SORUMUZ son derece net ve anlaşılır türden…
***
Basından takip ediyorsunuzdur.
Son zamanlarda bir trent oluştu.
***
Bir moda, bir yeni akım yani.
***
İstanbul’dan Doğu Ekspresi’ne binen, soluğu Kars’ta alıyor.
Vangölü Ekspresi’ne binen de Tatvan’a kadar uzanıyormuş.
***
Öyle rağbete binmiş ki, bu seferler…
Trenlerde yer bulabilmek, neredeyse imkânsızmış.
***
Bunlar, turizm hareketliliği ve bölgesel tanıtım adına insanın hoşuna giden gelişmeler.
***
Tren yolculuğu, uzun oluşu nedeniyle belki yorucu gelebilir insana.
Ama demiryolunun geçtiği yerleri görme açısından, çekilen yorgunluğa değiyor yolculuk.
***
Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in, Erzurum Garı’nda, Kars’a giderken, kısa süreli mola veren seyyahlara, çiçek verip, “hoşgeldiniz” deme inceliğini ihtimal ki, haberlerde görmüş, okumuşsunuzdur.
***
İstanbul – Kars arası, deyin ki, bin 437 kilometre.
İstanbul – Van arası daha uzun; tam bin 700 kilometre.
***
Yolun uzunluğunu hiç umursamıyor seyahat tutkunları; biniyorlar trene, ver elini Kars, ver elini Van, Tatvan!
***
Geçtiğimiz yıl, Aziziye Tabyası’ndayken, kalabalık bir yerli turist grubu ile karşılaşmıştım.
Tabyanın dar merdivenlerinden yukarıya çıkmaya çalışanlara, aşağıya inenlerin söylediği, “boşuna çıkmayın bir şey yok” sözü, içimi fena acıtmıştı.
***
Öyle ya…
O insanların gözüyle bakarsanız Aziziye ve Mecidiye Tabyaları’na…
Taş’tan başka ne görebilirsiniz ki!
***
Oysa elin oğlu, kendi mekanlarını öyle süslüyor, öyle bezetiyor, öyle albenisi gösterişli hale getiriyor ki…
Tanıtım çalışmalarına, reklamlarına, kataloglarına baktığınızda, sizin bile “gitsem mi acaba?” diyesiniz geliyor.
***
Tıpkı “Acaba ben de mi Kars’a gitsem, Çıldır Gölü’nde balık yesem, Sarıkamış Ormanları’nda foto safari yapsam” diye aklımdan geçirmem gibi.
***
Demem o ki, insanlar bir yerden bir yere, laf olsun diye değil, belli bir program dahilinde gidiyor.
Bu açıdan bakarsak eğer; “İnsanlar Erzurum’a niye gelsin” diye sormak gerekmez mi?
***
Aziziye ve Mecidiye Tabyaları’nın bir eşi daha yok.
Orada bir savaş eserleri müzesi oluşturulması için çok yazdık, yazmanın ötesinde haykırdık adeta…
Kimse sesimizi duymadı maalesef.
***
İnsanlar Erzurum’a, tabyaları görmeye gelir, Öşvank Kilisesi’ni görmeye gelir, Tortum Şelalesi’ni görmeye gelir, Narman Peribacaları’na gelir…
Bunlar Erzurum’un özel ve alternatifsiz yerleridir.
***
Ama o insanlar “Erzurum’a cağ kebap yemeye gidelim” deyip, yola çıkmazlar.
Çünkü artık ülkenin her tarafında cağ kebap lokantaları var.
***
Aynı şey kayak için de geçerli.
***
Kayakseverler açısından olmaz Palandöken de, olur Uludağ, olur Erciyes ve hatta Alpler filan!
***
Son zamanlarda yeme-içme adına Erzurum’da açılan yerlere bi bakın…
Kafe çılgınlığı almış başını gidiyor.
Özellikle Terminal Caddesi, kafeler caddesi olup, çıkıverdi.
Gidin oralara, Erzurum’u çağrıştıracak çok da bişey bulamazsınız.
O tür yerler belki işletmecilik adına kazanç getiren yerlerdir, ama hiç biri şehir kültürünü yansıtan mekânlar değildir.
Bu tür yerlerin en lüksü, en gösterişlisi İstanbul’da, Ankara’da zaten var.
Cağ kebabından, kadayıf dolmasından, Oltu taşından da “illallah” dedik.
***
Bizim ilgi çekme adına vitrine çıkarmamız gereken başka şeylerimiz de olmalı.
***
İşte o değerlerimizden birkaçını az önce sıraladım.
***
Eğer siz, Tortum Şelalesi’ni görmek, Peri Bacaları’nda dolaşmak, farklı türde kuş ve kelebek fotoğrafları çekmek istiyorsanız, Erzurum’a “mutlaka” gelmek zorundasınız.
Başka alternatifiniz yok yani.
***
Ama geldiğinizde de, aklınızın burada kalması lazım gelir.
***
Gezmek, görmek, yemek, içmek, konaklamak, dönüş yolculuğunda hediyelik eşyalar almak…
Yani hizmet hem ekonomik olmalı, hem kaliteli olmalı ve hem de her türlü temizliğe dikkat edilmeli, önem verilmeli.
***
Geçen günlerde, Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında, “Tortum Şelalesi’ni, Yakutiye Medresesi’ni görüyor, Oltu taşı ürün alıyorsanız, siz hangi şehirdesiniz?” sorusu sorulmuştu da, yarışmacı bayan cevabı bilememiş, seyirciye danışma ihtiyacı hissetmişti.
***
Haberimizden sonra, kadına olmadık hakaretler yağdırdık da, dönüp, “biz nerede hata yapıyoruz” sorusunu kendimize sormayı akıl edemedik.
***
Kabul!
Kadın belki dünyadan bihaberdi, cevabı hiç düşünmeden “Erzurum” olarak vermeliydi.
***
Ama vermedi, veremediyse…
***
İstanbul’dan binlerce insanın Erzurum’u transit geçip, Kars’a varmasının nedeni işte bundandır.
***
Biz, tanıtım konusunda öylesine acemi, öylesine isteksiz, öylesine kayıtsızız ki…
Kendimiz çalıyor, kendimiz oynuyor…
Kendimiz yazıyor, kendimiz okuyoruz.
***
Herkes kendi havasında ve Erzurum kimsenin umuruna bile değil.
Her şeyde olduğu gibi, turizmde de “nal toplar” hale gelişimizin nedeni işte budur:
Amaan sende boşveeer!
Bir yanıt yazın