımda Anadolu’nun keşfedilmemiş güzelliklerini görmek için aracımla gidemediğim zorlu arazi şartlarında bazen kilometrelerce yol yürüdüğüm zamanlarımda olmuştur.

İstediğim hedefe ulaştığım zaman bir kuş gibi özgür ve mutlu olduğumu hissediyorum. Sadece ayağınızın altında hışırdayan yaprakların, rüzgarın ve doğada yaşayan canlıların sesinin olduğu bir yerde olmak kadar mutluluk verici bir şey yok. Doğada Tamamen doğal olarak geçirdiğimiz 3-5 günlük zaman yolculuğunda kamp çadırında aldığım o huzuru hiç bir yerde bulamıyorum. Yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz şeyleri kendi ellimizle var etmek gibisi yoktur.

Çünkü doğanın, en büyük ölçekten, en küçük ölçeğe kadar sırlarla ve harikalarla dolu olduğunu biliyorum. Devamlı olarak gözlemler ve her şeyin kendine özgü bir güzelliği olduğunu bilirim. Farkına varmaktan da öte, doğayla iletişim kurmam kadar mutluluk verici bir şey yoktur. Son olarak huzurun mutluluğun adresini soranlara her zaman doğayı tarif etmişimdir. Huzurun zirvelere çıktığı bir yaşam tarzı olduğu için”