Siz şimdi sanırsınız ki talipli olduğumuz 2026 Kış Olimpiyatları’ndan elendiğimize şaşırdım. Allah sizi inandırsın, onda çok da şaşıracak bir şey yok, onu kim demiş, şaşırmadım! Asıl şaşırdığım Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Türkiye’yi elemesine rağmen bir Allah’ın kulunun çıkıp şu gün, şu saat, şu dakika olmuş hele daha bir açıklama yapmamış olması. Yok oğlu yok! Süslü cümlelerden kurulu atarlı hamaset bile yapılmasına razı oldum, o bile yok! Bu olimpiyatlara talipli olan 4 ülkeden biri olan Türkiye’nin elenmesine nasıl olur da bu kadar duyarsız kalınıyor, aklım havsalam almıyor. Ret kararının alınmasının üzerinden kaç gün geçti, halen daha kimse bir şey konuşmuyor, patlayacağım geliyor. Buna artık şaşırmakla kalmıyor, hayret de ediyorum. Şimdi sadece taliplilerden Kanada, İsveç ve İtalya’nın kaldığı Kış Olimpiyatları sürecinde böyle bir sürpriz karşısında sergilenen duyarsızlık, sizi bilmem ama ben de farklı algılar da yaşattı. Diyorum ki demek ki Kış Olimpiyatları’nın Türkiye’ye verileceğine zaten kimse inanmıyordu. Ya da çok maliyetli bir organizasyon diye ‘’iyi ki de Kış Olimpiyatları bize verilmedi’’ bile düşünülüyordur şimdi, ondan herkes sus-pus! Öyle ya. Bu kadar sessiz kalınması başka türlü izah edilemez çünkü. Ama dediğim gibi daha önce Kış Oyunları tecrübesi yaşayan bir Türkiye ve Erzurum’un Olimpiyatlardan elenmesi es geçilecek sıradan bir şey de olmamalıydı. Kar yağdığında Valilik okulları tatil etmiyor diye duyarlılık gösteren ve bu karara tepki gösteren bir şehir, hiç mi koca bir Olimpiyat verilmedi diye kılını kıpırdatmaz. Kaldı ki bir kar tatili ile Kış Olimpiyatları da aynı şey değil. Biz kar tatili istemiyor, Kış Olimpiyatı istiyorduk! O açından inanılmaz şaşırmış durumdayım, şaş kalmış şaşa kalmış halim de bayağı bir süre devam edeceğe benziyor, o ÜNİVERSİAD nasıl Erzurum’a verildi, şimdi bir de onun merakı aldı beni!
—
Taylan ve menajeri meselesi!
Genelde oyuncuların vardır ama bu Taylan’ın menajeri var mı, yok mu bilmiyorum. Ama eğer yoksa bu saatten sonra illa ki bulur. Hem de en iyilerinden! 8’nci hafta Erzurum’un galibiyet almasına vesile olan golün kahramanı Taylan Antalyalı, mavi-beyazlı kulüpte en beğendiğim değerli oyunculardan biri. Öteden beri bu oyuncuyu tutar ve her maçın onbirinde görmek isterim. Zaman zaman yedek kalan ama yedekliği hiç de dert etmeyip gerçek bir profesyonel gibi davranıp kendini salmayan Taylan, attığı golle takımının ligde kalacağına dair umutları inanılmaz artırdı. Alanya maçının da kahramanı olan ve sadece taraftarını değil yeni hocası Mehmet Özdilek’in de yüzün güldüren oyuncu için ben hep şunu derim. Eğer iyi bir menajeri olsaydı o Taylan bugün beki de Erzurumspor’da değildi. İyi ki de iyi bir menajeri yok. Olsaydı bugün Erzurum’da olmayabilirdi de. Gördüğüm kadarıyla da saha dışında da efendi bir çocuk bu Taylan. İnşallah hep böyle kalır hem de Erzurum’da kalır bu Taylan!
—
Bu kütüphane okunmalık değil, bakılmalık!
‘’Odası kitap kokan, kitap okuyan adamları sevin’’ derler. Benim de sevdiğim türden adamlar genelde o tür adamlardır. Bunlardan biri de Erzurum Öğretmenevi Müdürü Abdullah Nehri’dir. Yanına ne gitsem elinde ya da önünde yeni kitap bulunan, kitapla arası iyi adamlardan biridir. Kitaba, okumaya düşkünlüğünden olsa gerek sevgili müdürümüz çok iyi bir şey yapmış, Erzurum ile ilgili ne kadar kitap çıkmış, hepsini torlayıp, toparlamış bir kütüphane oluşturmuş. Kütüphaneden ziyade kitaplık desek daha yerinde olur. Geçen gün ziyaretine gittiğimde gördüm bu kitaplığı. Geçmişten günümüze kim Erzurum ile ilgili kitap yazmışsa, hepsi orada mevcut. Ancak bu kitaplığın bir özelliği var, sadece uzaktan bakılmalık, okunmalık değil. Değerli müdür, ‘’Eğer sadece okuma işi olsaydı mutlaka içlerinden götürülüp getirilmeyenler olurdu. Biz bunları zaten zor temin ettik. Çoğu kitap da bir tane, ya da piyasada az miktarda var. Almak isteyenler burada ki kitapları ve yayınevlerini not eder öyle temini cihetine giderler.’’ dedi.
—
O’nun dünyası Türk dünyası!
En son Erzurum’a Ukrayna Türkiye Büyükelçisi Andrii Syhiba’yı getirdi, o zaman dedim, bu Hikmet Eren’i mutlaka yazmalıyım. Yazmalıyım çünkü dadaş bu sivil toplum aktivistini sadece biz değil, herkes yakından bilip tanımalı. Kendinden çok topluma faydalı bir adam o. Az adam ama çok adamlardan biri.. Esasında İlahiyat mezunu olan Hikmet Eren, uzun süredir Ankara’da ve EKO AVRASYA Derneği Başkanlığını yapıyor. Kendini Türk dünyasına adamış bir kardeşim. Şu ana kadar 57 ülke gezmiş ve öncelikli hedefi Türk dünyası ile Türkiye’nin arasında sosyal ve ekonomik gelişmelere paralel olarak köprü olmak. Bunu da kısmen başarmış görünüyor Eren. Alakadar olduğu dalda bir çok ödülü ve madalyası var.
Başta Özbekistan, olmak üzere özellikle Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’ı adeta su yolu etmiş, bu uğurda epey çaba sarfetmiş. Halen de devam ediyor. Türk toprakları dışında nerede bir Türk topluluk var, o orada. Bugün eğer Türk dünyası ile Türkiye arasında büyük bir bağ varsa abarttığımı sanmayın, bu biraz da Hikmet Eren’in sayesindedir. Kendisini tanıtırken, ‘’Varlığını Türk milletinin varlığına adamış biri’’ olarak tanımlayan Eren, bir ara AGİT Gözlemciliği de yapmış. Onu en son Türkiye’nin Ukrayna Ankara Büyükelçisini Erzurum’a getirdiğinde tesadüfen Tebrizkapı Sanat Çarşısı’nda gördüm. Büyükelçi Andrii Syhiba’yı ne maksatla Erzurum’a getirdiğini sorduğumda, ‘’İstedim ki Ukrayna ile Erzurum arasında ticari ilişkiler gelişsin. Bu anlamda sayın büyükelçiyle birlikte yaptığımız bu gezi de son derece yararlı oldu’’ cevabını vermişti. O açıdan bu dünyanın değil, Türk dünyasının adamı olan Hikmet Eren’i tebrik ediyor, onu sadece biz arkadaşları değil, her Erzurumlu da tanısın, bilsin istiyorum.
—
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: Güven bir ayna gibidir. Bir kez kırıldı mı hep çizik gösterir! (Ts Elliot)
DUVARIN DİLİ : Varsın iki göz odalı bir evimiz olmasın. Yeter ki senin iki gözün bende olsun..
Bir yanıt yazın